KAYSERİ´DE YETİŞEN ŞİFALI BİTKİLER
KEMOTERAPİ´Yİ TARİHTEN SİLMEYE HAZIRLANIYOR
Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Özkan Kayacan, uzun süre konuşulacak konuların ayrıntılarını gazetemize özel anlattı. Yurt dışındaki bilim adamları kimyasal ilaç geliştirerek kanseri tedavi etmek için yeni yöntemler bulmaya dursun, Kayseri´de kemoterapi yerine kullanılan bitkisel ilaç üretiliyor. Tarım Bakanlığı´ndan onaylı bu ilacın üreticileri şu sıralarda Sağlık Bakanlığı´ndan ruhsat almak için Bakanlığın yolunu aşındırıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Kayseri İl Müdürlüğü´nün gerekli şifalı bitkileri üretmek görevini üstlendiği bu çalışma, insan vücuduna faydası kemoterapiden 4 kat fazla olmakla beraber, kemoterapi kimyasalının vücuda yaptığı zararın boyutunu tüylerin dökülmesinden anlayabilirsiniz. Bitkisel ilaçların zararı ise ?0´. Gıda Tarım ve Hayvancılık Kayseri İl Müdürlüğü´nün çalışmaları sadece bununla sınırlı değil, işte dev bir Ar-Ge merkezi gibi çalışan İl Müdürlüğümüzün çalışmaları, Haftanın Röportajında.
E. KİPMAN: Özkan Bey öncelikle Merhaba, Ramazan ayı içerisindeyiz, müdürlüğünüzde bu ay işler daha mı sıklaşıyor yoksa biraz daha dinlenmeye vakit bulabiliyor musunuz?
YANİ KAYSERİ´DE ÜRETİM YAPILAN HER ALANDA BİZİM DENETİMİMİZ VAR
Ö. KAYACAN: Emre Bey, Ramazan´da biraz mahmurluk oluyor, genel personelde ama bizde gıda denetimleri oluyor bunu 12 ay yapıyoruz ancak Ramazan´da denetimleri biraz artırdık. Malum geçen startı sizinle vermiştik hatırlarsanız, Türkiye´de yine farklı bir uygulama 7/24 denetim gerçekleştiriyoruz. Personelimizin bir kısmını öğlene kadar çalışıyor, bir kısmı öğle ? iftar arası, bir kısmı da iftar ? sahur arası denetim yapıyor. Yani Kayseri´de üretim yapılan her alanda bizim denetimimiz var. İşletmeleri böldük, bazı işletmeler iftar ile sahur arası çok yoğun çalışıyor, bazı işletmeler iftara 3-4 saat kala başlayıp teravih vaktine kadar çalışıyor. Tüm bu işletmelerin takipleri Kayseri´de devam ediyor ve yalnızca Kayseri merkezinde değil 16 ilçemizin tamamında denetim yapıyoruz. Her hafta bunların raporlamasını yapıyoruz.
E. KİPMAN: Denetlemek biraz sıkıntı verebilecek bir durum. Kayseri´de vatandaşlar bu konuda size yardımcı oluyor mu? Yoksa tartışmalar mı çok yaşanıyor?
Ö. KAYACAN: Biz millet olarak denetlenmeyi çok sevmeyiz, denetim hoş bir şey değil. Biz de son 3-4 yıldır formatını değiştirdik. Biz sadece denetleyip ceza kesen bir kurum değil, rehberlik eden, insanlara yol gösteren, yanlışında düzeltmesi için mücadele eden bir ekip kurmaya çalıştık ki, ekibimizde her personelimiz en az 3 defa kişisel gelişim eğitimlerinden tutun, her türlü eğitime kadar dolu bir ekip haline getirdik. İlk yıllarda bir direniş oldu. Bunun etkisi de şuydu, geçmişte kayıt altına alınan işletme sayısı 2 bin 500´dü. Şuanda 10 bin işletmemiz kayıt altında. Be şehirde 2 bin 600 denetim yapılıyordu bu şehirde geçen sene 15 bin denetim yapıldı. 2016 hedefimiz ise 20 bin denetim yapılacak. Şuanda Ramazan´ın ilk 3 haftasında 2 bin denetim yaptık. Ramazan sonunda hedefimiz 3 bin denetim yapmak. Denetim yapan arkadaşlarımıza da teşekkür etmek istiyorum sizin aracılığınızla, çünkü birçok vatandaş sahur yaparken bizim arkadaşlarımız işletme denetliyor.
E. KİPMAN: Müdür Bey, tabi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü dediğimizde aklımıza sadece denetleme gelmiyor, sizin de içinde olduğunu ve bizzat takibini yaptığınız projeler, yarışmalar, teşvikler, hibeler var. Örneğin, ?Tıbbi Sülük´ bu projeyi biraz açıklayabilir misiniz?
