ASIM CENGİZ GÜR


UMUT´UN ANNESİ

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Tıp Fakültesini o sene kazanmışlardı ve ilk ders için anfiyi doldurmuşlardı. Ülkenin sayılı doktorlarından ve bölüm başkanı profesörün açılış dersi için bekliyorlardı. Anfiye giren profesör kürsiye yürüdü, anfi sessizliğe büründü. Profesör önce kendinden kısaca bahsetti. Sonra:

?Size birinden bahsedeceğim? dedi. ?Bahsettiğim kişinin normal davranışlar sergilediğine pek az şahit olursunuz. Aslında görünüşü de pek normal sayılmaz. Ağzındaki tek tük dişleri ve zaman zaman akıttığı salyasının yanı sıra tarayıp şekil verebileceği bir saçı da yok, birkaç tel saç hariç.. Belki de saçlarının olmaması daha isabetli. Daha tuvaleti geldiğini fark edemeyip, altına kaçıran bir acizin, saçını taramasını tabi ki bekleyemezsiniz.

Ya yemek yemesine ne demeli? Eline aldığı kaşığı yemeğin çok azını ağzına götürebiliyor, üstü-başı ve çevresi yemek bulaşıkları ve kırıntıları ile dolu. Kaşığına alabildiği yemeğinde çok az bir kısmını ağzına götürmesi ve yutması mümkün olabiliyor. Onun bu durumuna dayanamayıp bağırırsanız; farklı tepkilere de hazır olmanız gerekir. Elindeki kaşık ile size veya çevresine vurmaya başlayabilir, size doğru atabilir, bağırabilir ve ağlayabilir ya da kahkaha ile gülebilir. Çoğu zaman konuşmaz ama arada size bir şeyler söyler. Ancak ne söylediğini de anlayamazsınız. Çünkü anlamlı bir cümle kuramadığı gibi, söylediklerinden anlamlandırabileceğiniz bir kelime de bulamazsınız. Her şeyi yüzeysel yaşar, olanlara takılıp kalmaz. Her an yaşanması gereken andır ve ne yapacağını kestiremezsiniz.

Onu yalnız bırakamazsınız. Gittiğiniz yere onu yanınızda götürürseniz bütün gününüzü zehir edebilir. Bağırış-çağırışları ile etrafa zarar verdiği gibi, kontrolsüz bırakırsanız etraftaki eşyaları dağıtabilir, dökebilir, kırabilir. İlginizi ondan esirgemeniz en kızdığı şeydir. Devamlı kendisi ile ilgilenilmesini ister. Söyleyin bakalım, hanginiz bu kişi ile ilgilenmek ister?? Anfideki tek bir öğrenci bile elini kaldırmadı. Kim bir deli ya da özürlü biri ile ilgilenmek isteyebilirdi ki? Profesör bu sessizliği tekrar bozdu:

?Ben onunla ilgileniyorum ve onunla yaşamaktan da çok mutluyum. O benim henüz birkaç aylık olan kızım? dedi.

Buradan Amerika´ya ve geçmişe dönelim. Vietnam´da savaşmaya giden asker ülkesine geri dönmüştür. Evi arar ve telefona çıkan ailesine müjdeyi verir: ?Benim için savaş bitti, artık evime dönüyorum?. Oğullarının sesini duyduklarına ve eve sağ dönüyor olmasına çok sevinir anne ve babası. Hıçkırıklar arasında:

?Gel bir an evvel, bekliyoruz oğlum? der annesi.

?Yalnız sizden bir ricam var. Askerde hep beraber olduğumuz bir arkadaşımı da yanımda getirmek istiyorum? diyen oğullarına:

?Tabii ki getirebilirsin. Senin arkadaşın bizim de oğlumuz sayılır. Onunla da tanışmış oluruz? cevabını verirler. Ancak oğulları:

?Bilmeniz gereken bir şey daha var. Arkadaşım savaşta ağır yaralandı. Bir mayına bastı ve bir koluyla ayağını kaybetti. Gidecek hiçbir yeri yok. O da benimle beraber ve bizimle birlikte kalmak üzere gelsin istiyorum? der. Kısa bir sessizlikten sonra anne ve babası:

?Bu duruma çok üzüldüklerini ve belki de onun bakımını da üstlenecek ve onu mutlu edecek başka bir yer bulmanın daha faydalı olacağını? söylerler. Ancak oğulları, onun da kendileri ile birlikte yaşaması isteğini ve bunun mümkün olabileceğini ısrarla söyler. Babası oğluna:

