HAFTANIN RÖPORTAJI
NERGİS ?GELİŞMİŞLİĞİN GÖSTERGESİ KIRSAL KESİMDEKİ İNSAN SAYISININ AZALMASIDIR??
Sevgili Okurlarım ?Hafta´nın Röportajı´nda ilimizin renkli simalarını sizlerle buluşturup, kafanızdaki soru işaretlerini kaldırma anlamında gayret göstermeye devam ediyoruz? Bu hafta da yine ilginizi çekip keyifle okuyacağınız bir ismi sayfamıza konuk ettik. Konuğumuz siyaset arenasından bir isim Ak Parti listesinin tek kadın milletvekili adayı Sayın Hülya Atçı Nergis ? Sayın Nergis ile Politika Düzlemindeki gelişmeler, Ak Parti Politikaları ve Ülke Meselelerini konuştuk?
C. ÜSTEN:Hülya Nergis kimdir? Bize biraz kendini tanıtır mısınız?
5 YIL BOYUNCA PINARBAŞI´NDA AVUKATLIK YAPTIM?
H. NERGİS: Pınarbaşı doğumluyum. İlk, Orta ve Liseyi Pınarbaşı´nda bitirdim. 1985 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandım. 90 yılında bir yıl uzatarak Hukuk Fakültesini bitirdim. Daha sonra Kayseri´de avukatlık stajı yaptım. 92 yılında da tekrar Pınarbaşına dönerek serbest avukatlık yapmaya başladım. 5 yıl boyunca mesleğimi Pınarbaşı ve civarında yapmaya çalıştım. Daha sonra evlendiğim için buradan ayrılmak durumda kaldım ve 3 çocuk annesiyim.
C. ÜSTEN: Hülya Hanım, partide bir çok aktif görevde olduğunuzu biliyoruz. Parti ile nasıl iç içe oldunuz, nasıl tanıştınız?
H. NERGİS: Ben 2002 yılında Kocaeli´nde partinin kurulma aşamasında yönetim kurulu üyesi olarak ilde yönetimde görev başladım. Akabinde 2002 yılında il kadın kolları başkanı oldum. 5 yıl boyunca Kadın kolları başkanlığı yaptım.
C. ÜSTEN: Geçtiğimiz günlerde Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu seçim bildirgesini açıkladı. Bir kadın olarak, bildirgedeki kadın başlığı altındaki vaadler yeterli mi? Dahası olabilir miydi? Eksiği, fazlası var mı?
AK PARTİ KADINLARI ÜRETKEN KILMAK İÇİN ÇOK GAYRET GÖSTERDİ?
H. NERGİS: Ak Parti iktidara geldiğinden beri kadınlara pozitif ayrımcılık uyguladı. Kadının siyasette ve iş hayatında destklenmesi ve ön plana çıkarılması. Kadının özellikle gündeme alınarak çözümlenmesi noktasında ciddi adımlar atıldı. Biliyorsunuz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu dönemde kuruldu. Mecliste kadın ? erkek eşitliği sağlanması için bir komisyon oluşturuldu. Çıkan bütün yasalar bu komisyoın tarafından tetkik edilyor. 2002´de 24 kadın milletvekili vardı, bugün 96 veya 98 kadın vekilimiz var. 12-13 yıl içerisinde kadınlar çok ön plana çıkamaya başladı. Türkiye gibi bir ülke için göz ardı edilmeyecek bir durum. Kadınların iş hayatında yer alması, daha çok üretime katılmaları konusunda da Ak Parti çok ciddi çalışmalar yaptı. Son bildirged belirtilen Kadın girişimcilere 5 yıl içinde ödemek koşuluyla kredi verilmesi düzenlendi. Kadınların girişimcilik konusunda karşılaştığı sorunların önüne geçilmesi için yasal düzenlemeler gelecek. Bunun dışında da iş hayatında kadınların daha aktif rol alması konusunda yeni yasal düzenlemeler gelecek.
C. ÜSTEN: Peki Sayın Nergis son yıllarda kadın cinayetleri, kadınlara yönelik şiddetlerin olması, bir türlü önüne geçilemiyor, bunun sebebi nedir? Sizin ön görünüz nedir?
KADIN CİNAYETLERİNİN ÇOK ABARTILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM?
