Kayseri Baro Başkanı Cavit Dursun tertiplenen basın toplantısında ülke gündemini değerlendirdi? Anayasa değişiklik teklifi ve meclisteki 2. tur oylaması, Olağanüstü Hal Uygulamaları ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle ilgili düşüncelerini paylaşırken ?Kanun Hükmünde Kararnamelerle ?Savunma hakkı başta olmak üzere hukuk devletinin temel niteliklerine ilişkin bazı mekanizmalar askıya alınmış, bu çerçevede hukuk güvenliği yok edilmiştir? diye konuştu?
Kayseri Barosunda konferans salonunda medya karşına geçen Başkan Cavit Dursun, ilk olarak 15 Temmuz darbe sürecine değinerek ?Anayasayı, hukuk devletini ve TBMM´yi askıya almayı ve bir iç savaş çıkarmayı hedeflediği aşikâr olan 15 Temmuz darbe girişimi karşısında; her zaman hukukun üstünlüğünü savunan Türkiye Barolar Birliği ve Barolar, darbeye ve darbecilere karşı olma iradesini net bir kararlılıkla ortaya koymuşlardır? diye konuştu?
Başkan Dursun sözlerinin devamında ?Kanun Hükmünde Kararnamelerle; kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, adil yargılanma hakkı, adalete erişim hakkı, masumiyet karinesi, basın ve ifade özgürlüğü, üniversitelerin özerkliği, savunma hakkı başta olmak üzere hukuk devletinin temel niteliklerine ilişkin bazı mekanizmalar askıya alınmış, bu çerçevede hukuk güvenliği yok edilmiştir? iddialarını yineleyerek şunları kaydetti?
?Bu nedenle aşağıdaki hususların bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunulması zorunlu olmuştur:
1- Olağanüstü dönemlerde KHK´lerle bazı haklar geçici olarak sınırlandırılabilir. Ancak bu sınırlandırmaların geçici olduğu unutulmamalı ve hakkın özüne dokunulmamalıdır.
2- KHK´lerle savunma hakkına getirilen sınırlamaların çarpan etkisiyle bütün bir adalet ve hukuk sistemini çökertebileceği unutulmamalıdır.
3- Getirilen sınırlamalar demokratik bir toplum için ?gerekli ve ölçülü? olmalıdır. Oysa yapılan düzenlemelerin bu standartları sağlamadığı görülmektedir.
4- KHK´lerle getirilen ve zaten ölçüsüz olan bu düzenlemelerin kanunlaştırılarak, başta CMK olmak üzere olağan dönem kanunlarına sirayet ettirilmesi, ?olağanüstü halin? olağan zamanda dahi hiç bitmemesi anlamına gelecektir.
5- Söz konusu KHK´lerle savunma hakkını ölçüsüz biçimde kısıtlayarak ve meslek sırrını yok sayarak, sanık aleyhine hukuka aykırı bir takım delillerin elde edilmesine imkan tanınmaktadır. Oysa bu delillerin yapılacak yargılamalarda kullanılması AİHM içtihatlarına açıkça aykırılık taşımaktadır. Ayrıca mahkeme kararına dayanmayan ve istihbarat amaçlı dinlemeler, yapılacak yargılamalarda delil olarak kullanılamaz.?
Baro Başkanı Dursun sözlerinin sonunda 10 Aralık 2016 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve halen mecliste 2. tur oylamaları ve görüşmeleri yapılan ?Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi´nin, uzun zamandır getirilmeye çalışılan başkanlık sistemiyle hiçbir ilgi ve alakası olmadığını da iddialarına ekleyip sözlerini şöyle noktaladı? ?Teklif metnindeki maddeler, ayrı ayrı ya da bir bütün halinde değerlendirildiği takdirde dahi, ortaya tam anlamıyla hukuki bir garabet çıkmaktadır. Teklif metninde getirilmeye çalışılan şey, ne sözde başkanlık sistemine, ne demokratik parlamenter sisteme ve ne de Türk tipi adı verilen tarihsel ve sosyolojik gerçeklere hiçbir şekilde uymamaktadır.Dünyada uygulanan ve örnek alınan başkanlık sistemleri, sert kuvvetler ayrılığı sistemine dayanır. Başkanlık sisteminde, yasama ve yürütme organları birbirinden bağımsızdır; yasama organı, yürütme organını görevden alamaz; buna karşılık yürütme organı da yasama organının görevine son veremez; yani onun seçimlerini yenileyemez. Parlâmenter sistemde ise, yasama organı güvensizlik oyuyla istediği zaman yürütme organının sorumlu kanadı olan hükûmeti düşürebilir. Buna karşılık yürütme organı da yasama organını feshedebilir; yani onun seçimlerini yenileyebilir. Özetle başkanlık sistemi, yasama ve yürütme organlarının birbirlerinin görevlerine son veremedikleri, parlâmenter sistem ise bu organların birbirlerinin görevlerine karşılıklı olarak son verebildikleri sistemlerdir. Bu fark açısından 10 Aralık 2016 tarihli Anayasa Değişikliği Teklifine bakılırsa, önerilen sistemin başkanlık sistemiyle uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı görülür. Hatta önerilen sistem, başkanlık sisteminin tam tersi bir sistemdir. 10 Aralık 2016 tarihli Anayasa Değişikliği Teklifinin asıl hedefi, ?başkanlık sistemi? veya ?Türk tipi başkanlık sistemi? kurmak değil, Türkiye´de bir ?kuvvetler birliği sistemi? kurmaktır. Anayasalar toplumsal uzlaşıya ve demokratik bir meşruiyete dayanır. Hazırlanma ve kabul süreçleri vardır. Yurttaşların bilgi alma ve gerçekleri öğrenme hakkının olduğu, ifade ve basın özgürlüğünün sağlandığı, herkesin görüşlerini korkmadan, özgürce dile getirebildiği ortam ve koşullarda yapılmalıdır. Bu anlamda OHAL´de, Anayasa değişikliği tartışılamaz, referandum yapılamaz!?
HABER: SÜLEYMAN ERDOĞAN