|
YÜREK YANGINLARI İLE SES VEREN BİR YANIK TÜRKÜ MİSALİ…
Neşter - Ceyhun Üsten
Tarih: 14.8.2018 00:00:02
/ 354okunma / yorum
|
CEYHUN ÜSTEN
|
Bir ikindi vakti, Gurup vakti en kızıllarını giyip gelmiş ufukta usulca tezahür ediyor
Mevsimlerden henüz yaz, Lakin Eylül´ün, sonbaharın ayak sesleri duyuluyor yavaştan… Eylül en güzel libaslarını giyinip gelmeye hazırlanıyor. Vadiler lalelerin, sümbüllerin gidecek oluşunu endişe ve hüznü altında… Ve benim yüreğim dostlarım, Benim yüreğimde sonbaharlar başlayalı çok zaman olmuş… Kerbela misali bir yangının içinde, Derin bir hüznün işgalinde yaralı yüreğim… Batan bir gemide unutulmuş, Kaderine terk edilmiş çaresiz bir yolcunun; Canhıraş feryadı var yüreğimde… Ve yenilgi yenilgi büyüyor ! Yanık bir türkünün hüzün yüklü namelerinde buluyorum kendimi bir vakit… Zalim avcının kapanına yakalanmış çaresiz bülbül misali En derin ahlarla figan etmekte Yürek yangınları ile ses veren bir yanık türkü, Sanki benim için söylenmiş, Sanki beni düşünerek bestelenmiş! Kulak kesiliyorum ansızın ! Sanki nameler beni söylüyor, Beni anlatıyor, Beni yeriyor, Beni kınıyor… “Gel ey gönül mülk edinme bu dehri Eli göçmüş hüsnü insana dönersin Bal diye sunarlar akıbet zehri Pençe yemiş aşiyana dönersin “ Hicran yolculuğu kulaklarımda başlayıp, İlerliyor yüreğimin en derinlerine… Bir anda boşalıveriyor yaşlar gözlerimden… Yüreğimdeki kor yangınları söndürmek istercesine sağanak, sağanak iniyor… Ağlıyorum… Güz yağmurları ile yağmak istiyorum… Teselli kâr etmiyor yüreğime. Bir türkünün sözleri bağlıyor yüreğimin ağını. Sus diyor, Sus, dinle... Anla beni, Duy beni… Değişmeye başladın sen de, nefsinden bir şeyler umarak... Nefsinin dizginleri boşaldı, Aldı seni terkisine soluklanmadan yürüyorsun adresini bilmediğin meçhul diyarlara, diyor. Ürperiyorum ! Bu ben miyim diyorum ve düşünüyorum
Bin türlü vesvesenin dalga dalga insanlığın kalbine yağdığı, Sadakatin hicap ettiği, Sevincin hüzne dönüştüğü karanlık günlerin bedbinliği içindeyiz, diyorum içimden. Bahçeler daralmış, Dallar baharlıklarını soyunmaya hazırlanıyor… Sürgün çiçekleri düşüyor gönlümüze. Fesadın kolları girmiş hanelerin mahremlerine Artık perdeler çekilmiyor huzurun üzerine. Halil İbrahim bereketi düşmüyor sofralara… Yalanlar saçılıyor karanlık yüreklerin ağızlarından Irmaklar akmıyor berrak, doyumsuz… Sözü senet sayan deniz yürekli ulular vurmuyor kıyılarımıza. Yakup yürekli ehl-i dil, çekilmiş huzurun dergâhına. Susmuş erenlerin müşfik dili. Bir kapı açılmadan, bin kapı kapanıyor yüzümüze. İradeyi nefsin eline verdiğimizden midir bunca yanılgı Nefis bir yanılgı, Nefis bir ızdırap kadehi
İçilince can yanar, canan sızlanır
Akıl, mantık sızlanır
“Verme iradeyi nefsin eline Salmaz seni Hakk´ın doğru yoluna Ecel yeli değer ömrün bağına Tacı tahtı bî-mekâna dönersin” Dünya geçici, Dünya aldatıcı…
Dünya bir misafirhane… Hakk´ın doğru yolunu kaybedeli hayli zaman oluyor.
Çatallı yol ağızlarında şaşakaldık tükenesi… Önce yüreklerimiz değişti, Unuttuk kendimizi, Dünümüzü, Yarınımızı … Sonra soyunu verdik geçmişi anımsatan her ne varsa üzerimizden, Sonra fikirlerimiz değişti. İbrahim sadakati akan zamana yenik düştü. Nam oldu sağır sultanlara, işitti her can merhametin, şefkatin, sevginin yittiğini… Lakin duymadı gafil ve sağır yürekler. Zamanın üzerinde gezindi uykusu ağır insanların zehirli bakışları. Zaman eskidi olabildiğine... Hurdacının bile alıp satamayacağı kadar eskidik, Pert olduk ! Yüreklerimiz yıprandı, Çürüdü metanın avuçlarında… Bakışlar değişti. Zaman eskidi. Sahafın itibar etmediği yıpranmışlıkta bir kitap gibi dağılıp kopu verdi sayfalarımız… Zaman kocadı, ihtiyarladı yüreklerimizde… Vefa çıkmak istemiyor saklandığı leylak kokusunu bastıran naftalinli sandukalardan. Söndü yürek yangınlarımız bir bir fitili tükenen kandiller misali. Sevdalar soldu, savruldu yangın yeri... Ne kül kaldı ne duman. Arınmak temizlenmekti yanmak oysa. Bilemedik ah bilmedik. Karanlık dehlizlerine daldıkça nefislerimizin kaybolduk, boğulduk… Kaybetti ziyasını yüreklerimiz. Gönül gözümüzde miyoplar, astigmatlar vücut buldu… Sırçası kırıldı gönül aynamızın bin bir yerinden
Ve ırak düştük özümüzden… Med - Cezirlere yenildik, Savrulduk ! Anlıyorum ki şimdilerde bütün tükenişlerimiz nefsimizdendir
Yazarın Diğer Yazıları
DUA… (01 Eylül 2012 - Cumartesi)
|
|