H. NERGİS: Bu bizim ayıbımız, böyle bir şeyin olmaması lazım aslında. Bunun kökeni nedir ciddi anlamda bunun araştırılması gerekir. Toplum değişiyor, bu değişimin sonucudur. Nüfus artıyor, nüfus arttıkça cinayetlerde artacak bu olağan bir durum. Ama bakıyorsunuz ki ABD´de araştırmalara göre suç işleme oranı bizim ülkemize göre daha yüksek. Ben Türkiye´deki suç işleme oranlarının veya kadın cinayetlerinin biraz abartıldığını çok malzeme yapıldığını düşünüyorum. Tabi ki kimsenin burnunun kanaması bizim hedefimiz olmalı. Kadınların ekonomik özgürlüklerinin olmaları, dışarıda daha çok olmaları, biraz daha seslerini yükseltmeye başlamaları erkek egemen toplumda ve erkek egemen ailelerde bazı sorunlar, sancılar yaratabilir. Kökeninde bunlarda olabilir. Bu değişime ayak uyduramamış çok insan var. Boşanmalar da kadınların ekonomik özgürlüğünü eline aldıktan sonra artmaya başladı biliyorsunuz. Hatta bu cinayetler, eski kocalar, ayrı yaşayan ailelerde meydana geliyor. Kadınlar eskiden daha az sesi çıkıyordu, açlışmıyordu, bağımlıydı ama artık kadınlar kazanıyor, daha rahatlar, daha çok sesleri çıkıyor. Sanıyorum boşanmaların artmasında bu faktörlerin etkisi var. Tabi boşanmış ve parçalanmış ailelerde de böyle sorunlar daha çok yaşanıyor.
C. ÜSTEN: Anlıyorum. Peki Sayın Nergis, bir başka konuya gelecek olursak, köy, kasaba, kırsal her yeri geziyorsunuz, insanların en çok talep ettiği şey nedir? Özellikle kadınlar sizlerden ne istiyor? Ak Parti´den istedikleri nelerdir?
VATANDAŞ ÖNCE TERÖR, SONRA İŞ DİYOR?
H. NERGİS: Bir kere kadınlarda gördüğüm en büyük hassasiyet, terör ve işsizlik konusu. Yani en çok talep bu iki konudan geliyor. Ya çocuğu, ya eşi işsizdir, bu konuda sorunları var tabi. Bu konu da ancak güçlü bir hükümetle aşılacak durumlardır, uzun vadelidir.
C. ÜSTEN: Yani bu konular genel konular, daha lokal, yani kadınlar kendileri için ne istiyorlar?
KADINLAR KENDİLERİ İÇİN HİÇ BİRŞEY İSTEMİYOR?
H. NERGİS: Kayseri´deki kadınlar kendileri için hiçbir şey istemiyor. Hep ailesi için bir talepleri oluyor. Sadece bir kişi, İmam eşi olduğunu söylemişti, çilek yetiştirmiş ve tekrar yetiştirmek için destek kredi istemişti. Başka kendisi için bir şey isteyen olmadı.
C. ÜSTEN: Evet gerçektende anne ? baba olarak hep çocuklarımıza istiyoruz ne isteyeceksek. Peki şuanda Avrupada bir mülteci sorunu var, Avrupa mültecilerden bunalmış durumda, biz nerdeyse3 milyon Suriyeliye bakıp besliyoruz, neredeyse bunlara bütçeden harcanan para 10 milyar doları buldu, onlar henüz kapılarındayken bir bardak su vermemişken bu işten şikayet eder hale geldiler. Avrupa bu konuda Recep Tayyip Erdoğan´a muhtaç olduğunu söylüyor ama Merkel, açık açık bizi Avrupa Birliğinde istemediğini söylüyor. Avrupa, bu mülteci sorununu çözer mi? Bu bir sorun mu?
MÜLTECİLER KONUSUNDA TÜRKİYE DÜNYAYA ÖRNEK OLDU?
H. NERGİS: Tabi ki bizim için insan insandır. Onlar bizim müslüman kardeşimiz ben onları ayrı cephede görmüyorum. Bu konuda hükümetimizin onlara kapımızı açmış olması ciddi anlamda mültecinin gelmiş olması ve bunun da bizim tarafımızdan karşılanıyor olması konusunda hiçbir rahatsızlığımız yok. Bu şekilde Türkiye dünyaya da örnek oldu. Avrupa´nın da bu yaklaşımını ben insani bulmuyorum. Nitekim oradaki karışıklık Avrupa´nın tutumunu ve işlerin bu noktaya gelmesindeki politikalarını da yanlış buluyorum. İnşallah bu çok uzamadan bu süreç düzelir ve insanlar ülkelerine dönerler. Avrupa inşallah bu işin ucundan tutar da bu insanların anavatanlarına dönmelerine yardımları dokunur.
