?HİZMET BELEDİYECİLİĞİ AK PARTİ İLE BAŞLADI?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, "Terörden çok çekmiş bir millet olarak burada belki de onların en çok canını yakan iş üç büyükşehir belediye başkanının görevden uzaklaştırılması oldu. Niye dağa asker götüremeyecekler, paraları çalıp göndermeyecekler. Çok moralleri bozuldu." dedi.
?3 HDP´li büyükşehir belediye başkanının görevden uzaklaştırılması onların çok canını yaktı?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, ?Bir insanın seçilmiş olması ona suç işleme özgürlüğü verir mi ? Hepimiz seçildik. Seçilmiş olarak buradayız zaten. Bu bize her istediğimizi yapmayı, yasa dışı işler yapmayı, suç işlemeyi legal kılar mı, ben seçildim diye suç işleyebilir miyim, böyle bir şey var mı? Kanun hakkında ?soruşturma veya kovuşturma´ açılanlar diyor, çok net. O yüzden yaptığımız yasal, yaptığımız doğru, yaptığımız dünyadaki ileri demokratik uygulamalarla eş değer uygulamalar. Bunlardan kimsenin endişesi olmasın. Terörden çok çekmiş bir millet olarak burada belki de onların en çok canını yakan iş, 3 tane büyükşehir belediye başkanının görevden uzaklaştırılması oldu. Onlara göre niye dağa asker götüremesinler, paraları çalıp göndermesinler ki? Çok moralleri bozuldu.? dedi.
?Görevlendirmeler hem legal hem dünya standartlarına uygun?
Terör örgütlerinin en büyük kaynaklarının belediyeler olduğunu, belediyeci olarak bunların personel harcamaları ve yatırım bütçelerine baktığını vurgulayan Özhaseki, belediye bütçeleriyle ilgili yaptığı incelemeye ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
?2015 yılında Diyarbakır Sur Belediyesi, personel ve mal hizmet alımıyla taşeronluk yasasından verdikleri para yüzde 95. Yani devlet parayı gönderiyor, bunlar tamamını ?işçilere para verdik´, diyorlar. Yatırım 1,19. Bitlis, Mutki, Yolalan yatırım bütçeleri sıfır ve personele ödedikleri para yüzde 97-98. Hakkari Büyükçiftlik, Esendere yatırım bütçeleri sıfır ama personele ödedikleri para yüzde 98-99´larda. Mardin Dargeçit, Derik yatırım bütçeleri sıfır. Yatırım yapmaya niyetleri yok zaten. Patnos Belediyesi 7 sene önce bir toplu sözleşme yapılıyor. Daimi işlere 7 bin 500 lira, geçici işçilere 6 bin 300 lira. Parası varsa versin, eyvallah. 7 sene önceki rakamlar. Şöyle yapıyorlar, Ahmet efendi geliyor ve eline bin lira veriyorlar. 7 bin 500 lira aldı diye imza attırıyorlar. 6 bin 500 lira çantada, dağa gönderiyorlar. Ne yapalım arkadaşlar ya. Bunları seyir mi edelim? Bunların içinde bulunduğumuz gemiyi batırmalarına göz mü yumalım. Doğrusu yapmış olduğumuz iş hem legal hem dünya standartlarına uygun.?
Suçlamaların çok açık olduğunu belirten Özhaseki, ?Silahlı terör örgütü kurmak veya yöneticisi olmak´ suçlama bu. ?Suçu veya suçluyu övme´, ?terör örgütü propagandası yapmak´, ?görevi kötüye kullanmak´ bunlar kanunumuzda suç mu, suç. Bu arkadaşlar hakkında Diyarbakır için 9 tane, Mardin için 6 tane, Van için de 7 tane soruşturma açılmış. Ayıca İçişleri Bakanlığı 3´er tane soruşturma ve kovuşturma açmış. Haklarında tam 31 tane soruşturma ve kovuşturma var.? diye konuştu.
HDP´li belediyelerde çalışan şehit ailelerinden kişilerin işlerine son verildiğini anımsatan Özhaseki, şunları kaydetti:
?El altından şu slogan başladı. ?Bir eleman belediyeye, bir eleman Kandil´e´ yani ailelere ?bir kişi ve, işe alacağız ama bir kişi de dağa göndereceksiniz´ diyorlar. Eşbaşkanlık diye bir şey icat ettiler, kanunda olmayan. Başkan aslında ileride oturuyor ama arkada en az 3 PKK´lı oturuyor. Herkes buna şahittir, bunu herkes biliyor. Dertleri parayı toplayıp dağa göndermek. Anayasa´nın 127. Maddesi ve Belediye Kanunu´nun 47. maddesi aynen şöyle, ?Görevleriyle ilgili bir sulh sebebiyle hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyeleri İçişleri Bakanı geçici bir tedbir olarak kesin bir hükme kadar uzaklaştırabilir. İki ayda bir de gözden geçirebilir.´ Yani kesin hüküm olsun diye bir şey yok. Kaç tane açılmış? 31 tane.?
