Tarih: 10.09.2014 22:50

BİYOKAÇAKÇILIKLA MÜCADELE YOLLARI

Facebook Twitter Linked-in

İlimizin ev sahipliğinde Orman ve Su İşleri  7. Bölge Müdürlüğü Kayseri Şubesince  Hilton Oteli’nin  konferans salonu  gerçekleştirilen  ‘Biyokaçakçılıkla Mücadele Çalıştayı’ tamamlandı Çalıştaya, Orman Ve Su İşleri Bakanlığı 7. Bölge Müdürü Ethem Boz, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Biyoteknoloji Şube Müdürü Hüsniye Kılınçarslan ve davetliler katıldı.  

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı`nın okunmasının ardından çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren  Orman Ve Su İşleri Bakanlığı 7. Bölge Müdürü Ethem Boz, Türkiye üzerinde değerli canlı ve bitkilerin olduğuna dikkat çekerek  "Ülkemiz birçok farklı biyocoğrafik  merkezin kesişim noktasının bulunması nedeniyle dünya üzerinde kıymetli bir konuma sahiptir. Sahip olduğu bitki türlerinin yüzde 34`ü endemik yani ülkemize özgü türlerdir. Bitki örtüsünün çeşitliliği de birçok hayvanın kendisine ait yaşam alanı bulabilmesini sağlayarak ülkemizi hayvan türleri açısından da zengin kılmaktadır. Bu sıra dışı coğrafi konum, iklimsel özellikler sayesinde canlıların tür çeşitliliği anlamına gelen biyoloji açısından ülkemizin çok büyük bir kıta üzerinde göstermesini sağlamış bulunmaktadır. Ülkemizin sahip olduğu bu zengin değer, bilimsel araştırma ve koleksiyon adına birçok yabancının dikkatini çekmektedir"  ifadesini  kullandı…            

Yurt dışı yayınlara bakıldığında, Türkiye`den çok fazla genetik kaynağın kaçırıldığını görebildiklerini belirten Kılıçaslan sözlerini şöyle sürdürdü….  "Genellikle Avrupa ülkelerinin vatandaşları, turist görünümünde gelip endemizmin yoğun olduğu Amanos Dağları, Bolkar ve Aladağlar, Sandras Dağı, Bey Dağları, Uludağ, Kazdağı, Munzur Dağları gibi bölgelerden endemik canlılarımızı genetik kaynak olarak ülkelerine kaçırıyor. Hemen hemen her gruptan canlıya yönelik biyokaçakçılığa rastlıyoruz. Hayvanlar içerisinde özellikle zehirli yılanlar ve böcekler çok fazla karşılaştığımız türler arasında yer alıyor. Engerek türleri, tıbbi amaçlı, zehirlerinden yararlanmak üzere İsviçre gibi tıp alanında çok ileri düzeyde çalışmalar yapan ülkelerin vatandaşları tarafından kaçırılıyor. Kelebekler, koleksiyon amaçlı, diğer böceklerden de örümcekler, hamam böcekleri yeni nesil antibiyotiklerin geliştirilmesinde kullanılıyor."                                                                            

SESLİ KESİT  

Böcekleri ağırlıklı olarak Rusya ve Doğu Bloku bazı ülkelerin vatandaşlarının kaçırdığını ileri süren Kılınçarslan, "Hollanda`nın özellikle soğanlı bitkilerimizin üzerinde çalışmaları var. Japonya gibi genetik çalışmaları yapan ülkeler, buğdayın yabani akrabalarından ülkelerine götürüyor. Birçok ülkede bir tek biyocoğrafik bölgeye rastlanmasına rağmen Türkiye`de üç biyocoğrafik bölge mevcut. Türkiye`nin bu ekosistem çeşitliliğiyle neredeyse Avrupa kıtasına eş değer sayıda bitki ve hayvan türüne sahip” diye konuştu…                   

Kılınçarslan sözlerinin sonunda   biyokaçakçılıkla etkili  mücadele ile  ekonomik kaybın önüne geçmeye çalıştıklarını belirterek, "Hükümranlığımız altında olan kaynaklara izinsiz bir şekilde erişim sağlanması sonucunda bu kaynaklar birtakım ekonomik değerlere dönüştürülüyor. Özellikle biyoteknolojinin gelişmesiyle patentli birtakım ürünler elde edilmiş olunuyor. O kaynak üzerinden bir patent hakkı elde edildiğinde artık siz bu kaynak üzerindeki hükümranlık haklarınızı kaybetmiş oluyorsunuz. O nedenle biyokaçakçılıkla mücadelenin en önemli boyutu ekonomik kaybı önlemek" diye konuştu.                                                                  




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —