Mazlum-Der’in kuruluşunun yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen etkinlikler çerçevesinde davetli olarak ilimize gelen Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Abdullah Öcalan’ın üniversite yıllarında namaz kıldığını söyleyen Dilipak, “Abdullah Öcalan aslında yabancı birisi değil, aileden biridir. Üniversite yıllarında namaza falan da giderdi. Fikir Kulübü içerisinde Hasan Celal Güzel’lerin bulunduğu ortamlarda olan biri. Üniversite yıllarından beri devletle ilişkili. Hanımı MİT ajanıydı, kayınpederi de MİT’te önemli bir göreve sahipti. Yani aileden derken, yabancı birisi değil. Birileri aynı ülkenin çocuklarının gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet ürettiler. Tavşana kaç, tazıya tut dediler. O dönemde bir takım örgütler ses getiriyordu. Yani aslında Apo da sistemin kurbanı. Bizi bir terminatör olarak böyle yetiştirdiler" ifadelerini kullandı.
Son günlerin en çok konuşulan konularından biri olan Dershanelerin kapatılması konusuna değinen Dilipak, “Cemaat kendilerine itiraz etmeyen kuklalar yetiştirmek istiyor. Sadece dershanelere dokunulmayacak, yurtlar da değişecek ve dönüşecek. Camiler de dönüşecek, Kur’an kursları da dönüşecek. Kur’an kursları, hat merkezlerine, Kur’an araştırması merkezlerine, kıraat merkezlerine dönüşecek” ifadelerini kullandı. Dershanelerin kapatılmadığını sadece dönüştürüldüğünü dile getiren Dilipak, “Dershaneler kapatılmıyor. Dershaneler dönüştürülüyor. Dershaneler diploma da versin, çocuklar okula gitmesin. Son sınıfta zaten ders de yapamıyor çocuklar. Bir şeyi tekrar tekrar ezberleterek ona öğretmiş olmuyorsunuz. Bu çocuklar tatil de yapamıyorlar, psikolojileri bozuluyor. Hükümetin kararı doğrudur, bu yoldan da dönülmemesi gerekir” şeklinde konuşarak hükümete destek verdi…
Sözlerinin sonunda 2009 yılında Kahramanmaraş’ta düşen helikopterde hayatını kaybeden Büyük Birlik Partisi eski Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun suikasta kurban gittiğini bir kez daha dillendiren Abdurrahman Dilipak, kazada hayatını kaybeden İHA muhabiri İsmail Güneş’in otopsi raporunda çenesinde ayrık yarık olduğunu belirterek şunları kaydettiii. “Ben iddiaların iddiacısı değilim. Ben iddiaların gerçekliğinin savcılık tarafından araştırılmasını istiyorum. Bana göre de Muhsin Yazıcıoğlu bir suikasta kurban gitti. Kaza değil ve herkesin bildiği bir suikast. Ve burada çok çarpıcı ve belgeye dayalı bir bilgi vereyim: Oradaki İHA muhabiri, dakikalarca telefonda görüştü ve yeri bulunamadı. Artık cep telefonlarındaki programlar ile herkesin nerede olduğu biliniyor. Bu yıllar önce hava sistemleri de GPS’ler ile takip edilebiliyordu. Cep telefonları ile o telefonda konuşan kişi bulunabilirdi. Bu kadar çok telefonda konuşan o gazeteci hakkındaki otopsi raporunda çenesinin ayrık yarık olduğu söyleniyor. O çeneyi kim yardı? Dağdan ayılar mı gelip yardı. Kim yardı? Çenesi yarıksa o konuşmayı nasıl yaptı. Geçen seçimlerden önce bu cinayet işlenmişti. Yeni bir seçim daha yapılıyor ve hâlâ dava açılmış değil. Geciken adalet adalet değildir diyorum.”