Uzmanlar çoğu zaman üzüntü, yalnızlık, kızgınlık ve engellenme gibi olumsuz duyguların, satın almada artışa neden olduğunu vurgulayarak bu tarz hareket eden psikolojik sorunlu kişilerin, aldıkları eşyaların büyük kısmını paketinden bile çıkarmadan s
Psikolog Doktor Derya Oğuz haber ekibimize yaptığı bilgilendirmede “ Psikiyatri Literatürü`nde 1900`lü yılların başında `Oniomania` olarak tanımlanmış olan bu bozukluğun, son yıllarda `Kompulsif Alışveriş` şeklinde de ele alındığının altını çizerek başladığı sözlerini rahatsızlığın belirtilerini sıralayarak devam ettirdi… Psikolog Dr. Oğuz “ Bu rahatsızlığın sürekli zihinsel uğraşı, diğer bir deyimle satın alma düşüncesi veya eyleminin belirgin bir huzursuzluğa yol açmasıdır.” Şeklinde tanımladı ve kişilerin sosyal ilişkilerini alt üst ettiğini hartırlattı…
Psikolog Dr. Oğuz sözlerinin devamında “ ‘Kompulsif satın alma’ olarak adlandırılan alışveriş takıntısının çoğu zaman hatırı sayılır borçlara, aile ve evlilik ilişkilerinde kopmaya, hatta yasal zorluklara yol açmaktadır. Satın alma eyleminin peşinden suçluluk duygusu, utanç ve sıkıntı gelmektedir. Hastalar aldıkları eşyaların büyük kısmını paketinden bile çıkarmaz. Genellikle aldıklarını gizleme eğilimindedirler. Bu nedenle sık sık yalana başvururlar. Hastalar, girdikleri borçları ödeyebilmek için çeşitli yasadışı işlere bile girişebilirler” değerlendirmesinde bulundu…
Psikolog Oğuz söz konusu rahatsızlığın kadınlarda daha sık görüldüğünü hatırlatarak şunları kaydetti “Takıntının toplumda yüzde 2 ile 16 arası bir sıklıkta görüldüğü ve hastaların çoğunun kadın olduğu ortaya çıktı. Kadınlar genelde elbise, kozmetik eşya ve mücevhere karşı takıntılı bir ilgi duymakta, erkekler ise daha çok elektronik eşyaları tercih etmektedir. Alışverişin duygusallık ve kimlik ile ilgili boyutlarının kadınlar için erkeklerden daha önemli olduğu, kadınların alışveriş yapmayı sosyal etkileşim için olumlu bir davranış olarak gördüğü bilinmektedir”
Psikolog Oğuz sözlerinin sonunda Depresyonla Satın Alma Davranışı Arasında Güçlü Bir İlişki olduğunu vurgulayıp, rahatsızlığın boşluk duygusuna karşı savunma olarak geliştiğinin altını çizerek tedavisinin zor olmadığının altını çizdi….