Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, A Haber´in canlı yayın konuğu oldu. Belediye kaynaklarını terör örgütüne aktaran ya da bu örgüte yardım eden belediyelere ilişkin sert değerlendirmelerde bulunan Bakan Özhaseki, ?Hiçbir gemi kaptanı gemisini delen bir yolcuya izin vermez. Efendim, bu adam bilet parasını verdi, kamerasında kalabilir, istediğiniz zaman da delebilir; hayır, delemez onu, onun yapacağı şeyler de sınırlıdır. Bu adamlar sanki gemiyi delecek oradaki art niyetli yolcu gibiler, o yüzden de kanun bunlara sert işlemeli? ifadesini kullandı?.
Türkiye´de toplam bin 397 belediye olduğuna dikkat çeken Bakan Özhaseki, HDP´li belediyeleri örnek göstererek ?Şimdi terör örgütü belli, terör örgütünün para kaynakları belli, insan kaynakları belli... Belediyeler de adeta bir lojistik üs gibi çalışıyorlar orada. Belediyeler aslında mevzuat itibariyle yüzde 30´dan fazla personele pay ayıramazlar, fakat taşeronluk sistemiyle yüzlerce işçi alıyorlar. Taşeron firmalarda çalışacak insanların hepsini de kendileri belirliyorlar. Dağ kadrosundan olmasına özen gösteriyorlar veyahut da dağda birisinin ölmesine özen gösteriyorlar, onun yakınlarını almaya çalışıyorlar. Bir bedel ödedin mi diye soruyorlar zaten. Sonra da bunlara çok yüksek ücretler veriyorlar, bu ücretlerin bir kısmını da ellerinden alıyorlar, o aldıkları parayı da dağa gönderiyorlar. Şimdi böyle çalışan bir çark var orada. Yatırım bütçelerine bakıyorum ben oradaki belediyelerin, bu kastettiğim 100 belediyenin, yüzde 0.000 olan var, yüzde 0.1 olan var, en fazla yüzde 7 civarında yatırım bütçeleri var, yatırım da yapmıyorlar. O zaman devletten parayı alacaklar, militanlara aktaracaklar ve onlar da dağa doğru gidecek; böyle bir sürecin devam ettirilmesi mümkün değil.? İfadesini kullandı?
Sözlerinin devamında bu belediyelere karşı iki farklı önlem alınabileceğini belirten Bakan Özhaseki, ?İki şey yapılabilir. Bir; kendi kendine öz yönetim ilan eden, teröre destek vermesi noktasında çok aleni-aşikar devam eden insanlar görevden alınırlar. İki; görevini yapmayanlar var. Çukur kazmıyor, terör örgütüne aleni, gözükür de bir şey yapmıyor, hizmet ediyor-etmiyor, ama bazı yerlere hizmet götürmekte ihmalkar davranıyor. Yani falan belde şu partili ben oraya su götürmem diyor. O zaman buna karşı yapılacak da işlem var.? Değerlendirmesinde bulundu?
Bakan Özhaseki bir kesimin ?Demokrasiyi askıya alıyorsunuz? söylemleri konusunda ise şunları kaydetti.. ?Tamam, vatandaş onları seçti de, hiçbir vatandaş belediye başkanı gitsin de hırsızlık yapsın diye seçmiyor. Hırsızlık yaptığı zaman belediye başkanı kanunen görevden alınıyor mu? Alınıyor tabii ki. Vatandaş ne diye oy veriyor? Hizmet et diye oy veriyor. Suyumu akıt, otobüsümü çalıştır, yollarımı yap. Belediye mevzuatı belli, belediye başkanı zaten bu kanunlar muvacehesinde seçiliyor ve ne yapacağı da belli, bunları yapmıyor, kanun dışına çıkıyor, hırsızlık yapıyor, uğursuzluk yapıyor veya teröre destek veriyor. O zaman ne yapacaksınız? Halkın iradesi böyle tecelli etti, başkanın biz bundan sonra hırsızlık yapmasına göz yumalım. Halk istediğine göre başkan da yapabilir. Halk istediğine göre terör örgütüne de başkan destek verebilir; böyle bir şey söyleyebilir miyiz? Asla söyleyemeyiz, onun da bir cezası var, terör bir insanlık suçudur, görevden alınması lazım. Bu noktada doğrusu iki tane kanun maddesi var önümüzdeki günlerde gelecek. Tabii ki Meclis´te şekillenecek?
