Tarih: 14.06.2012 09:33

TALAS VE ÇEVRESİ DAHA BIR KIRGIZ

Facebook Twitter Linked-in

Uzun süre Tanrı ve Ali Dağı arasındaki geniş vadi de seyrettikten sonra yeniden zirveye tırmanıyoruz. Kıvrım kıvrım çıkan yollar...Önce  4 bin metreye çıktık. Sonra 2 bin 500 metreye kadar indik.Şimdi tekrar çıkıyoruz.Yol boyunca kar var.Ağaçsız zirveler.Belliki bu yükseklikte ağaç yetiştiremiyorlar.Veya denememişler.Ama , aradığım koyun sürülerini hala göremiyorum. Meralar belliki bir süre sonra kuruyacak.Sularda akıp gidecek.

    Buraları görünce hep Binboğa'nın yaylalarını düşünüyorum.Bizim köyde nüfus ortalama 2 bin kadarken 10'dan fazla koyun sürüsü yaylalarda otluyordu. Kırgız yaylaları bizim yaylalardan merası, suyu ve diğer imkanları ile enaz on kat daha güzel...Her bir sürü 600- bin koyundan oluşuyordu.Gezi boyunca Kırgızistan'da bizim köydeki koyun sürüsü kadar küçükbaş hayvan görmedim dersem emin olun abartmamış olurum..

          OTMOK GEÇİDİ VE KÖYLER

   Tekir Yaylası'nın yüksekliği 2 bin 200 metre kadar... Uzunca bir tırmanıştan sonra 3326 metre yükseklikdeki Otmok Geçidi'ne ulaşıyoruz.İlk tırmanışta yaşadığımız gibi dağlar dik,keskin ve kayalık değil. Yüksekliğe rağmen kaya kütlelerine daha az rastlıyorsunuz. her taraf yemşeyil...Yani mera...

      Talas istikametine döndükten,daha doğrusu Otmok Geçi'nden sonra karşımıza çıkan ilk köy Aldıbulak.. Kimbilir Anadolu'da bu isimle ne kadar köy var.Köyün girişinde bir gariplik  dikkatimi çekiyor.Kırgız'da tarım zayıf..Yapanlarda eski model traktörlerle bu işi yapıyor.İlk defa atla saban sürülüşüne şahit oldum.Hatta at hem sabana koşulmuş, hemde üstünde bir kişi var. Garipsedim...

    İkinci köy Akkorgan...Bildik Anadolu köyü...Issık ve Bişkek etrafındaki köylerle Talas bölgesindeki köyler arasında bir fark var...Bu köyler tipik Anadolu köyü gibi..Diğer iki  bölgede ise daha çok Türkmenistan ve Azerbaycan'da gördüğüm köylerle benzerlik var.Buradaki köylerin temel özellikleri arasında yol boyunca yapılmış tek katlı çatılı evler en benzer karekteristik özellik taşıyor.Akkorgan'da bizim Anadolu köylerinde olduğu gibi tezek yıkğınları gördüm.Tek tük küçük ve büyük hayvanla at var. Köylerin aynı zamanda dağınık.. Ama, dağın zirvelerinden sürekli sular akıyor... Sürülebilecek yerler ise bomboş.. Her köyün giriş veya çıkışında bazıları oldukca görkemli mezarlar mevcut...Türbe gibi..Bazı mezarların üzerinde küçük heykelciklerde var..

   Yeri gelmişken bir cümleyle söyleyeyim.Bir hanede cenazenin zuhur etmesi halinde, naaş evde üç gün süreyle bekletiliyor ve 4. gün toprağa veriliyormuş... Garipsedim. Özellikle üç günün bir anlamı olsa gerek. Şüphesiz bunun İslam'la ilgisi yok.Bir cümle daha mezarlara ve bu türbemsi mezarlıklara batır diyorlar. Sanki bizdeki yatırın karşılığı gibi...Batır:Yatır...

       Aldıbulak, Akkorgan köylerini sırasıyla Karaoy, Sasık, Karasu, Kaşat, Kırkkazık ve Can arık köyleri takip ediyor... Sonra Talas'a giriyorsunuz.

      Bişkek ve çevresinde sögüt ve kavak oldukca fazla. Garip burada yol boyunca tek bir ağaç yok..Nadiren bazı evlerin bahçelerinde elma zannettiğim ağaçlar görüyorum...Talas'a yaklaştıkca kuyrukları olmayan koyun ve keçi sürülerine rastlıyoruz.Ama, yinede bu süreler yeterli değil.