AVRUPA´NIN YILLIK BİN TON SÜLÜK İHTİYACI VAR VE TÜRKİYE´DEKİ TEK RUHSATLI SÜLÜK TESİSİ KAYSERİ´DE
Ö. KAYACAN: Emre Bey, ?Tıbbi Sülük´ son yıllarda Geleneksel Tıp diyoruz. Şuanda Sağlık Bakanlığı bununla ilgili çok güzel çalışmalar yapmaya başladı. Kayseri´de şuanda sülük ile hacamat ile tedaviler yapılabiliyor. Yıllar önce insanların bunları eleştirdiği, affedersiniz dalga geçtiği sektör bugün Avrupa´nın 1 numaralı sektörü. Şuanda ülkemizde tam bilinmiyor ama ben size Avrupa´dan birkaç rakam veriyim. Avrupa´nın yıllık sülük ihtiyacı 950 ile bin ton arasında ve bu sülükler tek kullanımlık. İnsanlar ihtiyaç duyduğu bölgeye bir sülüğü bir kere tutturuyor ve atıyor. Geçmiş zamanlar dedelerimiz, nenelerimiz kullanırken bu sülüğü bizler derelerden toplardık bu sülükleri, ancak oralarda yetişen sülüklerin hepsi aynı olmuyor ve çok sağlıklı olmuyor. Lakin burada Buğdaylı´da bir sülük işletmesi açıldı ve Türkiye´de ruhsatlı, onaylı tek işletme Kayseri´ye ait, Türkiye´de şuanda tek. İşletme sahibi ile 3 yıldır yaptığımız bir çalışmanın sonucunda şuanda Avrupa´ya ihraç eder hale getirdik bu sülüğü. Avrupa´ya bir sülüğün satış fiyatı 2-3 Euro, yani 9-10 lira. Buradaki işletmemizde bir ton üretim kapasitemiz var, bu sülüklerin satışı yapıldığı zaman Türkiye´ye getirdiği para kaç milyon lira hesap edin. Kayseri´de bir tabir var; ?Taş Allah´ın Kuş Allah´ın´ (gülüyor) yani bunu beslerken bunun bir yemi yok, doğal ortamı oluşturduğunuzda kendisi büyüyor.
E. KİPMAN: Şuanda bende sülük işletmesi kurmak istiyorum desem bana da yardım eder misiniz?
Ö. KAYACAN: Elbette, şuanda 3 işletmemiz daha bize gelip sülük yetiştirmek istediğini söyledi, önlerini açmaya çalışıyoruz. Ben hep şunu söylüyorum eğer 2023 hedeflerine gideceksek yükte hafif pahada ağır ürünler üretmemiz lazım.
E. KİPMAN: Türkiye´de yaşanan, ilimizde yaşanan bu güzel gelişmelerden rahatsız olanlar var mı?
Ö. KAYACAN: Tabiî ki, yıllardır bu coğrafya, yıllardır yüzünü Batı´ya dönmüş hep Batı´dan bir şey beklemiş. Şimdi Batı´yı geçecek pozisyona geldik. Tabiî ki Batı bunu istemiyor ama şunu söyleyeyim biz şuanda solucan gübresindeki mevzuattaki sıkıntıyı aşalım, Almanya bizden gübre almaya hazır! Geçen hafta Almanlar geldi, Türkiye´de değişik illeri gezdiler ve gübremizi istiyorlar ama bu kadar kolay olmuyor çünkü 3 yıldır her platformda solucan gübresini dile getiriyoruz. Bakanlığımıza da izah ettik, artık bunlar tartışılır hale geldi, bir ivme kazanıldı, Vermikültür Derneğini kurduk Türkiye´de bir ilktir. Tabi tıbbi sülükte, solucan gübresindeki sıkıntıyı yaşayacağımızı düşünmüyorum, çünkü şuanda sülüklerimiz Avrupa´ya kaçak yollar ile gidiyor. Yani dereden toplanan sülükler buradan gidiyor veya ülkemize geliyor. Tabi Avrupa orijini belli olmayan sülükleri de almak istemiyorlar. Burada bulunan Buğdaylı´daki tesisimizden numune gönderiyoruz, onlar laboratuarlarında bakıyorlar, isterse alıma devam ediyorlar. Ama siz dereden topladığınızda her bir sülük ayrı bir özelliğe sahip. Tıpta tedavi için kullanacaklarından dolayı o sülüklerin de neye yaradığını bilemiyorlar. Peki, ne kadar bir pazar var? Dünya´da 950 bin ton ihtiyaç var. Biz bunun gibi 100 tane daha tesis yapsak daha 100 ton olacak. Tıbbi sülük işini yapmak isteyen müteşebbislerimize bu hatırlatmayı yapmak istiyorum.
