Atatürk’ün İstiklal Savaşı’nda dışarıda düşmanla baş etmeye çalıştığı dönemde içeride Dersimliler tarafından isyan çıkarıldığını söyleyen Öztürk, “Hiçbir devlet kendisine karşı başlatılan isyana sessiz kalmaz ve bundan dolayı da isyancılardan özür dilemez. Bugün PKK terör örgütüyle mücadele eden devlet, yarın teröristler ve ailelerinden özür mü dileyecek? Türkiye Cumhuriyeti, Dersim’de bir isyanı bastırmıştır. Bunun katliam ve soykırımla bir alakası yoktur. Dökülen kanın suçu, isyanı çıkaranlara aittir.” dedi.
Öztürk, Dersim tartışmalarının gündeme getirilmesinin nedenlerini, Türkiye Cumhuriyetinin alnına “katliamcı” yaftası yapıştırarak Ermeni soykırımı iddialarını kuvvetlendirmek, Alevi vatandaşların devlete ve Cumhuriyete bağlılıklarını sarsmak, Türk toplumundaki Atatürk, İnönü, Celal Bayar ve Fevzi Çakmak sevgisini ortadan kaldırmak. İstiklâl savaşının bu önderlerini katliamcı ilan ederek Türkiye Cumhuriyetinin temellerini hedef tahtası yapmak, Türk halkının Alevî- Sünnî; Türk-Kürt şeklinde ayrışmasını hızlandırmak, Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve 1950 öncesini suçlu ilan ederek Atatürk adının ve Cumhuriyet’in temel değerlerinin “Yeni Anayasa” da ifade edilmesine engelleme, olarak sıraladı.
“Tarihte yaşanmış ve kabuk bağlamış yaraları “tarihle yüzleşmek” teranesiyle kanatmanın, Türkiye’yi parçalama amacı güdenler dışında kimseye yararı yoktur.” diyen Öztürk, devlet adamları ve partileri bu tür konularda daha hassa olmaya davet etti.