Başkanlık
sistemi tartışmaları devam ederken, iktidar kanadında bu kez 'Atanmış Başbakan'
tartışması gündeme getirildi. AK Parti Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli, Vatan Gazetesi'ndeki demecinde Fransa modelini
örnek göstererek 'Artık Türkiye'de Cumhurbaşkanı halkın oylarıyla
seçilecek. Yapılması gereken Başbakanlık sisteminin buna uygun hale
getirilmesi. Başbakan'ı halk seçmemeli, atanmalı' demişti.
Partinin diğer grup başkanvekili Mustafa Elitaş, Canikli'nin bu önerisini bir
adım daha ileri götürdü. 'Mevcut anayasaya göre zaten yarı başkanlıkla
yönetiliyoruz' diyen Elitaş'ın değerlendirmeleri şöyle:
YARI BAŞKANLIĞA MÜSAİT
Mevcut anayasamız, 'Cumhurbaşkanını halkın seçmesi'ni vurgulasa da, aslında
'yarı başkanlık sistemi'ni tarif ediyor. Bugün de, Cumhurbaşkanı yürütme
organının başıdır. İstediği zaman Bakanlar Kurulu'na başkanlık edebilir.
Dolayısıyla, şu an Türk Anayasa sistemi, yarı başkanlığa son derece müsait.
ÖRNEKLERİ VAR
Sayın Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olduğu dönemi hatırlayın. Yalım Erez'e
hükümeti kurma görevini Sayın Demirel vermişti. Refahyol döneminde, Tansu
Çiller'e görevi vermesi gerekirken, Mesut Yılmaz'a vermişti. Yarı başkanlık
sisteminde de, seçilecek Başkan, parlamento içinden bir ismi Başbakan olarak atayacak.
Sistem aslında birbirine çok yakın.
PADİŞAHLIK OLMAZ
Bu modelde padişahlık, sultanlık tartışması yapılması doğru değil, bu mümkün
mü? 4 yılda, 5 yılda bir seçim var. Seçimleri kaldırırsanız ya da kendi
iradenizle '30 yılda bir olsun' derseniz bu diktatörlük olur. Böyle bir şey söz
konusu olamaz. Ben, Türkiye'ye en uygun sistemin başkanlık
sistemi olduğunu düşünüyorum. Ama başkanlık sistemine geçiş, hem anayasal hem
de ikincil mevzuat yönünden bazı farklılıklar içeriyor. Ufak tefek rötuşlarla
yarı başkanlık sistemine geçiş olabilir.
'EYALET' SÖYLEMİ KORKUTMA AMAÇLI
'Başkanlık sistemiyle eyaletler gelecek, Türkiye bölünecek' propagandası sadece
halkı korkutmak, insanların düşünmeden bu sistemden vazgeçmesini sağlamaya
dönüktür.
BAŞBAKANIMIZA TALEP YOĞUN
Sayın Başbakanımızın Cumhurbaşkanlığı veya Başkanlığı için kamuoyundan yoğun talep
var. Sayın Başbakanımızın da arzusu olursa, aday olmaya niyetlenirse, AK Parti
grubunun başka birini tercih etmesi düşünülemez. Cumhurbaşkanımız Sayın
Abdullah Gül, eğer görevi sonrası siyaseti düşünür, partimizde görev almak
isterse, bu da bizim için sevindirici bir unsur olur.
TÜRKİYE'DEKİ MODEL MELEZ
ANAYASA hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, Türkiye'deki mevcut sistemin yarı başkanlık
ile parlamenter sistem arasında 'melez bir rejim' olduğunu söyledi.
ÖZBUDUN'UN
DEĞERLENDİRMELERİ ŞÖYLE:
-Türkiye şu anda yarı başkanlık modeline çok
uzak değil. Geniş yetkili bir Cumhurbaşkanı var ve 2007'den itibaren 'halkın
seçmesi' öngörülmüş. Dolayısıyla Türkiye'de şu anki sistem de 'klasik
parlamenter sistem' değil. Yarı başkanlık ile parlamenter sistemin arasında
'melez bir rejim' diyebiliriz.
- Yarı
başkanlık sisteminin tek bir modeli yok. Ancak Fransa ile Türkiye karşılaştırıldığında,
Cumhurbaşkanının yetkileri orada daha geniş. Mesela Cumhurbaşkanının
parlamentoyu feshetme yetkisi var.
- Türkiye'de Cumhurbaşkanının yetkileri geniş
olmasına karşın, Fransa'daki yetkilerden bir bölümü yok. Onun dışında
Başbakan'ı atama, Bakanlar Kurulu'na başkanlık yetkileri mevcut yapıda da var.
'GÜVENOYU' SIKINTIYA SOKABİLİR
Yarı başkanlık modelinin uygulandığı Fransa'da da, Türkiye'de de Başbakanı, cumhurbaşkanı
atıyor. Burada önemli olan nokta, Başbakan'ın parlamentodan güvenoyu alıp
alamayacağı. Bir başkan veya cumhurbaşkanı'nın atadığı başbakanın güvenoyu
alamaması, prestijini sarsacaktır. Dolayısıyla başkanın rastgele bir ismi seçme
lüksü olmaz. Eğer ikisi de aynı partidense sorun yok. Ancak farklı partiden bir
ismi atarken, çok daha detaylı çalışması şart olur.
- Verilecek yetkiyle başkanlar, padişah veya kral olmaz. Fransa'da padişahlık,
krallık var mı?