ASIM CENGİZ GÜR


ZİLHİCCE AYI - 2

ZİLHİCCE AYI - 2


Kıymetli Okuyucularımız. Dün de belirttiğimiz gibi Pazar günü girdiğimiz Zilhicce ayının on günü içindeyiz. Bu on gün ile ilgili olarak dünkü notlarımızda bilgi aktarmıştık.

Bütün bu günleri Peygamber Efendimiz oruçlu geçirirmiş ve bunlardan Arefe orucuna önem verirmiş. Her ne kadar halk arasında arefe hep bayramdan önceki gün olarak adlandırılagelmiş ise de, arefe dini bir terim olarak sadece Kurban Bayramı öncesindeki günü ifade eder.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlar ki:

"Kim Kurban Bayramından bir gün önceki Arafe gününde oruçlu olursa, iki senelik günahı mağfiret olunur. Önünde gelecek sene birisi; birisi de geride bıraktığı, yaşayıp tükettiği sene..." Demek ki Arefe Günü tutulan orucun geçmişe de faydası var, geleceğe de faydası var.

Başka bir rivâyette de :

"Arafe gününün orucu, iki senenin günahını bağışlattırır, affettirir; geçmiş senenin ve müstakbel senenin..." buyurulmuş.

Bu hadis-i şerifin devamında da :

"Aşûre orucu da geçmiş senenin günahlarını bağışlattırır." diye buyurmuş Peygamber Efendimiz.

Aşûre orucu ne zaman olacak?.. Bu Zilhicce ayı bitecek, Muharrem ayı gelecek, Muharremin onunda olacak. Yâni bir ay kadar sonra olacak. Peygamber Efendimiz o günü de oruçlu geçirirdi diye hadis-i şeriflerden biliyoruz.

Bu aşûre ile ilgili bir başka hadis-i şerifte :

"Kim yevm-i zînette, yâni Aşûre günü, yâni Muharrem`in onuncu günü oruç tutarsa; geçirmiş olduğu seneden tutamadığı nafile oruçların sevabını yakalamış olur." Biz de takvimlerimize, telefonlarımıza uyarı notu olarak yazalım, işaretleyelim ve inşaallah önümüzdeki aşure günü oruçlu olmaya gayret edelim. Tabii sırf onunu tutmayıp, dokuz ve onunu tutmak veya on ve onbirini tutmak şeklinde tavsiyesi var Peygamber Efendimiz`in.

Bir de terviye günü var biliyorsunuz, Zilhiccenin sekizinci günü... Buna “Tatava” da diyorlar Kayserimizde zannedersem. Yâni hacıların Arafat`a çıkmasından bir gün önceki gündür. O zaman artık yolculuk oluyor diye çeşmelerde, kuyularda develeri iyice sulayıp, suya kandırırlarmış. Deve suyu da depo edebiliyor, biliyorsunuz. Onun için terviye, suya kandırma mânâsına geliyor. Develeri iyice besleyip hac hazırlığına girişme günü olmuş oluyor. Arafat yolu uzun olduğundan bir günde gitmezlerdi, terviye gününde Mina`ya kadar gidilirdi. Mina`da beş vakit namaz kılardı Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.). Buyurmuşlar ki:

"Kim bu Zilhiccenin sekizinde, yevm-i terviyede oruç tutarsa; bu oruç, bir senelik günahın keffâreti olur. Arafe gününün orucu da, iki senenin günahına keffâret olur." Bir geçen senenin, bir de gelecek senenin diye, onu aktarmıştık.

Onun arkasından da bayram geliyor, Arafeden sonraki gün bayram oluyor. Bayram gününe de yevm-i nahr derler. Nahr, deveyi kurban etmek demek... Biz de kurban bayramı diyoruz. Iyd-i adhâ da deniliyor; adhâ da kurbanlık hayvanın ismi... Yâni kurbanlık hayvanı kesme bayramı mânâsına geliyor.

Bu günler de çok önemli günler. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlar ki:

"Allah indinde günlerin en hayırlısı, en muazzamı, en büyüğü, Kurban bayramı olan gündür. Sonra Mina`ya hacıların gelip çadırlarına yerleştiği gündür." O da Zilhiccenin onbirinci günü olmuş oluyor.

Demek ki bu günler hakkında, Zilhiccenin on günü hakkında, Zilhiccenin özellikle dokuzu (Arafe günü) hakkında, bayram günü hakkında ve bayramın ikinci günü hakkında çok hadis-i şerifler var, rivayetler var, teşvikler var. Peygamber Efendimiz dokuz gününü oruç tutardı. Bayram günü oruç tutumak haramdır, biliyorsunuz. Kurban bayramında herkes kurban eti yiyecek, bayram edecek. Allah`ın bayram edin dediği zamanda, oruç tutmak uygun olmuyor.

Kurban günleri senenin oruç tutulmayan günleridir. Ama terviye gününde, Arafe gününde oruç tutmayı hiç kaçırmamaya çalışalım. Hacca gidememiş o günleri oruçlu geçirmeye gayret edelim.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)`in sünnetini tuta tuta, Segili Peygamber Efendimiz`in sevgisi, rızası kazanılır. Onun sünnetlerini ihyâ etmemiz lazım. Yâni ölmüş olan, unutulmuş olan güzel adetleri tekrar diriltmemiz lâzım! İhyâ, tekrar diriltmek demek. Birkaç senedir Ramazan ayının son on günündeki itikaf sünneti yeniden canlanmaya başlamış ve camilerimiz şenlenmişti. Bu unutulmuş, bu güzel sünnetleri yeniden canlandırmayı ve böylece üzerimizdeki fitnelerin, belaların kalkmasına, maddi ve manevi hayırların bereketlerin beldelerimize gelmesine vesile olmayı hepimize nasib ve müyesser eylesin.

Allah bu günlerin feyzinden, bereketinden, mânevî mükâfâtından, ikramlarından faydalanmayı nasîb etsin. Hepimize çok büyük mükâfâtlar ihsân eylesin. Bayrama ulaştırsın. Bayramı rızası üzerine geçirmeyi, bayramı hakîkî bir bayram olarak yapmayı nasîb etsin. Nice nice bayramlara, mübarek günlere sıhhat afiyetle eriştirsin.

Tabii, müslümanın asıl bayramı ahirette, cenneti kazandığı zaman olacak. Cenneti kazanıp cennete girmeyi; cehenneme düşmeden, azaba uğramadan, doğrudan doğruya cennete gitmeyi, Peygamber Efendimiz`e komşu olmayı Cenâb-ı Hak cümlemize nasîb eylesin...