ASIM CENGİZ GÜR


TEVBE´NİN HAKİKATİ


Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerim´de : ?Ey iman edenler! (Samimi bir tevbe olan) Tevbe-i Nasuh ile Allah´a tevbe edin! Olur ki Rabbiniz, sizin kötülüklerinizi örter ve Allah, peygamberi ve onunla beraber iman edenleri utandırmayacağı bir günde, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar! Onların nuru önlerinde ve sağlarında koşar (da): ?Rabbimiz! Nurumuzu bize tamamla ve bize mağfiret eyle! Şüphesiz ki sen, her şeye hakkıyla gücü yetensin!? derler? buyurulmaktadır. Kaynak: http://www.sorusorcevapbul.com - Nasuh tevbesi nedir? Nasıl yapılmalıdır? Nasuh tevbesinin fazileti nedir?
Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de şöyle buyuruyor : "Kim Allah´a tevbe-i nasûh ile tevbe ederse" Tevbe-i nasûh demek; içten, kat´î, samîmî, candan, kuvvetli tevbe demek. "Sarsılmaz, sapasağlam bir tevbe ile kim Allah´a tevbe ederse?; Allah onun eski günahlarını, hatâlarını, isyanlarını, edepsizliklerini unutturur. Hafaza meleklerine unutturur, âzâlarına unutturur; yeryüzünün neresinde o günahları işlemişse, o mekânlara unutturur". O günahlardan hiç bir iz bıraktırmaz yâni. Öyle bir siler ki günahı, hiç bir iz kalmaz. Bunun da başlangıcı da : o günahkârın tevbe etmesi ile oluyor.
Bir kimse bir günahı yapıp, sonra onu gözünün önüne getirip, ölünceye kadar ?Ben Rabbimin emrine niçin karşı geldim, niçin bu günâhı işledim?? diye pişman olup, bir daha öyle bir günaha dönmemesidir. İşte bu tevbe-i nasuh yani bir daha günaha dönmemek üzere yapılan tevbedir. Allah dostlarından Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri Mesnevi´sinde, Tevbe-i Nasuh´u izah babında aşağıdaki hikayeyi nakleder:
?Yıllar Önce Nasuh adında bir adam vardı. Nasuh kadınlar ha¬mamında kesecilik eder böylece onlara kolaylıkla yaklaşır, dokunur, uygun olanları avlayarak baştan çıkarırdı. Nasuh yıl¬larca tellâklık etti, kimse onun erkek olduğunun farkına varmadı. Yüzü kadın yüzü gibi tüysüz¬dü. Erkek hüviyetini bu yüzden rahatlıkla gizlerdi. Çünkü sîması kadınsı, sesi kadın sesi gibiydi. Pâdişahın kızlarını bile hamamda keseler ovar, yıkardı. Bu konuda mahirdi ve aranan bir elemandı. Çarşaf giyer peçe takardı fakat şehveti azgın bir gençti. Aradan zaman geçince Nasuh bu işten pişman oldu, tövbe etti fakat, alışkanlığını bırakıp tövbesini tutamadı. Bu defalarca böyle oldu. Bir gün Nasuh bir Allah dostuna giderek: "Bana dua et," diye ricâda bulundu. Allah´ın o veli kulu ona dua etti.
Nasuh bir gün yine hamamda her zamanki işini yaparken pâdişahın kızının kıymetli bir incisi kayboldu. Bü¬tün kadınlar inciyi aramaya koyuldular. Herkesin eşyâsını aramak için önce hamamın kapı¬sını kapadılar. Sonra başladılar aramaya. Fakat inci bir türlü bulunamadı. Bunun üzerine daha sıkı bir arama başladı:
?İhtiyar, genç, herkes anadan doğma soyunsun, her yeriniz aranacak!? di¬ye bağırdılar. Nasuh korkusundan bir kenara çekildi, yüzü sararmış dudakları titriyordu. Ölüm korkusu her ya¬nı sarmıştı, nihayet foyası meydana çıkacaktı. Kendi kendine: "Yarabbi, dedi. Birçok defalar tövbe ettim fakat töv¬bemi bir türlü tutamadım. Eğer beni bu belâdan, rezil rüsvây olmaktan kurtarırsan, söz veriyorum bütün yaptıklarımdan tövbe etim" dedi.
