H. Ali YILDIRIM


ROBINSON CRUSOE VE CUMA

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


Geçenlerde izlediğim bir programda, Robinson Crusoe ve sözde yerli arkadaşı ?Friday´in (Cuma) sosyal konumları ile Cuma konumundaki insanların hangi ruh hali ile kullanılmaya razı oldukları anlatılıyordu. Oldukça dikkat çekici tespitler yapılmıştı. Biraz irdeleyince şunları gördüm;

Daniel Defoe´nun 1719´da yazdığı hikâyeye göre denizci olan Robinson Crusoe bir kaza sonucu ıssız bir adaya düşmüş ve kendine ?Friday´ (Cuma) isminde bir de yerli arkadaş bulmuş. Malum Robinson emperyal batıdan, Cuma ise isminden belli ki doğu sömürgelerinden. Kimseyi ürkütmemek için böyle bir isim seçilmiş. Robinson ticaretle uğraşan orta sınıf mensubu, Cuma ise avamdandır. Hikâyedeki tema ince kurgulu bir manipülasyondur. Yani Robinson Cuma´yı arkadaşlık adı altında hem kullanmakta hem de ona format atmaktadır. Ne formatı? 18. Yüzyıl sömürge düzenine uygun ?Çakma Batılı? formatı! Cuma kompleks içinde benzemeye çalıştığı kişinin söylediklerini koşulsuz yerine getiren, sürekli onun ağzına bakan insan modelidir. Onun gibi düşünüp onun gibi davranmalıdır çünkü efendisi Robinson hep ?daha iyi´ bilir! Bu tema bizim banka reklamlarında bile kullanıldı. Issız adadaki Robinson, kafası basmadığı ima edilen Cuma´ya banka kartının özelliklerini öğretiyor, Cuma da ona hayranlık duyuyor. Aynı model burada da işleniyor?

Robinson ve Cuma modellemesi bir konum belirleyicisi gibi kokuyor. Yöntem basit; önce sizi fantezi dünyanızda ıssız adaya sürükleyip kendi realitenizden uzaklaştırıyor, sonra değerlerinizden sıyırmak için ayartıyor, arkasından yeni değerler aşılıyor. Doğuluya ?Sen ast olacaksın?, Batılıya da ?Üst olduğunu unutma? mesajı veriyor. Bu modeli gören Batılı kendini Robinson, Doğulu da Cuma yerine koyuyor ve herkes rolünü gönüllü olarak öğreniyor. İşin garibi bu Cuma´lar vatana dönünce ?Çakma Robinson´a terfi edip kendi Cuma´sını buluyor. Zincir böylece uzuyor. Robinson taklidi kişiler, Cuma´sız yapamazlar çünkü o yokken kendilerini anlamlı bulamazlar. Zihin yapıları, ?ötekinin cahil, kendisinin üstün olduğu´ tezine saplanmıştır ve bu onların yaşam yakıtıdır. Cuma´yı ayırırsanız Robinson cıs cıvlak kalır, ne yapacağını şaşırır, kendine bir anlam yükleyemezler?

Eğer Cuma karakteri gerçekten bir Asyalı ise, 18.yüzyılda Asya´ya atılan tohum iyi tutmuş demektir. Çünkü Asya´da gördüğüm kadarıyla, insanlar kendileri olmayı değil, ?Çakma batılı´ olmayı seviyorlar. Yaşamı kendi değil, Batının zihin şablonu üzerinden okumaya çalışıyor, bu arada öykünmeden dolayı dillerini kaybediyorlar. İngilizce kokan yüzlerce kelime kullanıyorlar. Hatta bu bir ayrıcalıkmış gibi hissediyorlar. Bu da Daniel Defoe´nun mayasının tuttuğunu gösterir. Bir gün giderseniz size nasıl ayrıcalıklı davrandıklarını görebilirsiniz?

Ne kadar entelektüel düşünürseniz düşünün, ne kadar iyi yabancı dil bilirseniz bilin, bilmem kaç fersah modern olursanız olun, başka bir yere öykünmek, kendini reddetmek ve sömürülmeye hazır olmaktır. Sonucu tatminsizlik ve depresyondur. Kendi tarihimizi, değerlerimizi, örf ve adetlerimizi sorgularken, ?Mükemmel değilsem de, ben böyle varım ve zamanla gelişiyorum.? duygusunu hissediyorsa, kişi kendiyle barışıktır ve yaşamı kendi kültürü üzerinden okuyordur. Yok, başka yere öykünüyorsa iç barışı yoktur ve yaşamı başka bir kültür üzerinden okuyordur. Gördüğüm kadarıyla da günümüzde birçok insan kendine bir ?Cuma´ (Friday) aramakla meşgul?