H. Ali YILDIRIM


SAVAŞMADAN SAVAŞ KAZANMAK

YENİ DÜNYA - H. Ali YILDIRIM


 

 

ABD’de neler oluyor diye öylesine araştırırken, bir belgesele rastladım, adı “Çin Ölümü - Death By China”. Yönetmeni ve senaristi Peter Navarro, yani Trump’ın ticaret danışmanı. Belgeselde 80 dk. boyunca, milletvekili, işadamı, akademisyen, gazeteci, ve siyasetçi gibi ağızlardan ekonomide geldikleri “dönülmez akşamın ufkunu” anlatıyorlar ve çok ta kızgınlar. Kendi anlattıklarına göre durum hiçte iç açıcı değil, onlara göre sebep Çin, bana göre kendileri…

Benim işim Çin’i savunmak değil, sonuçta Çin’i herkes az çok bilir. Ancak yine de ben burada Çin’i haksız kılan ne olabilir diye bir soruyla başlıyorum düşünmeye: Çin, 57.000 mesleği ve 5.5 milyon işi ülkesine silah zoruyla almadı. Tam tersine Çin halkı sefalet pahasına ayda 30 dolara çalıştı ve batının sözde başarılı CEO’ları sadece 1 milyon işçi üzerinden her yıl 54 milyar dolar kar ettiler. Çünkü aynı işçinin ABD’deki işveren maliyeti ayda 5.000 Dolar. Başarıyı parayla ölçüp “her sene kârı ikiye katla” mantığının sonu budur, değerler kaybolur. Sonuçta geldikleri nokta şu: Ürettikleri lüks uçaklardaki uçuş aletlerinin hepsini Çin yapıyormuş. “Uçak yapıyoruz ama paraşüt üretemiyoruz” diyorlar. Amerika’da üretilen tek bir cep telefonu bile yokmuş, düşünün gerisini. Şirketlerinin merkezi ve ARGE’si Amerika’da, üretim tesisleri Çin’de. Sonuç: 28 milyon işsiz ve Çin’e 14 Trilyon Dolar borç. Bu şuna benziyor; Komutanlar ve askerler Amerika’da ama askeri uçak, tank ve gemiler Çin’de olsun, böyle bir hatayı kim yapabilir?

200 yıldır Batı Çin’i aşağıladı, işgal etti, kaynaklarını sömürdü, iç savaş körükledi ve halkını günde 1 dolara köle gibi çalıştırdı, 99 yıllığına kiralanan Hong Kong üzerinden tüm limanlarını işgal etti ve bölgeyi yarı-batılı yaptı. Çin’in gizli nefretini ve hıncını kazandı. Bunun bir geri dönüşü olabileceğini hiç hesaba katmadı, bu devran böyle sürer zannetti. Şunun veya bunun yardımıyla fark etmez, Çin punduna getirdi ve kendisine yapılana derinden cevap verdi. Batının tüm üretimini ülkesinde toplayarak tekeline aldı, şimdi batı avucunun içinde. ABD işsizlikten kırılıyor, yeniden üretebilmek için çare arıyor. Askeri açıdan şöyle sızlanıyorlar; “Sadece 1 Uçak Gemisi için 10 milyar dolar harcadık, zannettik ki bizi yenmek için düşmanın da benzer bir güce sahip olması lazım. Oysa Çin’in onlarca uçak gemisi yapmasına gerek yok, bir gemi parasıyla 1.000 adet füze üretir ve biz bunla baş edemeyiz” diye yakınıp geldikleri duruma “Çin Ölümü” diyorlar. Biraz şahince bir yaklaşım, sanki borçlarını ödememek için bahane hazırlıyorlar…

İmkân olsaydı belgesel yapımcısına şunları söylerdim: İstediğiniz kadar mantık önermesi, algı yönetimi veya bilimsel analiz yapın yine ıskalarsınız, çünkü kültürünüz gereği anlamadığınız bir yaşam kuralı var: “Zulüm ile abat olanın sonu berbat olur”. Bu özdeyiş sizde yok ve o yüzden durumu göremiyorsunuz. Hangi durumu? Son 75 yıldır yardım etmediniz sömürdünüz, saygı duymadınız aşağıladınız, kalkındırmadınız zayıf düşürdünüz, barıştırmadınız kavga ettirdiniz, yaşatmadınız öldürdünüz. Şirket kârı şirket kârı diye diye kendi ülkenizi bile göz ardı ettiniz. CEO’larınızın yıllık cirosu başınızı döndürdü, ülkenizin elden gittiğini anlayınca da suçlu Çin oldu. Suçlu olan sizin para ve güç hırsınız, bilmediğiniz ise para ve silahın her şey olmadığıdır…

Savaş çığırtkanlığı durumu daha da kötüye götürecektir, aynı hatayı yapıyorsunuz. Tehdit ve yaptırım (aslında şantaj) sadece kaybettirir. Yanlışla yanlış düzeltilmez, yanlış hesap Bağdat’tan döner, rüzgâr eken fırtına biçer. Şunu anlamalısınız: Çin’e ava gittiniz ama avlandınız, çünkü ölçünüz yalnızca para idi, oysa değer üretmeniz ve korumanız gerekiyordu. Demek ki bilimsel analizleriniz doğunun ince zekâsı ve sabrı karşısında işe yaramamış. Eğer, bizdeki Züğürt Ağa filmini izleyip, sondaki domates satma sahnesini görseydiniz belki durumu önceden kavrayabilirdiniz. Şimdi Çin’i suçlayarak hiçbir şey elde edemezsiniz, olmuşla ölmüşe çare yok…  

İyilik ekseydiniz, kanaatkâr olsaydınız, zayıfı kollasaydınız, fakir ülkelere üretim ve ticaret öğretip alım gücünü artırsaydınız, pahalı mallarınızı satacak 8 milyar müşteriniz olurdu (silah hariç). Dahası bindiğiniz atı üzmeseydiniz, bu ikinci perde filmde canınız yanmazdı. Ancak şimdi, Çin’in “Savaşmadan Savaş Kazanma” sanatını yaşayarak öğrenmiş oldunuz, geçmiş olsun. Bize de şu ders çıkıyor: ”Kaça mal olursa olsun yerli üret, önce kendine yet, kalırsa satarsın”…