Hamamdakiler herkesi kontrol etmişti. Aranma sırası Nasuh´a yaklaşıyordu, kurtuluş yoktu tam onu arayacaklardı ki ansızın: ?İnci bulundu!? diye bir ses geldi. Artık Nasuh´u aramaya gerek kalmamıştı. Böylece Nasuh rezil olmaktan, ölüm¬den kurtulmuştu. İnci bulunduğu için herkes bayram ediyor seviniyordu. Nasuh, bir daha kadınlar hamamına gelmedi. Nihayet bir gün padişahın kızı haberci gönderdi evine. Haberciler kapısını dövdü ve Nasuh´a seslendi: ?Ey maharetli tellâk gel, pâdişahın kızı seni çağırıyor gel onu kesele, yıka? dediler. Nasuh bunu reddetti ve : ?Vallahi, ben o işten öyle bir dönüşle döndüm ki, bir daha asla ona dönmem? dedi.?
Mevlana Celaleddin-i Rumî hazretleri (allah ondan razı olsun) yukarıda belirtmiş olduğumuz ayette geçen ?TEVBE-İ NASUH?u zihinlerimizde pekiştirebilmek için böyle bir hikayeye baş vurmuş. Tam bir kararlılıkla yapılan tövbe demek olan ?Nasuh? kelimesini, bir şahıs ismi ve hikayesinin kahramanı olarak ele almıştır. Bu hikayeyi aktardıktan/okuduktan/dinledikten sonra diyoruz ki: ?evet işte gerçek tövbe böyle olur, tam bir kararlılık hali Nasuh´un haliyle yapılan tövbede bulunur?. Böyle tövbe nasıl olur? Yapılan kabahatlerden, başka bir sebeple değil, sırf çirkinlikleri, yani Allah´ın rızasına ters düşen bir hareket oldukları için vazgeçmekle olur. Allah´tan utanıp pişmanlık duyarak, içi yanarak ve şiddetle üzülerek onu bırakmakla olur. Bir daha o kabahati yapmamaya azmedip, hiçbir sebeple onu tekrarlamamaya kesin karar vermekle olur. Peygamber efendimize bir sahabi ?Ey Allah´ın Resulü nasuh tövbesi nedir?? diye sordu. Resulüllah´ın cevabı şöyle odu: ?Kişinin yapmış olduğu günaha pişmanlık duyup ve Allah´a özrünü arzedip sonra da sütün memeye geri dönmediği gibi günaha dönmemesidir?.
Tevbe neden değerlidir? Çünkü tevbe kulun kulluğunu, Allah´ın mâbudluğunu veciz bir şekilde ortaya koyar. İnsan ancak büyük bildiği, saygı duyduğu birine karşı özür diler, af diler. Tevbe, inanmış insanın yapacağı harekettir. Kul hatâsız olmaz, ama önemli olan hatâda ısrar etmemektir. Sonunda Allah´a döndükten sonra, kul hakkı ve şirkin dışında her hata affedilebilir. Mevlânâ´mızın türbe girişinde yazdığı gibi ?yüz kere tövbeni bozmuş da olsan yine gel. Ümitsizlik kapısı değildir bu (Allah´ın bağışlama kapısı?. Son nefese kadar tövbe (Allah´ın izniyle) kabul görür. Ancak nefis ve şeytan insanı oyalar: ?Daha vakit var, nasıl olsa tövbe edersin, bu kötü işi terk edersin? der. Unutmayalım ki, ölüm belirli bir vadede geliyor ise de biz bu vadeden habersiz yaşarız. Ölüm: Belki yarın belki daha yakın.
Yüce Allah (c.c.), kulluğumuzun ve O´nun Rabliğinin, ihsanının, ikramının, mağfiretinin büyüklüğünün farkında olmayı ve hata ve kusurlarımızı tahlil edip, onlardan tövbe ederek kesin dönüşler yapmayı ve böylece müjdelenen nimetlere ermeyi hepimize nasib ve müyesser eylesin.
Bir güzel söz:
?Bir günah işlediğin zaman, hemen o günahı bir daha işlememek üzere tövbe et! Unutma ki insan, suya düştüğü için değil; sudan çıkamadığı için boğulur.?