E. KİPMAN: Daha başka yürüttüğünüz ve çarpıcı projeleriniz var mı?
İLİMİZDE ŞİFALI BİTKİLERDEN İLAÇ YAPILIYOR, SONUÇ; %40 FAYDA SAĞLIYOR
Ö. KAYACAN: Emre Bey, Kayseri´de şifalı bitkiler üzerine kafa yoruyoruz. Şifalı bitkilerden, melisa, kekik, lavanta ve 5 değişik daha bitkinin denemelerini yaptık, çok güzel sonuçlar elde ettik. Burada özel sektörde kanser üzerine çalışma yapan arkadaşla ortak araştırma yapıyoruz. Şuanda o kişi kemoterapi ilaçları üzerinde çalışıyor. Devletin kemoterapi ilaçları için harcadığı bütçeyi ben size söyleyeyim, bir hastanın bir yıllık kimyasal maliyeti devlete, 250 bin lira ve devlet bunu ödüyor. Devlet güçlü olduğu için ödüyor. Geçmişte bunu ödeyemiyordu. Bu kimyasalların kanser hastalarına faydası %10 ile %15 arasında değişiyor ama bizim şifalı bitkiler ile yaptığımız ilaçlarda maliyet bir yılda bir kişi 10 bin lira. Kişiye kemoterapi uygulamıyorsunuz, bu şifalı bitkilerden ilacı yapıyorsunuz, sonuç; %40´lara varan fayda sağlıyor hastaya.
E. KİPMAN: Bu kanıtlanmış mı?
Ö. KAYACAN: Evet, bu bilimsel bir çalışma. Tıp alanındaki arkadaşlarla birlikte yürütüyoruz bu projeyi. Şuanda Erciyes Üniversitesi Tekno Park´taki firmalar bununla birer birer ilgilenmeye başladı. Biz burada ihtiyaç olan şifalı bitkileri üretip onlara sunmak, bizim amacımız bu. Şifalı bitkiler konusunda dünyanın gıpta ile baktığı ülkeyiz.
E. KİPMAN: Tarım´da ülkemizde hep bir düşüş yaşandığı söyleniyor. Bu doğru mu?
BÜTÜN TOHUMLAR İSRAİL´DEN GELİYOR YALANI BİTTİ. BİZ ŞUANDA İSRAİL´E TOHUM SATIYORUZ
Ö. KAYACAN: Bakanlığımız, son 7-8 yıldır tohumculuk üzerine kafa yoruyor ve şehir efsanesi olan ?Bütün Tohumlar İsrail´den Geliyor´ yalanı da şuanda bitti. Şuanda biz İsrail´e, Hollanda´ya tohum satıyoruz. Ülke olarak bu noktaya geldik. Bakın 1-2 günlük iş değil, bir ıslah çalışması 10 yıl sürebiliyor. Şuandaki laboratuar ve teknolojimiz ile bu süreyi kısaltıyoruz, açığı kapatmaya çalışıyoruz. Şuanda domates, biber, patlıcan tohumlarını yurt dışına satıyoruz. Buğday tohumunu %100 kendimiz üretiyoruz ama sebze tohumunu İsrail ve Hollanda, Avrupa Ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri hepsine satıyoruz. Bakın özel sektör tarıma yatırım yapmaya başladı. Bu çok önemli. Özel sektör daha çok sanayiye yatırım yapardı. Savunma Sanayimiz çok büyüdü neden? Çünkü özel yatırımlar arttı. Şimdi Tarım´a para yatırılmaya başlandı. Gelecek sektörlerden en büyüğü tarım olacak. Ürettiğiniz, teknolojik ürünleri aç kaldığınızda yiyemezsiniz. Şunu da söyleyeyim, dünyanın birçok ülkesi başka ülkelerde arazi kiralıyor, tarım yapmak için. Türkiye´de başladı. Şuanda Sudan´da, Somali´de araziler kiralamaya başlanıyor ve bizim coğrafyamız yetişmeyen ürünleri orada yetiştireceğiz, yine biz yetiştireceğiz, bizim milli ürünlerimiz olacak. Gerek bizim ülkemize gerekse de diğer ülkelere satışını yapacağız.
E. KİPMAN: Efendim son olarak İstiridye Mantarı´ndan bahsedelim isterseniz. Bildiğimiz kadarıyla bu konuda da çalışmalarınız var. Dilerseniz, konunun ayrıntılarını sizden öğrenelim.
