H. Ali YILDIRIM


STOCKHOLM SENDROMU

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


Psikolojide ?Bölünmüş Kişilik? diye bir durum var. Basitçe anlatırsak, kendini mükemmel zanneden kişi bunu doğrulamak için her şeyi iyi ve kötü olarak ikiye böler. Bir türlü sentez yapamaz. ?İyi? olanı sahiplenir ?Kötü? olanı (Aşağılık hissi, nefret, saldırganlık vs.) reddedip ?Öteki?ne sıvar ve nefret eder. Bu onun kendi kötü yanlarından kurtulma yöntemidir. Ama asla kurtulamaz. ?Öteki? olmadan da yaşayamaz, çünkü hep sıvaması lazım. Her şey bilinçaltında olur, planlı değildir. Bu tiplere göre; ?Güçlü olan iyi?, ?Zayıf olan kötü? dür. ?Ya hep ya hiç?, ?Ya siyah ya beyaz? mantığı ile yaşarlar, ortası ve grisi yoktur. Bu tipler, sizi ya yanında ya karşısında görür, tarafsız kalma şansınız yoktur. Nazi´nin Yahudi´ye, Yahudi´nin Filistinli´ye bakışı gibi. Hep ?Öteki? suçludur, hep ?Öteki? günah keçisidir, ama saldırgan olan kendisidir?

Başka bir konu ise kişinin kendi saldırganına hayranlık duyduğu, ?Celladına aşık olma? durumudur. Buna da psikoloji ?Stockholm Sendromu? diyor. Kavram şöyle oluşmuş: İsveç´in Başkenti Stockholm´de bir banka soygunu yaşanır ve birkaç gün rehin alma durumu olur. Bu esnada kadın görevlilerden biri korkudan Çete Liderine ?aşık olma? numarasıyla durumu kurtarmayı amaçlar. Numara uzun sürünce, iş çığırından çıkar ve durum ciddi bir ilişkiye dönüşür. Böylece kadın, korku meselesini halletmiş ama kötüye teslim olmuştur. Psikologlar konuyu inceler ve şu sonuca varır: ?Kişi saldırganla baş edemeyeceğine kanaat getirince, savunma refleksi olarak saldırgana yapay bir sevgi üretebilir?. Sendromun ismini de olay mahallinden almışlar. Sürekli kazıklandığı yerden alışveriş yapanın durumu da böyledir, ütülmeye doymazlar?

Bir de ?Akıl tutulması? diye bir şey var ki, kişi çelişkili tutumlar sergiler, tutarlı olduğunu iddia eder, ancak değildir. Hep ?ama? larla gerekçe arar ve çelişkisinin farkına bir türlü varamaz. Buna ise ?Kök inanç? dediğimiz bilinçaltı kayıtları sebep olur. Kişinin algısına yön veren çelişkili kayıtlardan bazılarına bir göz atalım;

  • İşgal ve katliam yapan İsrail, sorunun adı ?Filistin Sorunu?!
  • Batı ve İsrail´de nükleerin silahı normal, ?Türkiye´de nükleerin santrali ayıp?!
  • Irak, Afganistan, Suriye vahşeti demokrasi, ?Afrin´i korumak İşgal?!
  • Akdeniz´e kıyısı olan Türkiye, ?Söz sahibi olan Batı?!
  • Ortadoğu, Afrika ve Asya kaynaklarını çalan Batı, ?Sahtekâr olan doğu?!
  • Ruanda´da pala dağıtıp on binleri kestiren Batı, ?Vahşi olan Afrikalı?!
  • Çıplaklar plajını icat eden Batı medeni, ?Soyulduğu için giyinemeyen Afrika ilkel?!
  • Batının Terör Örgütü beslemesi normal, ?Türkiye´nin teröre dur demesi despotluk?!
  • Suriye´ye kimyasal silah satan Batılı iyi, ?Batıdan füze yiyen Suriyeli kötü?!
  • YPG´ye 5.000 tır silah normal, ?Türkmen´e 3 tır ayıp?!
  • İngiltere´de IRA´yı öven basına baskın ve hapis normal, ?Silahlı PKK´ya tedbir zorbalık?!
  • Batının karşılıksız dolarla 10.000´lik ürünü 28´e alması normal, ?İtiraz etmek haydutluk?!
  • Kovboyun Kızılderili neslini tüketmesi normal, ?Filistinlinin taş atması terörizm?!

Bu tür bir zihin haritası akıl tutulmasına yol açar. Format önceden atılır. ?Sığırı Kızılderili çalar, uçağı Filistinli kaçırır, kahraman Kovboy ve Siyonist te katliam yetkisini elde eder.? İşte buna ?Propaganda? deniyor. Bu sayede kişi bir türlü saldırgana toz konduramaz. Çünkü saldırgan bilinçdışındaki ?iyi? yerde durmaktadır. Bu çelişkili kayıtlar zihinlerde durduğu sürece, ?´Bölünmüş Kişilikler´ ile tartışmak bir sonuç vermeyecektir. Çünkü akıl tutulmuş, zihin yanılmıştır. Bu durumda; ?Sorunun Filistin olmadığı?, ?Batının çalarak zengin olduğu?, ?Doğunun soyulduğu için geri kaldığı? gibi gerçekleri hem göremezler hem de onlara anlatamazsınız. Anlatmaya çalışanı hemen ?öteki? yapıp dışlarlar. Şartlar böyle olunca da, Batı ve İsrail saldırdıkça bunların gizli sevgileri kat be kat artacaktır. Çünkü Stockholm Sendromu devrededir?