Kimi zaman bir yaralının, kimi zaman da kalbi duran bir hastanın yakını, bazen kullanacağı ilacı soran biri, bazen de asılsız ihbarlarla 112 Acil Çağrı Merkezinin telefonları 7 gün 24 saat hiç susmuyor.
112 ekiplerinin çağrı merkezine gelen telefonla başlayan serüveni, vakaya ulaşana kadar hiç kolay geçmese de hayat kurtarmak için zamanla yarışan kahramanların mücadelesi büyük bir özveriyle devam ediyor.
Bazen bir olaya seyir halindeyken başka birine müdahale etmek zorunda da kalan ekipler, çalışmaktan değil en çok İstanbul'da baş etmesi zor trafikten ve görevleri esnasında yaşanan şiddet olaylarından yoruluyor.
İstanbul Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekim Yardımcısı Dr. Merve Emre Kaya, acil sağlık hizmeti sağlayan çalışanların yaşadıklarını anlattı.
Mesleğin getirdiği sıkıntıların tolere edilebildiğini ve çalışanların sahada severek görev aldığını kaydeden Kaya, tolere edilemeyen sorunların başında şiddet ve trafiğin geldiğini belirtti.
Diğer illerden farklı olarak İstanbul trafiğinde çok zorlandıklarını aktaran Kaya, şöyle devam etti:
"Vatandaş olarak seyretmenin mümkün olmadığı bir trafikte biz vakaya yetişmek zorundayız. O yüzden yol verilmesi, tepe sirenlerimizin duyulması, görülmesi, fermuar sistemi varsa emniyet şeridini kullanabilmemiz bizim için çok önemli. Çünkü yetiştiğimiz bizlerden birinin de yakını olabilir, hiç kimsenin yakını olmayan, sadece yardıma ihtiyacı olan bir vatandaş da olabilir. Biz hepsine ulaşmak ve yardım götürmek zorundayız. Bu yüzden trafikte birazcık yardım bekliyoruz. Ambulansın trafikte önceliği elbette var ama ne yazık ki biz tepe sirenlerimizi açtığımız zaman bütün yol boşalmıyor. Bütün herkes etrafa dağılmıyor. O yüzden maalesef yol münakaşasına giriliyor."
Kaya, bazen bir vakaya giderken kaza geçirdiklerini, hastanın ve ekibin zarar gördüğü olaylar da yaşandığını dile getirerek, "Hem gittiğimiz vakalardan, elimizin değdiği hastalardan, hasta yakınlarından hem de vakaya ulaşım sırasında yolda denk geldiğimiz vatandaşlardan anlayış bekliyoruz. Trafikte başlayan mücadelemiz bazen olay yerine vardığımızda hasta ve hasta yakınları tarafından da ne yazık ki sözel veya fiziksel şiddete dönebiliyor. Sanmıyorum ki ne hekim olarak ne 112'ci diğer arkadaşlarım olarak hiç şiddete uğramamış arkadaşım olsun. Ne yazık ki hepimizin gerek sözel, gerek fiziksel olarak meslek hayatımızın bir yerinde var olan bir olgu." diye konuştu.
Sadece hasta iyiliği ve sağlığı için çalıştıklarını vurgulayan Kaya, her vakanın kendileri için acil olduğunu ve vakaya varana kadar onu en hayati haliyle değerlendirmek zorunda olduklarını anlattı.
Kaya, "Ambulans ihtiyacı belirsiz olan vakalarımız da oluyor ama biz genel olarak gerçekten bize ihtiyacı olan vakalara gidiyoruz. Hastaneye ulaşması gereken ama hastaneye ulaşana kadar da mutlaka bir acil yardıma ihtiyaç duyan vakalarımız var. Bunların başında zaten kalbi duran vakalar geliyor ve bizim varıp, acil müdahaleye başlamamız hastanın sağ kalması için çok önemli. Biz aslında hastanelerden farklı olarak çok küçük bir alanda, üç kişilik ekiplerle, kısıtlı malzemeyle o acil yardımı yapmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Hastanın sağ kalması için yaptıkları işin hayati değer taşıdığını kaydeden Kaya, "Trafikte hızlı varmak istiyoruz, hastayı hızlı teslim etmek istiyoruz çünkü hastanın hayatında gerçekten çok büyük mucizeye veya şanssızlığa neden olabilir bizim bu kazanacağımız veya kaybedeceğimiz zaman. Çağrı düştüğü zaman karşı taraftan duyduğumuz yardım isteyen sese kayıtsız kalmak mümkün değil. Aynı ses evde kapısının önünde de bizi karşılıyor ve hastanelerden farklı olarak biz hastayı olay yerinde görebiliyoruz." dedi.
Kaya, bazen bir trafik kazasında, bazen de bir çatışmanın ortasında kaldıklarına vurgu yaparak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bazen kendi canımızla ilgili endişeye kapıldığımız olay yerlerinde vakaya müdahale etmemiz gerekiyor. Çoğu zaman olayın sıcaklığıyla bu endişeye kapılmıyoruz hiçbirimiz. Çok kez çatışmanın ortasında kalıyor, bir kazaya müdahale ederken başka bir kazadan kıl payı kurtuluyoruz. Bence bu işin güzelliği de orada. Değişik bir aksiyonu, heyecanı, mesleki tatmini var. Çünkü dokunduğumuz hayatlar, hastalar gerçekten bize ihtiyacı olan hastalar. Hastayla temas ettiğimizde daha farklı bir enerji oluşuyor aramızda çünkü kalbini yeniden çalıştırmış veya ampütasyona gidecek bir uzvunu kurtarmış oluyoruz. Hastanın da bu teşekkürünü en azından gözlerinde görmek bizi gerçekten mutlu ediyor."