AVRUPA´DA ÇOK TÜKETİLEN MANTAR VE PROTEİN DEĞERİ ÇOK YÜKSEK
Ö. KAYACAN: Benim felsefem her zaman, bir işte başarılı olalım daha sonra ikinci bir işe geçelim oldu. Biz, solucan gübresi ve tıbbi sülük´te başarılı olduk. Şimdi sırada İstiridye Mantarı var. Bununla ilgili projemizin ilk toplantısını Çukurova ve Osmaniye´deki üniversitemizdeki hocalarımızı getirdik. Yapmış olduğunuz eğitim 1 günlük bir eğitimdi, 150 tane çiftçimiz katıldı ve hocaları soru bombardımanına tuttular. Bunca yıldır Ziraat Mühendisi olarak çalışmışlığım var böyle bir şey görmedim. İnsanlar hevesli çünkü maliyeti düşük, bir aile işletmesinin yapabileceği tarzda bir sektör. Yaklaşık 6-7 aylık bir alt yapıdan sonra bu işe başladık. İlimizde 10 civarında İstiridye Mantarı üreten arkadaşımız var. Hedefimiz sadece mantar üretmek değil, mantarın ekili olduğu çuvallar var, sap ? saman kompostu var. Bunu da biz üretmek istiyoruz bu şehir olarak. Çünkü buğday hasadından sonra arta kalan hasadımız var. Hem bunları değerlendireceğiz, hem de dışarıdan para ile getirdiğimiz kompostları şehrimizde bırakacağız. Kısa vadede hedefimiz 20-30 kişiyi Kayseri´de etkili bir üretici haline getirmek, daha sonra üretilen ürünleri tek elden pazarlayacak bir mekanizma kurmak, tabi öncelik Kayseri merkez, daha sonra Kayseri´nin etrafındaki iller olmak üzere tüm ülkeye dağıtmak istiyoruz. Beklediğimizden hızlı gelişiyor, özel sektör vakit kaybetmiyor. İl Müdürlüğümüzde iki tane mühendis arkadaşımızı yetiştirdik, şuanda istiridye mantarı ile ilgili her türlü konuda cevap verebilecek hale geldik. Bu da emin adımlar ile gidiyor. İstiridye mantarı, normal kültür mantarından çok daha fazla proteine sahip. Şekil olarak şapkalı mantar ama biraz daha dağınık, büyük yaprakları olan, tabiri caizse pirzola gibi tüketilebilen bir mantar. Avrupa´da çok tüketilen bir mantar. Mantar Kültürünü şehrimizde oluşturmaya çalışıyoruz, bu konudaki gayemiz bu, daha sonra başka türde daha kaliteli ve pahalı mantarlar üretmeye de başlayacağız.
E. KİPMAN: Efendim son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ö. KAYACAN: Şunu da eklemek istiyorum. Şuanda gilaburunun tescilini almak için uğraşıyoruz. Bizden başka Yozgat ve Sivas´ta tescil için uğraşıyor. Biz bunların tescilini Kayseri olarak alacağız. Hedefimiz yıllık 2 bin ton rezerve ulaşmak, ulaştıktan sonra yurt dışına satacağız. Şuanda talep var ama talebi karşılayacak rezervimiz yok. Onun çalışmasını da yürütüyoruz. Amerika´da yapılan bir çalışmada gilaburudaki bir maddenin kanser hücrelerini durdurduğu ile ilgili bir çalışma yapıldı ama Türkiye´de bilen yok. Bunları biz araştırıyoruz.
KEMOTERAPİ´DEN 4 KAT DAHA YARARLI VE KİMYASAL OLMADIĞI İÇİN HİÇBİR ZARARI OLMAYAN BİTKİSEL İLAÇLARI KAYSERİ´DE ÜRETİYORUZ
AVRUPA´NIN YILLIK BİN TON SÜLÜK İHTİYACI VAR VE TÜRKİYE´DEKİ TEK RUHSATLI SÜLÜK TESİSİ KAYSERİ´DE
AMERİKA´DA Kİ ÇALIŞMADA GİLABURU´DAKİ BİR MADDENİN KANSER HÜCRELERİNİ DURDURDUĞU İLE İLGİLİ BİR ÇALIŞMA YAPILDI AMA TÜRKİYE´DE BİLEN YOK
SOLUCAN GÜBRESİ PROJEMİZİN MEYVELERİNİ ALMAYA BAŞLADIK, ALMANYA BİZDEN GÜBRE İSTİYOR
AVRUPA´DA ÇOK TÜKETİLEN VE PROTEİN DEĞERİ ÇOK YÜKSEK İSTİRİDYE MANTARINI ÜRETME GİRİŞİMLERİMİZ BAŞLADI
BÜTÜN TOHUMLAR İSRAİL´DEN GELİYOR YALANI BİTTİ. BİZ ŞUANDA İSRAİL´E, HOLLANDAYA TOHUM SATIYORUZ
BUNLARIN HEPSİ SON 8-9 YILDA YAPILABİLDİ