SAMİ DAYANGAÇ


TÜRKÜLERİN ÖYKÜSÜ: HALİL İBRAHİM

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Halil İbrahim 1931 doğumlu; Fatsa’da yaşayan, kıvırcık saçlı, şık giyinen, sırım gibi bir delikanlıdır. Saat, gramofon, şemsiye ve (gizlice) tabanca gibi aletlerin tamiriyle uğraşır. Gel zaman git zaman Halil İbrahim komşu köyden Ahmet Ağa’nın kızına aşık olur ve onu kaçırır, evlenirler. Bir müddet sonra Halil İbrahim karısını ve oğlunu köyde bırakıp askere gider. Askerdeyken Ahmet Ağa’nın kendi arazilerini üstüne geçirdiğini, kızı ile torununu da alıp köye götürdüğü haberini alan Halil İbrahim firar eder. Ormana yakın olan evinin yakınında saklanır, bazen de evine gider ama sonunda yakalanır, ceza olarak jandarmalarca telefon direğine bağlanıp dövüldüğü ve bu dayağın onun yaşamını değiştirdiği anlatılır. Cezasını çeken Halil İbrahim askerliğini tamamlayıp döner ama karısı, çocukları elinden alındığı için hayata küsmüştür, hep saklanarak yaşamaya başlar, eşi dostu da kalmamıştır artık. Silahsız gezemez olur ve evinde tamirat işleriyle uğraşmaya devam eder yalnız başına… 12 eylül öncesi Fatsa’da yapılan bir operasyonda Halil İbrahim teröristlerce yakılan evinden kaçar, ormanda saklanır ama jandarmalar tarafından bulunur, hiçbir suçu olmamasına karşın yıllar önce yediği dayağın korkusuyla kaçmaya kalkışır, Hasano Deresi’nin köprüsünü sel almıştır, taşkın dereyi geçer, tam dağlara doğru kaçacakken başından vurulur ve kayalara yaslanır, ölürken bile yere düşmez Halil İbrahim…

 

Dağda gızıl ot biter, içinde keklik öter

Eşkıyadan da beter, uslan be Halil İbrahim

Kıvırcık saçlarına, kar düşmüş uçlarına

Dağın yamaçlarına yaslan be Halil İbrahim

Derede su durulur, daldan köprü kurulur

El yerine vurulur, aslan be Halil İbrahim

Kıvırcık saçlarına, kar düşmüş uçlarına

Dağın yamaçlarına, yaslan be Halil İbrahim

Müfreze dağı sarar dağda kaçaklar arar

Geçit vermez kayalar, hızlan be Halil İbrahim

Kıvırcık saçlarına, kar düşmüş uçlarına

Dağın yamaçlarına yaslan be Halil İbrahim