?Hizmet belediyeciliği AK Parti ile başladı?
Özhaseki, ?Tarihte dönüm noktaları var. 1994 yılı yerel yönetimler için bir dönüm noktasıdır. Öncesinde patırtılı, ideolojik, kafasındaki sapık dünya görüşüne insanları götürmeye çalışan, hizmeti dışlayan, hizmet etmeyi hiç düşünmeyen bir belediyecilik anlamı vardı. 1994´de bizim ve misyonumuza sahip arkadaşlarla birlikte ?hizmet belediyeciliği´ başladı. Biz eski başkanların yaptığı gibi ?sağ-sol, Alevi-Sünni ya da filan mahalle bana oy vermedi cezalandırın´ asla demeyeceğiz diyerek işe başladık. Cumhurbaşkanımız İstanbul´da olmak üzere, bizler de Anadolu´nun değişik kentlerinde hizmete başladık. Hizmet belediyeciliği kavramıyla Türkiye bizimle tanıştı. Bu hizmet oturunca sosyal belediyecilik anlayışına büründük. Fakire, fukarasına sahip çıkan, sosyal hadiseleri yakından takip eden, insanla iç içe, gönül gönüle bir belediyecilik anlayışı. Arkasından da ?marka şehirler´ kavramı geldi. Üst üste koyduğumuz kavramlarla adeta kendimizle yarışıyoruz. Bizi kimse zorlamadı, karşımıza çıkıp da ?Burada güzel bir belediyecilik anlayışı var. Siz de buna geçin´ demedi. Önce hizmet, sonra sosyal belediyecilik sonra da şehirlerimizin değerlerini öne çıkardığımız marka şehirler oluşturmaya başladığımız bir dönem başladı. 21 yıl belediye başkanlığı yaptım. Eğer siz turizm şehriyseniz planlamayı hayvancılık şehri gibi yapamazsınız. Siz sanayi şehriyseniz, oradaki planlama bile ayrıdır.? şeklinde konuştu.
CHP´nin belediyecilik anlayışını da eleştiren Özhaseki, şunları söyledi:
?Bizim taşıdığımız duyguları dışarıdaki birçok parti taşıyor mu? Şüpheliyiz. İşte CHP. Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle belediyecilikleri çöp, çamur, çukur. Ben de şehri CHP´den devraldım. Benim aldığım şehir de böyleydi. Şehrin bir tarafı sağ mafyanın elindeydi, diğer tarafı da sol mafyanın elindeydi. Şehrin ortasında simsiyah kanalizasyon ırmağı akardı. Çocuklar boğulurdu. Sokaklar çukurlardan gezilmezdi. Belediyeler borcu ve işçisine, memuruna para ödeyemezlerdi. Ben ilk oturduğumda ilk gelenler ya haciz memurlarıydı ya da alacaklılardı. İstanbul´da Ankara´da böyleydi. Onların belediyecilik noktasında bugün söylemiş oldukları şeyleri de doğru kabul ederek ve temenni kabul ederek, inşallah dedik ama ne yazık ki öyle olmadı. Seçim öncesi verilen sözler tutulmadı.?
?Şehirlerimiz depreme tam olarak hazırlıklı değil"
Türkiye´deki şehirleşmenin Cumhuriyet döneminden 1994 yılına kadar düzensiz göçler ve bazı siyasal sebepler yüzünden tam gerçekleşmediğini belirten Özhaseki, ?Eskiden şehirlere doğru gelen gözlere hazırlıksız yakalandık. Şehirlerimizin etrafı çepeçevre gecekondularla doldu. 2000´li yıllara doğru geldiğimizde karşımızda tablo; sağlıksız şehirlere sahibiz. Deprem ülkesiyiz. Son 100 yılda 6 ve üzerinde tam 56 tane deprem oldu. Ölen insan sayımız da 81 bin 630. Topraklarımızın yüzde 66´sı deprem bölgesinde. Nüfuzumuzun yüzde 71´i deprem bölgelerinde yaşıyor. Böyle bir ülkeyiz ama şehirlerimiz depreme tam olarak hazırlıklı değil.? diye konuştu.