SAMİ DAYANGAÇ


TOPLUMU BOZAN TV’LER

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Televizyon apayrı bir âlem, ülkemizde her insan günde 6 saat televizyon izliyormuş iyi mi? Bu da ne denli televizyon bağımlısı bir toplum olduğumuzu, tek sosyal zaman geçirdiğimiz mecranın televizyon olduğunu kanıtlıyor. Her ne kadar genç nesil akıllı telefonlarla internetten farklı uğraşılara girseler de orta ve üzeri yaş televizyonla yetiniyor. Televizyon, her türlü garipliğin yaşandığı tek eğlence aracımız. Her konuda yüzlerce uzmanımız var. Bu uzmanları çözüm aşamasında, buluş aşamasında asla göremeyiz. Yüzlerce bilim insanı virüs hakkında konuşuyor. Bu kanalda dediğini öbür kanalda yalanlıyor, tersini söylüyor. Bu ülke bu kadar çok profesörü nasıl yetiştirdi, kim eğitti merak ediyoruz. Mesela uzmanın biri maske takmaya gerek yok dedi, ertesi gün başka kanalda maske şart buyurdu. Biri kıyafetlerden ayakkabıdan virüs geçmez dedi, diğeri geçer dedi. Kime inanacağız?

Elbette konu virüs de olsa önünde unvan olan herkes konuşur oldu. Kimse dün şunu dedin, bu gün bunu, diyecek değil ya. Amaç tanınmak, meşhur olmaksa süper fırsat.

Tabi medya leşkerlerini unutmamak gerekir. Her konuda uzman olduklarından dolayı profesörlerden daha çok konuşur oldular. Gerçi profesörler içinde dişe dokunur bir iki hoca var. Biri çıkar din anlatır ama Kur'an değil. Hep hadis, hep rivayet. Öyle anlatır ki sanki yanlarındadır. Yoksul Efendimizi anlata anlata zengin oldular.

Konu ordumuzun harekâtı, uzmanlar hazır, şöyle girmeliler, böyle çıkmalılar. Hemen alacaksın en öne koyacaksın, göster diyeceksin.

Bu konu futbolda da böyle, eğitimde de, sağlıkta da, din konusunda da. Her Ramazan, oruca erken mi geç mi başlanıyor tartışılır. Neden bir konuda anlaşılmaz? İki gün önce tesadüf ettik, bir profesör oruca erken başlandığını, tan yeri ağarırken başlanması gerektiğini, yaklaşık 70-80 dakika erken başlandığını söylüyor. Bir diğer profesör tam zamanında başlanıldığını belirtiyor. Üçüncüsü ise yaklaşık 20-25 dakika geç başlanıldığını iddia ediyor. Nasıl olacak bu? Neden din âlimleri bir noktada buluşmuyor? Bir sohbette bu hususu sorsanız, konunun uzmanı size dönüp bunu kim söyledi diyor. Önemli olan ne söylendiği değil, kimin söylediği oluyor. Oysa kimin değil ne söylendiğine bakılmalı.

Acaba bu hocalar, din büyükleri, tıp adamları aynı okullarda eğitim almadılar mı? Neden birliktelik sağlayamıyorlar? Biri ak dese mutlaka kara diyenler çıkıyor.

Diyelim televizyonda önemli sayılan bir maç var. Yorumcu denilen adamlar günler önce başlıyorlar, takım şöyle olmalı, şunlar oynamalı, hoca şunları düşünüyor vs. Yani laf kalabalığı. Maç biter, söylediklerinin hiçbiri çıkmasa bile konuşmaya, atmaya devam. Hiçbir yabancı televizyonda maç bitiminde saatlerce o maçın pozisyonlarının tartışıldığını görmedik. İleri al, durdur, üstten, yandan... Eee hakem anında karar veriyor? Antrenörleri yorumcu yaparlar, belki bir takım düşürürüz diye asla taraftarı, takımı eleştirmezler. Suya sabuna dokunmadan inceden hocayı, taraftarın hoşuna gitmek için hakemi eleştiriler. Niyet okurlar, siz anlamazsınız hakem ince ince doğradı derler. Maç sonu bu tartışmaların kime ne faydası var? Televizyon görüntü demektir. Ama bakın pek çok program görüntüsüz, ama kavga hakaret bol. Seyirci izliyor demek ki. Kavgalar, küfürler havada uçuşuyor, sonra da trafikte neden kavga ediyoruz diyoruz.

Evlendirme programları yapıldı, cast ajanlarından getirilenlerle bol reytingler alındı. Yapımcı, sunucu ve kanal çok büyük paralar kazandı. Hem çok izleyip hem de şikâyet ettiğimizden kaldırıldı. İyi mi oldu? Yemek programları kondu, neredeyse yumruklu kavgalar olacak. Dar gelirli, eğitim seviyeleri düşük insanların hayatları irdelenen yayınlar başladı. Kim kiminle, DNA testleri, çocuğu başkasından çıkanın neşesi, eltilerin aynı adama kaçmaları. Eğitim ve sosyal seviyesi yüksek birini çıkarın da görelim. Sunucu, avukat, seyirci azarlar, hakaret edilir. Amaaaa izlenir de.

Bu muhalefet duygusu ilerleme sağlanmasına en büyük engel. Ne bir buluş, ne bir icraat, ne bir görüş. Herkes aldığına bakıyor, ekranlarda tanınmak derdindeler. Yeter ki ekranlarda olsunlar, çok ama boş konuşsunlar yeter. Baksanıza biri çıkmış ölüm listesi hazırladığından, sitelerinden de 3 kişiyi listelediğinden söz ediyor. Merak etmeyin eski makyöz emniyette yanlış anlaşıldığını söyler. Tıpkı seçimle mi gider başka bir şeyle mi diyen il başkanının yaptığı gibi. Hep biz yanlış anlıyoruz oysa onlar doğru konuşuyor(öyle mi?).