      TALAS'A ŞAŞKIN GÖZLERLE BAKIYORUM

      Talas Kırgızistan'ın 7 eyaletinden biri.Nüfusu 20 bin.Eyaletin merkezi konumundaki Talas'ın nüfusu ise 40 bin...Vilayette birkaç tane 4 katlı bina var.Biri valilik binası...Diğerleri ise 2 odalı 6-70 metrekarelik muhtemelki 50 yıllık mazileri bulunan dışardan ve içerden döküldüğünü her halükurda görebildiğiniz binalar.. Bunun dışında evlerin neredeyse tamamı tek katlı... Yeni yapılmış iki katkı bir iki modern görünümlü bina da var.

   Sokaklar yine boş..Talasla ilgili ilk intibam yoksulluk ve garip kentleşme.Altyapı sıkıntılı. Ahşap olan elektrik direkleri muhtemelki çüreme ihtimaline karşı zemine değmeden sağlı sollu beton bloklarla tutturulmuş. Neredeyse 2-2.5 metre mesafede ise trafom gibi şeyler var.Heyetimizde bulunan Halil İbrahim Önal elektrik mühendisi...”Bu nasıl iş.Tehlikeli diyor.

    Şehir içinden doğruca fırına gittik...

    MÜTHİŞ GÜZELLİKLE BİR EKMEK

      Talas'ın içinde durmadan doğruca fırına gittik.İlk ekmek üretimi yapılmış.Yarın açılış var.Açılışta bir sıkıntı olmaması için Başkan Rifat Yıldırım haklı olarak titizleniyor.Girdiğimiz geniş arazili 2 katlı yayvan binaların bulunduğu yeri tekredilmiş bir fabrika zannettim.Zira kocaman bir bacası da var..Sonra öğrendimki okulmuş...Arabalardan indik müthiş bir ekmek kokusu...Benim yıllar önce BEF'den tanıdığım Kadir Yılmaz ve Cafer isimli bizim belediyenin görevlendirdiği iki kişi bir aydır fırının montaj ve çalıştırılması için burdalarmış..Daha önce de gelmişler.Ancak fırın doğalgazlıymış.Talas'da da elektrik bedava olduğu için teknik ünitenin doğalgazdan elmektriğe çevrilmesi sağlanmış...

   Kızarmış,bizdekinin aksine fazlaca mayası ve katkı malzemesi olmayan müthiş güzellikte bir ekmek. Hiç hamur yok... Daha önce söyledim un Kazakistan'dan geliyor.Her evdede ağırlıklı olarak ekmek ihtiyaçlarını karşılamak üzere tandır var.Öğle ve akşam yemeklerinin aksine kahvaltılar genellikle zayıf geçiyor.Birazda açıkmış olmalıyızki Rifat Başkanın verdiği ekmeğin yarısını yedim.Talas'ın her iki belediye başkanı da ilgililere yarınki açılışla ilgili talimatlar verdi.Görevli iki arkadaşımıza teşekkür ettik ve yemeğe geçtik.Akşam yemeği..Bu arada saat 18.00 gibi..Dört saatlık yolu 6 saatı aşkın sürede ancak gerçekleştirebildik.

    Talas Belediye Başkanı Anardbeğ Kanatöviç Kuşubekov'a ait olduğunu sonradan öğrendiğimiz iki katlı lüks bir restorana gidiyoruz.Bizim için özel bir odada özel bir masa ayrılmış.Masanın üstünde ne ararsanız var. Kırgız yemek kültüründen dün uzun uzun bahsettiğim için bugün detaylandırmayayım; ama, yemekleri istediğimiz gibi yiyemedik.Bunun birinci nedeni fırında yediğimiz ekmek,ikinci nedeni açıkmamızdan olsa gerek masanın üzerindeki salata,balık,ciger vs yiyecekler, meyva ve kuruyemişle karnımızı doyurduktan sonra yemek servisinin yeni başladığı söylendi...Yediğimiz alabalık bizimkilere kıyasla biraz daha küçük.Akarsudan tutulmuş,ama müthiş lezzetli...

       Doğrusu ayıp olmasın diye ikramları da reddetmek istemiyoruz. Çorba, et yemeği filan derken tıka basa karnımızı doyurduk ve sonrasında dua ve ellerimizin ıbrıkla yıkanması..Yemekten öncede yıkama seromonisi gerçekleşti.

      Talas'da iki gece Sebat Erkek İlköğretim Okulu ve Lisesi'nin misafirhanesinde konaklayacağız...Okul müdürü İlyas Aslan çok sıcak biri.. Çanakkeleliymiş.Bu okuldan ve fırının açılışından izin verirseniz yarın bahsedelim.Ama şunu söyleyeyim,bendeniz çayı çok aramam..O gece yurdun terasında fincanla tam 5 bardak çay içtim.Normal bardakla 8-10 bardak eder.Ceviz,kuru üzüm,Şam fıstığı ve bademden oluşan kuruyemişi ise Haluk Güzel'in bağlamasından ve sesinden çıkan  türküleri dinlerken atıştırdık.

     YARIN=SOMUNCU BABADAN SOMUNCU BAŞKANA...

.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —