Bilişim Teknolojileri Kurumu (BTK) tarafından uygulanacak olan ve kamuoyunda ciddi tepkiler oluşturan 'internet filtreleme sistemi' 22 Kasım'da devreye giriyor. ERÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamza Çakır, konuyla ilgili olarak, filtrelemenin sansür olarak algılanmaması gerektiği, ancak filtreleme kurulunun yapısına dair endişeleri olduğu açıklamasında bulundu. Çakır, filtreleme kurulunun yapısını Radyo Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) benzetti.
Sosyal ve yazılı medyada filtreleme sisteminin sansür biçiminde lanse edilmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Çakır, "Sanki filtrelemeyi ilk olarak Türkiye icat etti" dedi. Söz konusu sansür algısının yazılım şirketlerinin spekülasyonundan ibaret olduğunu ifade eden Çakır, "Yazılım şirketleri bu tür filtreleme programlarını zaten satıyordu. Bazı kurum ve kuruluşlar da bu tür programları kullanıyordu. Ama devletin getirdiği filtreleme sistemi ücretsiz ve özellikle çocuk ile aile ruh sağlığını bozacak
filtrelemeler üzerinde duruyor" diye konuştu.
Çakır, filtreleme sisteminin 1997 yılından bu yana, interneti Türkiye'den çok önce kullanmaya başlamış olan gelişmiş AB ülkelerinde uygulandığına da dikkat çekti. "Mesela Almanya'da Nazi propagandası, Yahudi aleyhtarlığı yapan sitelere, bunun yanı sıra birçok ülkede özellikle insan ticareti, terör, çocuk pornografisi, korsan yayımcılık lehtarı sitelere yönelik filtreleme sistemleri halihazırda kullanılıyor" diyen Çakır, demokratik ülkelerle antidemokratik ülkelerde uygulanan filtreleme sistemlerinin
birbirinden ayrılması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye ile AB ülkelerinde uygulanan filtreleme sistemlerinin, bu yönüyle Çin'de, İran'da ya da bazı Arap ülkelerinde uygulanan filtreleme sistemlerinden ayrılması gerektiğini belirten Çakır, Türkiye'de devreye girecek ve asıl teması aile ve çocuk ruh sağlığını korumaya yönelik sistemin, diğer ülkelerde uygulanan siyasal özlü filtrelemelerle karıştırılmaması gerektiğini vurguladı. Çakır, "Devlet toplumun ruh sağlığını, beden sağlığını, zihin sağlığını korumak
zorundadır. Bunlar devlet sağlamazsa kim sağlayacak?" dedi.
Filtreleme sistemine tabi olsa da vatandaşların arzu ettiği zaman sistemden çıkabileceğini belirten Çakır, BTK'nun bu yönüyle, kamuoyunun ifade ettiği gibi sansür değil, seçme hakkı sunduğundan söz etti.
Çakır, söz konusu sistemin sansür olarak algılanmaması gerektiğini belirtmesine rağmen, sistemi denetleyecek olan kurumun yapısıyla alakalı endişeleri olduğunu da dile getirdi. 11 kişiden oluşacak kurulun 7'sinin siyasal erk, dolayısıyla iktidar tarafından seçiliyor olmasını eleştiren Çakır, kurulu RTÜK yapılanmasına benzetti. Bunun yanı sıra, kurul üyeleri içerisinde iletişimcinin bulunmamasını da eleştiren Çakır şöyle konuştu:
"Burada tartışılması gereken asıl konu kurulun kimlerden oluşacağıdır. Kurul üyeleri 11 kişiden oluşuyor ve 7'si iktidar partisinin belirlediği üyeler. Bunu eleştiriyorum. Kurulun içinde psikolog, sosyolog var ama bunların yanı sıra iletişimci, görsel sanatlardan, müzikten anlayan insanların da olması gerekiyor. Ama bunları seçecek olan makamların siyasal iktidara bağlı olmaması gerekir. Bu filtreleme sisteminin siyasal iktidarın güdümünde olmaması gerekir. RTÜK gibi bir kurul oluyor bu. RTÜK'de de 9
üyenin 6'sını siyasal iktidar seçiyor. Üst Kurul diyorsunuz, bağımsız diyorsunuz ama siyasal iktidar kendi adaylarını gösteriyor. Bu kurul da ona dönüyor. Bu bağlamda bu kurulu eleştiriyorum."