AK Parti Kayseri Milletvekili ve TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut, Kayseri'nin Sarız ilçesinde yaptığı açıklamada, "Bundan sonra hiç kimse 1960, 1971, 1980 ve 28 Şubat süreçlerini aklının ucundan dahi geçiremeyecek” dedi.
İl teşkilatının hazırladığı program çerçevesinde il yönetim kurulu üyeleri, Sarız ilçe teşkilatı ve meclis üyelerinden oluşan heyetle birlikte önceki gün köyleri gezen Yakut; Ayranlık, İncemağara, Kemer, Dayıoluk, Kurudere, Mollahüseyin, Karayurt, Oğlakkaya, Fettahdere, Çörekdere, Kıskaçlı köyleri ile Yeşilkent kasabasını ziyaret ederek muhtarların ve vatandaşların sıkıntılarını dinledi.
TBMM Başkan Vekili Yakut, iki gün boyunca Sarız ilçesine bağlı 22 köy ve 1 kasabayı ziyaret ettiklerini belirterek, "Ziyaretlerde gördük ki köylerde neredeyse hiçbir eksik kalmamış. İsteklerin büyük çoğunluğunda sulama kanalları, bir bölümünde de kanalizasyon gibi isteklerle karşılaştık. Bu da gösteriyor ki köylerimizin sulama kanalı ve kanalizasyon dışında eksikleri kalmamış" dedi.
Yeşilyurt kasabasında da vatandaşlarla bir araya gelerek sıkıntıları dinleyen Yakut, bir vatandaşın artan terör olaylarını ve BDP'li milletvekillerin PKK'lılarla kucaklaşmalarını hatırlatması üzerine, idam cezasının yeniden gündeme gelmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
"İktidara geldiğimizde Türkiye'nin temel meselelerini kucağımızda bulduk. Türk siyasetinde kimsenin cesaret edemediği, aklından dahi geçiremediği, üstelik iktidara geldiklerinde 1960'larda karşılaştıkları ihtilalleri, bir başbakanın ve 2 bakanın idam edilmesine sebep olan. Sonra 71 muhtırası yapıldı. 1980'de ihtilal ve 28 Şubat sürecinin arkasından iktidara geldik. Bizim zamanımızda da çeşitli darbe girişimleri olmasına rağmen, Türk siyasetinde ilk defa TSK'nın Anayasa'da belirlenen görev tanımları içerisine çektik. Bundan sonra hiç kimse 1960'daki, 1971'deki, 1980'deki ve 28 Şubat süreçlerini aklının ucundan dahi geçiremeyecek. Herke Anayasa'nın görev tanımları neyse, o sınırlar içerisinde ülkeye, devlete ve millete hizmet edecek. PKK terör örgütü konusuna gelince arkasında onlarca ülke ve istihbarat örgütü bulunuyor. Bu konu bizim hükümetimizden kaynaklanmıyor, biz geldiğimizde kucağımızda bulduk ama millet ve devlet olarak bu işin üstesinden geleceğiz. Hukuk ve demokrasi sınırları içerisinde kalarak teröristle bölgede yaşayan insanımızı ayırarak mücadele edeceğiz. BDP'li milletvekillerinin PKK'lılarla kucaklaşmasının ardından dokunulmazlıklar gündeme geldi. Aslında yargı bu konudaki ilk hareketi başlattı. Anayasa iyi değerlendirildiği takdirde 83. madde, daha sonra da 14. madde arka arkaya değerlendirilip yorumlandığı takdirde devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü aleyhine işlenen suçlar eğer milletvekili seçiminden önce başlatılmışsa zaten dokunulmazlığı yok. Onun için bu günlerde gündeme gelen, dokunulmazlıkların yani terör örgütü ile kucaklaşan, Meclis içerisinde ve dışarısında terör örgütünün temsilcisi olduğunu iddia eden bir bölücü partinin mensupları için dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek yok çünkü zaten dokunulmazlıkları yok. Yeni bir Anayasa hazırlanıyor. Terörle mücadele konusunda geçmişten bu tarafa yapmaya devam ederken, diğer taraftan da güvenlik boyutunu ihmal etmeden eğer Türkiye'de idam cezası bunun için çözüm olacaksa, bunun da tartışılması, hatta geri idam cezasının getirilmesi düşüncesi ile bu belanın arkasında dağda ne kadar varsa, üç yüz, beş yüz, bin. Teröristle mücadele değil. Arkasında onlarca devletin ve istihbarat örgütünün olduğu bir yapıyı ortadan kaldırmaya azmettik, başka da yolu yok. Bu konuyu çözmeye mecburuz. Aynı Allah'a inanıyoruz. Aynı secdeye varıyoruz. Dış güçlerin oyununa, tahriklerine asla gelmeyeceğiz. 12 Eylül döneminde bu ülkeyi sağ, sol diye bölüp karşı karşıya gelenlerin senaryosunu izledik. Birçok insan da o senaryonun içerisinde oyandı. Alevi, Sünni diye karışıklık getirmek istediler Çorum'da, Kahramanmaraş'da ve başka yerlerde. Sivas'ta otel yaktılar, arkasından 3-5 gün sonra Erzincan'da köy bastılar. Bu her iki olayın gerçekleşmesini isteyen dış güçler, onların tahrik ettiği içerideki temsilcileri ve maşaları bu oyunları gördük. Artık bundan sonra geride yaşananları görüp ve ders almadan, yeni tezgahlanan oyunlarda, senaryolarda oynamanın hiç alemi yok. Kürtler bizim kardeşimiz aynı dine mensubuz ama bunların içerisinden, dış güçlerin tahriki ile terörist olan, dağa çıkan, bu gün ki yapı içerisinde, ülkenin bir kısmından toprak almaya çalışan insanları birbirinden ayırt edeceğiz. Onların kendi usullerine göre cevap vereceğiz. Ama diğer insanları da kucaklayacağız."
Köy ziyaretleri sırasında, Kurudere köyünde Aşık İsmail'in okuduğu Kayseri'yi anlatan şiir de Yakut tarafından ilgiyle dinlendi.