?Yavrum! Sen bizden ne istediğini anlayabiliyor musun? Onun gibi bir özürlü ile birlikte yaşamak, hayatımızı çekilmez kılabilir. Bizim bir yaşantımız var ve böyle biri bu hayat tarzımızı sürdürmemizi imkansız kılabilir. Buna izin veremeyiz. Lütfen o arkadaşını unut ve bir an evvel yuvana dön. Mutlaka o, kendisi için uygun bir formül ve yol bulacaktır? deyince oğlu telefonu kapatır. Oğulları eve gelmez ve ondan bir süre de haber alamazlar. Nihayet bir hafta kadar sonra çalan telefonu bir umutla açtılar. Arayan San Francisco polis biriminden bir görevli idi. Oğullarının yüksek bir binadan düşerek öldüğünü aktarıyorlar ve bunun bir intihar olabileceğini belirtiyorlardı. Hemen toparlanıp oraya uçtular. Hastane morguna teşhis için oğullarını görmeye gittiler. Görevli çocuklarını morgdan çıkarıp üstünü açtığında, oğullarını tanıdılar. Ve bir şey daha fark ettiler:

Oğullarının sadece bir kolu ve bir bacağı vardı!

Bu da basından bir haber: Antalya´ya tatil için gelmişti. Geçirdiği trafik kazası sonucu ağır yaralanmıştı ve yoğun bakıma alınmıştı. Aynı hastanede bir yakınına refaket eden Gülsüm Kabadayı, yoğun bakımda yatan ve adı bilinmeyen gençle ilgilenmeye başladı. Kimsesiz gence hastanede yaklaşık 2 ay gönüllü olarak bakan Kabadayı, vücudunun hiçbir yeri tutmayan, bilinci kapalı olan ve ismini "Umut" koyduğu genci evine götürerek ona sahip çıktı. Kabadayı, fiziki özellikleri ve Rusça şarkılara tepki verdiği için Umut´un Rus olduğunu düşünmeye başlamıştı. Kabadayı, bunun üzerine Rusya´daki bir televizyona konuk olmuş ve programdakiler tarafından ayakta alkışlanmıştı. Fedakarlığıyla dünyanın tanıdığı bir isim haline gelen ve "yılın annesi" ödüllerini de alan Kabadayı, Umut´u Samsun´daki bir özel rehabilitasyon merkezine götürmüş ve buradaki tedavinin ardından Umut, oturmaya ve başını dik tutabilmeye başlamıştı. Rusya´daki kayıpları arayan bir programa katılan Azeri İrade Mustafaoğul isimli kadın 16 yıl önce 7 yaşındayken kaçırılan ´Kenan´ isimli oğlunun Kabadayının baktığı kişi olabileceğini çünkü hem yaşının aynı yaşlarda ve hem de diğer iki oğluna çok benzediğini söyledi. Kadın Umut´u görmek için, Antalya´nın Korkuteli ilçesine geldi. Kabadayı, "Kadın Umut´u annesi gibi kokladı ve sevdi. Umut da onu görünce elini kaldırdı ve gülmeye başladı. Umut ilk defa bir yabancıya böyle bir tepki verdi. Kadın uzun süre Umut´un yanından ayrılmadı ve Umut´a kaybettiği ´Kenan´ adıyla seslendi". Kadın Rusya´ya döndükten sonra tercüman aracılığıyla kendisine her gün sosyal medyadan mesaj yazıyor diye anlatan Kabadayı, "Bana Rusya´da hukuki işlem başlattığını, Antalya´ya tekrar gelip Cumhuriyet Savcılığına başvuracağını ve DNA karşılaştırması isteyeceğini söyledi. Umut´un oğlu olduğuna inanıyor" dedi. Kadının DNA testi sonucunda Umut´un gerçek annesi çıkması halinde ne yapacağını bilmediğini vurgulayan Kabadayı, "Umut´un tedavisi için gerçek annesinin bulunmasını istiyorum. Umut artık benim oğlum gibi. Gerçek annesi çıksa bile onu vermeye niyetim yok. 9 yıldır ona gece gündüz bakıyorum. Gerçek annesi çıkması halinde tek beklentim Umut´un tedavisi için ona moral desteği vermesi" diye konuştu. Kabadayı, bir süredir de elini kaldırabilen ve "Anne" diyebilen Umut´a Korkuteli ilçesindeki evlerinde bakmaya devam ediyor.