GRİPTEN KORUNMANIN EN İYİ YOLU SIK SIK EL YIKAMAK Kayseri Özel Avrupa Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Yahya Güngör, grip tedavisinde antibiyotik kullanımına gerek olmadığını, mevsim geçişlerinde gripten korunmanın en kolay yolunun elleri sık sık yıkamakta
Uz. Dr. Yahya Güngör, gribi, infuenza virüsünün neden olduğu akut solunum yolu enfeksiyonu olarak tanımladı. Hastalığın bir hafta sürdüğünü belirten Güngör, virüsle karşılaşan her bireyde hastalığın gelişmediğini, bireysel özelliklerin hastalığın ortaya çıkıp çıkmamasını belirleyeceğini söyledi. Güngör, hastalık ortaya çıktıktan sonra bireyde ateş, kırgınlık, yorgunluk, kas ve eklem ağrıları, yüksek ateş, boğaz ağrıları, gözlerde kızarma ve yaygın halsizlik gibi belirtilerin ortaya çıktığını kaydetti.
Hastalığın çocuklarda, yaşlılarda, şeker, kalp, kronik akciğer hastalığı, astım, kanser nedeniyle kemoterapi alan kişilerde daha ağır seyrettiğini dile getiren Güngör, “Hastalıkta bulaşma, hasta kişiyle direkt temas, havada bulunan etkenin damlacık yoluyla alınması, hasta kişilerin ağız ve burun salgılarıyla kirlenmiş eşyalarıyla temas, hasta kişiyle el sıkışma, tokalaşma öpüşme gibi yollarla olacaktır. Ani sıcaklık değişikliklerinin olduğu ilkbahar, kış dönemlerinde ve sonbaharda hastalık daha çok yayılabilir. Ani sıcaklık değişiklerinden dolayı hasta kişilerden diğer kişilere virüsün yayılması daha da kolay olabilir. Bu noktada genellikle temas yoluyla bulaşma olduğu için hane halkından birinde hastalık olduğu zaman, diğer bireylerde de olması kaçınılmaz bir hale gelmektedir. Genellikle yayılım bu şekildedir” diye konuştu.
Hastalığın ortaya çıkmasını engellemenin en kolay yolunun ani sıcaklık değişiminin olduğu mevsimlerde sık sık el yıkamak olduğuna değinen Güngör, dengeli ve sağlıklı beslenme ile mevsimine uygun giyinmenin de hastalığın belirtilerini öteleyeceğini ifade etti.
Hastalığın tedavisinde antibiyotik kullanımının gereksiz olduğunu vurgulayan Güngör,
“Hastalık ortaya çıktıktan sonra viral bir etken olduğu için, herhangi bir özel tedavi yöntemi yoktur. Ancak grip oluştuğu zaman destekleyici tedavilerden bahsedilebilir. Yüksek ateş varsa buna neden olan sıvı kaybının yerine konulması, buna bağlı olarak fazla sıvı gıdaların, meyve sularının, meyvelerin tüketilmesi faydalı olacaktır. Yine kırgınlık, yorgunluk, baş ağrısına yönelik aneljezik ateş düşürücüler kullanılabilir. Burada hekim olarak dikkat etmemiz gereken en önemli şey, bu hastalara antibiyotik tedavilerin verilmemesidir. Çünkü bakteriyel bir hastalık değil, viral bir hastalıktır. Antibiyotikler etkili değil, gerekli değildir. Dolayısıyla gereksiz ilaç kullanımına yol açmış oluruz.”
Güngör, bir başka tedbir olan grip aşısının da eylül sonu ve ekim başı itibarıyla yapılabileceğini belirtti. Normal bireyde aşının tek doz alındığını ve yüzde 90 oranında koruyucu etkiye sahip olduğunu ifade eden Güngör, “Fakat ilerleyen yaşlarda ve kronik hastalıklarda aşının koruyuculuğu yüzde 30-40 gibi bir oranlarda azalabilmektedir. 1. derecede risk grubu olan kişiler, kronik hastalığı olanlar bu kronik hastalıklar özellikle kronik akciğer hastalığı ve astımı olanlar iki doz aşı yaptırabilir. Ki bu hastalığı olanlara ve kemoterapi alanlara mutlaka grip aşısını öneriyoruz” dedi.
Gribin daha hafif geçen soğuk algınlığı ve ateş belirtisi görülmeyen saman nezlesi ile karıştırılmaması gerektiğine dikkat çeken Güngör, gribin ya da soğuk algınlığının, ilaç kullanılsa da kullanılmasa da bir haftada geçeceğini belirtti. Güngör, “Her ikisi de birbirine çok benzeyen iki hastalıktır. İkisi de viral solunum yolunun, akut enfeksiyonudur. İkisinin de spesifik bir tedavi yöntemimiz yok. Tedavi belirtilere yönelik bizim tıpta semptomatik tedavi dediğimiz tedavi şeklidir. Tedavisiz 7 günde tedavi ile 1 haftada iyileşir, söylemi ikisi için de geçerlidir” ifadelerini kullandı.