ASIM CENGİZ GÜR


SAFER AYI

Notlar - Asım Cengiz Gür


Safer ayına girmezden önceden bu yana, zaman zaman Safer ayı ile ilgili sorular geliyor. Safer Ayı´nın uğursuz ve/veya felaketlerin geldiği ay olarak anılıyor, doğrumu diye.

Daha sözün başında Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in iki hadis-i şerifini aktaralım: "İslâm´da taşe´üm (uğursuz sayma, kötüye yorma) yoktur; en iyisi tefe´ül (iyiye yorma) dır? ve "Eşya da uğursuzluk yoktur, Safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur."

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), toplumun cahiliye inançlarını temizlemek için gayret etmişlerdir. Ümmete düşen de aynı yolu takip etmektir. İfrat ve tefritten uzak durmak lazımdır.

Hicri sene Muharrem ayı ile başlar ve onu Safer ayı takip eder. Şu an Safer ayının onuncu günündeyiz ve inşaallah bir sonraki ay Rebî´ül-Evvel ayına ve onikinci gecesinde de mevlid kandiline erişeceğiz.

Dinimizde üç aylar olarak bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Arefe gün ve geceleri, Kandil geceleri, Cuma günleri, Aşûre günü gibi faziletleri bildirilmiş gün ve geceler vardır ve bu günlerde de gerek nafile, gerek vacip, gerekse farz olmak üzere değişik eda şekilleriyle muhtelif ibadetler yaparız.

Hürmet duyulan ve belli ibadetler için tahsis edilen aylar, günler ve geceler bulunmakla beraber; âfetler, musibetler ve semavî belâlar için tahsis edilen muayyen her hangi bir zaman diliminin varlığından söz etmek zordur. Yukarıda zikrettiğimiz hadis-i şeriften de anlaşılacağı üzere belli ayları İlâhî musibet ayı olarak ilân etmek doğru değildir. Mesela cahiliye dönemi Arapları Safer ayını uğursuz olarak biliyor ve hatta bu ayda umre yapmayı dahi büyük günah sayıyorlardı. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususta da gerek yukarıda naklettiğimiz hadis-i şerifleri ile ve gerekse ?Umre her zaman helaldir? buyurarak Safer ayı için uydurulmuş bu inancı yıkmışlardır.

Hayat Kitabımız Kur´an-ı Kerim ve onu bize nakleden, açıklayan ve hayatında uygulamalarıyla rehberlik eden Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in sözleri bu hakikati ortaya koyarken, başka inançlara kaymak doğru olmaz.

Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerîm´de Furkan Sûresinde : ?(Resûlüm!) De ki: ?Dua (ve ibadeti)niz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?? buyuruluyor. Dua, kulun Allah´a olan kulluğunu bilmesi, O´nun dergâhına gelmesi ve kalben O´nunla irtibat kurmasıdır. Yüce Allah; ?Ey iman edenler! Namazla ve sabırla/metanetle yardım isteyin? buyuruyor. Ancak, hâcet dualarının Resûlullah´ın öğrettiği bir şekil ve âdâbı vardır. Büyüklerimiz  ?Kimin Allah´tan veya insanlardan bir ihtiyacı varsa, iki rekat namaz kıldıktan sonra kıbleye yönelmiş olarak avuç içleri semaya bakacak şekilde, ellerini birleştirmeden omuz istikametinde kaldırır. Allahu Teâlâ´ya hamd, Resûlü´ne salât ve selam getirdikten sonra Allah´a tam teslimiyetle huşû içinde ve yavaş/hafif sesle, meşru olan şeyleri O´ndan ister ve yardım diler. Bütün mü´minler için dua etmeyi de unutmamak gerekir? demişlerdir. Bazı büyüklerin kendi tecrübelerine dayanarak senenin muhtelif zamanlarında ve her fırsat buldukça yapılmalarını tavsiye ve telkin ettikleri dua ve nafile ibadetler vardır. Bunların farz ve sünnet olmadığını bilerek yapılması faydadan uzak değildir.

Safer ayı içerisinde (ve aslında her fırsat bulduğumuzda) okunması tavsiye edilen bir dua şöyledir:

?Bismillâhirrahmânirrahîm: Allah´ım; hamd ve şükür Sana mahsustur! Minnetim Sana´dır! Ben Senin kulunum; ve ben bundan dolayı huzurluyum! Nefsimi, dînimi, dünyamı, âhiretimi, işlerimin sonunu ve amelimi Sana emânet ediyorum. Bütün Muhammed (asm) ümmetini Senin gücünün, havlinin, kudretinin ve kuvvetinin şiddetinden, Sana emânet ediyorum! Muhakkak Sen, emâneti koruyansın; hükmü nâfiz olansın; kazâsı gâlib olansın!"

"Yâ Ahkeme´l-Hâkimîn ve yâ Esrae´l-Hâsibîn ve yâ Ekrame me´mûlin ve ecvede mes´ûlin yâ Hayyu yâ Kayyûmu yâ Kadîmü yâ Ferdu yâ Vitru yâ Ehadu yâ Samedu yâ men lem yelid ve lem yûled ve lem yekun lehû küfüven ehad! Yâ Azîzu Yâ Vehhâbu Salla´llâhu alâ hayr-i halkıhî Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecma´în!?

Ayrıca safer ayının son Çarşamba gününde (ki bu sene 15 Kasım´a denk gelmektedir) iki rekat nafile namaz kılınması; her rekatında Fatiha´dan sonra on bir İhlâs-ı Şerif okunması; namazdan sonra da on bir istiğfar ile, on bir salavât-ı şerîfe okunması tavsiye edilmiştir.

Yine safer ayına tahsis etmeksizin okunabilecek dualardan birisi de şudur:

?Ey belaları def eden Rabbimiz! Belaları bizden uzaklaştır. Muhakkak ki sen, koruyanların en merhametlisisin. Muhakkak ki senin kudretin her şeye yeter?.

Duanın kabul edilmesinin olmazsa olmaz şartlarından birinin helal lokma, helal kazanç olduğu da unutulmamalıdır. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) uzun bir yolculuğa çıkmış, saçı başı dağılmış, toz toprak içinde kalmış bir adamı örnek vererek şöyle buyurur: ?Bu adam ellerini semaya kaldırmış, ?Ya Rabbi, Ya Rabbi!´ diye yalvarmaktadır. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır! Onun bu hâldeki duası nasıl kabul edilebilir ki!?

Allah´ım! Ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten, kabul olunmayan duadan, fayda vermeyen ilimden sana sığınırız. (âmin).