Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Medeniyetin Burçları Derneği’nin düzenlediği ‘Uluslararası Öğrenciler Akademisi’ nin 8. Oturumu, Kayseri ve Civarı Elektrik Şirketi Konferans salonunda yapıldı. Akademideki öğrenciler adına söz alan Erciyes Üniversitesi doktora öğrencisi ve Kayseri Gündem Gazetesi yazarı Sayed Mubin Hashimi, Türkiye’de kendileri için burslu eğitim ile güzel bir gelecek hazırlandığını söyledi. Bu nedenle Türkiye’ye karşı bir vefa borçları bulunduğunu belirterek, Manisa Soma madeninde yaşananları hatırlattı. Yaşananlara çok üzüldüklerini ifade eden Sayed Mubin Hashimi, katılanları, burada yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşuna davet etti.
Saygı duruşunun ardından şair-yazar Celal Fedai, Şiir’ üzerine bir konuşma gerçekleştirdi. Ülkemizde şiirin kelimelerinin kökleriyle olan bağın gevşek tutulduğunu belirten Fedai, ‘Bu bağın gevşemesi nedeniyle hayatın tanımlanmasında ve algılanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Bu tavır şiirimizi de olumsuz etkilemektedir.” dedi. Fedai, şiirin etkisini, müzik ile resim arasındaki bağını göstermek için katılımcı öğrencilerden Bulgaristanlı Fatme Trampa ve Afganistanlı Waliullah Wardak’a Nazım Hikmet’in Salkım ‘Söğüt’ şiirini okuttu.
Nasreddin Hoca’yı tanımayan yok
Yazar-şair Celal Fedai, ikinci oturumda da Nasreddin Hoca ve fıkralarını anlatı. Nasreddin Hoca denilince akıllarına ne geldiğini sorduğunda “komiklik” yanıtını alan Celal Fedai, Hoca’nın salt bir komedi unsuru olmadığını söyledi. Nasreddin Hoca fıkralarını anlatan ve anlattıran Fedai, ‘Hoca, sadece benliğimizi geliştirecek fıkralar anlatmıyor, aynı zamanda toplumsal yapımızın oluşmasında da katkıda bulunuyor” diyerek sözlerini tamamladı. Fedai’nin konuşmasının ardından katılımcı öğrencilere Medeniyetin Burçları Derneği Tarafından Nasreddin Hoca kitabı hediye edildi.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Dekanı Prof. Dr. Alaattin Karaca da, ‘Beşikten Ölüme Türk Gelenekleri’ni anlattı. Prof. Dr. Karaca, katılımcılara kültürel olarak birçok benzerliğimizin olduğunu belirterek; “Biz ortak bir medeniyetin çocuklarıyız. Biz ortak coğrafyaların çocuklarıyız. Aynı şeye gülüyor ve ağlıyoruz. Biz birbirimizden 19. yüzyılda koparıldık. İstanbul, Şam, Buhara, Semerkant hepimizin. Doğum, sünnet, evlenme gibi törenlerimizde birbirlerine benzeyen bir çok adetimiz vardır.’ diye konuştu.