Temmuz ayı içerisinde teklifin yasalaşması yönünde Meclis´te çalışmalara başlanacağına dikkat çeken Bakan Özhaseki, ?Sadece örgütün siyasi uzantısı olan sözcüler buna karşı çıkıyorlar. Onun dışında herkes istiyor. Hiçbir gemi kaptanı gemisini delen bir yolcuya izin vermez. Efendim, bu adam bilet parasını verdi, kamerasında kalabilir, istediğiniz zaman da delebilir; hayır, delemez onu, onun yapacağı şeyler de sınırlıdır. Oturur orada kibarca, işine gücüne bakar. Ama delmeye başladığında birisi mani olur. Bu adamlar sanki gemiyi delecek oradaki art niyetli yolcu gibiler, o yüzden de kanun bunlara sert işlemeli? değerlendirmesinde bulundu?.
Bakan Özhaseki Sur´daki terör olaylarından sonra mağdur olan vatandaşlara farklı illerden de ev sahibi olabileceklerine yönelik açıklamasına ise şöyle açıklık getirdi: ?Diyarbakır´da yaptırdığımız evler var bizim, 2+1, 3+1 evler var, onlardan verelim. Sizin evin değeri belli, bizim evimizin değeri belli, zaten bizim değerlerimizde biraz da indirim yapılacak onları hiç değilse mağdur etmeyelim diye, orada onlardan verelim. Hatta siz bu evleri Diyarbakır´dan istemiyorsanız hazır olan evler elimizde, şimdi gidip otururum, benim orada işlerim var diyorsanız, Mardin´de evimiz var, Urfa´da evimiz var, oradan da verebiliriz size. Hatta bir ara ben dedim ki, istiyorsanız İstanbul´dan bile verebiliriz, orada da evlerimiz var dedim ben, bu İstanbul´a gitsinler manası taşıyan bir şey değildi, ama seçeneklerin çoğaltılması açısından söylenmiş bir sözdü.?
Bakan Özhaseki sözlerinin sonunda İngiliz halkının Avrupa Birliği´ne ?hayır? demesine ilişkin sürece dairde fikirlerini belirterek şöyle konuştu? ?Aslında şu aşamada bir şanssızlık yaşıyorum ben, çünkü Hükümet olarak tavrımızı ortaya koyup bunu daha sonra devam ettirmek uygun düşer. Ben tabii ki Avrupa Birliği sürecinden sorumlu bir insan da değilim, Dışişleri Bakanı da değilim, ama sadece şahsi kanaatlerimi ifade edebilirim burada. Avrupa Birliği´yle ilişkimiz biraz inişli-çıkışlı gidiyor kavgalı aşıklar gibi. Yıllardır süren bu karşılıklı çekişmeler içerisinde biz Türk tarafı olarak mutlaka bir taraftan Avrupa Birliği standartlarına kavuşalım, gerek demokraside, gerek insan haklarında, hukukta, ekonomide, aklınıza gelebilecek her alanda bu standartlara kavuşalım derken, bir taraftan da onların dayatmış oldukları birtakım bizim çok hoşumuza gitmeyen işlerle ilgili de bir mücadele içerisindeydik. Siyasi açıdan bakıldığı zaman bu mücadele çok net dışarıda belli oluyordu. Bundan sonraki süreçte eğer Türkiye eşit bir ülke gibi gözüküp orada çok daha şahsiyetli bir şekilde dış politikada oturup masa başında konuşulacak bir ortam olursa ben buna hızla devam edecek bir Türkiye´nin var olduğunu görüyorum. Ama değilse onların birtakım onur kırıcı tavırları karşısında asla sessiz kalmayız. İlla da Avrupa Birliği içerisinde olacağız diye zaten bir iddiamız yok bizim. Bundan sonraki süreçte de ben Avrupa Birliği´nin elinin çok daha güçlü olmayacağına inananlardanım. Kendi içerisindeki çatışmalara doğru döneceklerdir, tartışmalara doğru döneceklerdir. Türkiye´ye şimdiye kadar yapmış oldukları haksız uygulamalardan, çifte standartlardan da yavaş yavaş vazgeçeceklerdir diye düşünüyorum. Bunu yaşayacağımız bir sürece doğru adım atıyoruz.?