ASIM CENGİZ GÜR


YARDIM ELİ!

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Yüce Allah´a sonsuz hamd ve senalar; Sevgili Peygamber Efendimiz´e (s.a.v.) ve O´nun âl ve ashâbına salât ve selâm olsun.

Aziz Kitabımızda Nisâ suresinde :

?Size ne oluyor da ?Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu topraklardan kurtar(ıp özgürlüğe kavuştur) ve rahmetinle bizim için bir koruyucu ve destek olacak bir yardımcı gönder!´ diye yalvaran çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar için Allah yolunda savaşmayı reddediyorsunuz? buyuruluyor.

Müslim´de kayıtlı bir hadis-i şerifte de, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.): 

?Bir kul, kardeşine yardım ettiği sürece Allah da o kuluna yardım eder? buyurmuştur.

Kardeşlerim! Dünyada nerede bir Müslüman ve Müslüman topluluğu var ise, orada zulüm, kan ve gözyaşının da var olduğunu görüyoruz. Son olarak Arakan Müslümanlarının haberleri bize ulaştı, kanımızı dondurdu, bayramımız bayram olmadı. Son olaylarda binlerce Arakan Müslümanının katledildiği ve yüzbine yakın Arakan Müslümanının evsiz-barksız bırakıldığı ve zorunlu göçe zorlandığı haberlerini duyuyoruz.

Aslında 1938 yıllarında başlayan zulüm ve katliamda binlerce Müslüman katledilmiş ve yüzbinlerce Müslüman göçe zorlanmıştı. Bundan beş sene sonraki kıyımda yüzellibine yakın Müslüman katledilmiş ve sonraki yedişer sene ara ile üç dönemde onbinlerce Müslüman katledilmiştir. Bugün hala bu katliam ve zulümler devam etmektedir.

Uluslararası Yardım Kuruluşlarının raporunda yer alan bilgilere göre: Arakan Müslümanlarının katliam ve sürgünleri sistematik olarak devam etmekte; işkenceye maruz kalmakta; kadınlara tecavüz edilmekte; ibadethaneleri, evleri, topyekün köyleri yakılmakta ve yok edilmektedir. Evlenmeleri, çocuk sahibi olmaları, ev yapmaları, ibadethane yapmaları ve bunları onarmaları izne bağlı tutulmakta; yenilerinin yapımı ve eskilerinin onarımı için izin verilmemekte; işyeri açmalarına ancak putperest Hinduları ortak edinmeleri şartı ile izin verilmekte, devlet imkanlarından faydalanmalarına, okumalarına ve devlet kademelerinde görev almalarına izin verilmemektedir. Daha buna benzer ve bundan katı birçok hak mahrumiyetine maruz kalmakta ve ölmek veya göç etmek arasında tercihe zorlanmaktadırlar. Asli yerel halk olmalarına rağmen vatandaşlık hakkı tanınmamakta ve yabancılara verilen geçici kimlik verilmektedir.

Birleşmiş Milletler verilerine göre mülteci kamplarında ikiyüzbine yakın Arakan Müslümanı bulunmakta, enaz yüzbin Arakan Müslümanının ise ormanlık alanlarda saklanarak yaşamak zorunda kalmıştır. Gerek mülteci kamplarında ve gerek ormanlık alanda her türlü imkandan uzak yaşamaya çalışmaktadırlar.

Bu kardeşlerimiz, Cumhurbaşkanımızın da kısmen bahsettiği gibi; II.Abdülhamid döneminde, 1897´deki Türk-Yunan Savaşı´nda, Hicaz Demiryolu inşaasında, 1912 Balkan Savaşlarında ülkelerinde azınlık ve en fakir insanlar olmalarına rağmen ülkemize yardım etmek için seferber olmuşlar ve ellerinde ne varsa göndermişlerdir. Bunun yanısıra ve her şeyden önce aramızdaki İslam kardeşlik bağı ile ortak tarihi bağ onlara yardım etmek hususunda bizleri mesul kılmaktadır.

Medyadaki/sosyal medyadaki yönlendirmelere kapılmadan, basiret ve ferasetle hareket etmemiz büyük önem arz etmektedir. Doğru kararlar ve kanallar kullanılarak geçen sene ramazan ayında (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) TİKA´mız özel izinle bölgede 15.000 aileye yardım götürebilmiş; diğer yardım kuruluşlarımız ise Bangladeşteki mülteci kamplarına ulaştırabilmişlerdi. Bu yolu kapatacak, hareket ve girişimlerden kaçınarak; ormüller üretmeli ve uygulamalıyız. Myanmar´da askeri diktadan sonra işbaşına gelen yönetim tüm bu olumsuzlukları gidermek ve ülkesini de kalkındırmak için gayret gösterirken ve Arakan Müslümanları temsilcilerininde faydalı bulduğu Birleşmiş Milletler çözüm paketini kabul etmişken, bir gün sonrasında yine aynı oyun oynanarak, 30 karakol basılıyor, katliam yapılıyor ve suç Arakan Müslümanlarının üzerine kalıyor. Katliam ve sürgün tekrar başlıyor. Myanmar´da ve özellikle Arakan Müslümanlarının bulunduğu bölgedeki zengin petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinde uluslararası enerji firmalarının, yakın ve uzak ülkelerin ve en acıklısı yerli işbirlikçilerinin oluşturduğu kaosta olan yine Müslümanlara oluyor. Bu oyunları yaşamış, geçirmiş ve elhamdülillah büyük miktarda bilinçlenmiş olan ülkemiz insanları artık bu tuzaklara düşmüyor. Solcu-sağcı, alevi-sünni, şii-sünni, Türk-Kürt, Kürt-Arap ayrışmasını kuvvetlendirecek ve çatışmalara götürecek tuzaklar, planlar, uygulamalar özellikle bölgemizde ama her nerede Müslüman var ise orada yeniden gösterime sürülüyor, uygulamaya koyuluyor.

Yüce Rabbimize hamdolsun ki, ülkemiz yeniden şuurlanma, silkinme, kalkınma ve büyüme yoluna girmiştir. Hayrımızı istemeyen kişi, kurum, kuruluş ve devletler de bunu engellemek için çabalarını arttırmışlardır. Gerek devletimizi, gerek ordumuzu ve güvenlik kuvvetlerimizi yönetenlerin ve gerek bizlerin basiret ve ferasetlerimizi kuvvetlendirmesini Yüce Allah´dan niyaz ediyorum.

Hakk´ı Hakk olarak, batılı/yanlışı batıl/yanlış olarak görebilmeyi, kurulan tuzak ve yapılan planları fark edebilmeyi, gerekli tedbirleri alabilmeyi, birlik ve dirliğimizi muhafaza edebilmeyi; böylece hem ülkemizde hem gönül coğrafyamızda hükmümüzün hakim olacağı günleri görebilmeyi; mümin veya değil nerede bir mazlum var ise elimizi uzatabilmeyi Yüce Allah nasib eylesin. (âmin).

Dikkat edin ki; Sözün en güzeli, Nizamın en kapsamlısı, Aziz, Mülk sahibi ve Her şeyi bilen Allah´ın kelamıdır. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor : ?İnkâr edenler birbirlerinin velîleri (dost ve yardımcıları)dır. (Ey mü´minler! Eğer siz de (birbirinizle dostluk ve birbirinize yardım hususunda bunu) yapmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve büyük bir kargaşa olur?. (Enfâl Sûresi, 73)