C. ÜSTEN: Ümit var mı? İşin işine Rusya ve Çin de girdi. Baktığımızda orada pek bir şeyler çözülmeyecek gibi görülüyor. Türkiye´nin dış politikaları konusunda düşünceleriniz nedir? Muhalafetin en çok kullandığı konulardan biri de bu. Türkiye çok ciddi hatalar yaptı diyorlar.
BİZİM BÖLGEMİZDE DIŞ POLİTİKA DOĞRULARINIZI UYGULAMANIZ ÇOK ZOR?
H. NERGİS: Ak Parti muhafazakar ve demokrat bir parti. Ak Partinin baktığı çerçeveden yaptığı şeyler doğru. CHP zihniyetiyle yaklaşırsanız yanlış olduğunu düşünürsünüz. Türkiye çok zor bir coğrafyada, Orta Doğu´ya sınır, Balkanlara sınır, Kafkasya´ya sınır? Üç tane karışık bölgenin ortasında Müslüman bir ülke? Avrupa´ya çok yakın, kimseye sırtını dönemez. Hepsi ile diyalog halinde olmak zorunda. Dünya´da en çok çatışmanın yaşandığı Orta Doğu´da olan bir ülke. Böyle bir bölgede dış politikada etkin olmak, ayakta olmak, kendi doğrularını uygulamaya çalışmak çok zor kolay değil. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın bildiği her şeyi bilmiyoruz, bizimle her şeyi paylaşmazlar. Doğruyu, olması gerekeni yaptıkları kanaatindeyim. Geçtiğimiz 13 yıllık Ak Parti iktidarı dönemine bakarsanız, Ak Parti müslüman bir ülke olarak istikrarı yakalamış, kendi sınırları içerisinde ateş olmayan, savaş olmayan, en azından demokrasi uygulayabilen bir model. Kaldı ki diğer müslüman ülkeler tarafından rol model olarak alınan bir ülke. Osmanlı mirası olan bir ülke. Bizim ülkemiz 1923´te kurulmadı, bunun evveliyatı var. Osmanlıdan gelen bir yönetim, dış politika, devlet anlayışı var. Dolayısıyla Türkiye´nin yalnız bırakılması, deyim yerindeyse kendi başına hareket etmesi, her istediğini uygulaması, diğer ülkerin bunlara izin vereceği, rahat bırakacakları bir coğrafya değil Türkiye coğrafyası.
C. ÜSTEN: Sayın Nergis, köyden şehire göç eden vatandaşlar var. Bunlardan da şehirde umduğunu bulamayanlar var. Şehirden köye göçün önü açılabilir mi? Ya da köyden şehire göçü en gellemek adına neler yapılabilir? Tarım ülkesiyiz ama tarım üretimi konusunda sorunlar olduğunu söylüyorlar.
GELİŞMİŞLİĞİN GÖSTERGESİ KIRSAL KESİMDEKİ İNSAN SAYISININ AZALMASIDIR?
H. NERGİS: bu konuda bence Türkiye kabuk değiştiriyor. Değiştirmesi de gerekiyor, çağa uyum sağlaması gerekiyor. Bakıyorsunuz gelişmiş ülkelerde en fazla kırsal kesimde insanı yaşan ülke Fransa o da %5. Gelişmişliğin göstergesi de kırsal kesimde yaşayan insan sayısının azalması. Biliyorsunuz 1985 yılın Turgut Özal, Anap döneminde köyden kente göçün önü açıldı. 1980´li yıllardan itibaren köyler boşalmaya başladı. Bu doğal bir süreç. Çünkü Dünya´da bu yönde gelişiyor. Eskiden köylerde aile işletmeleri vardı, az bir tarlası var onu ekerdi, 3-5 tane hayvanı vardı onu otlatırdı, kendi ihtiyacını karşılar, kalanı satar, onunla da diğer ihtiyaçlarını karşılardı. Şimdi devir o devir değil. Artık Dünya´da ne iş yaparsanız yapın, ister hayvancılık yapın isterseniz tarım yapın, eğer dünya ölçeğinde yapmazsanız, yarışamıyorsunuz. Amerika´da bir çiftçinin ürettiği buğday 1 lira ise siz 3 liraya satamıyorsunuz. Sınırlar açıldı, serbest piyasa, serbest ekonomi var. Ucuz üretime karşı siz devlet olarak nereye kadar destek verirsiniz. Bir de köyde yaşayan nüfusa siz, elektrik, su, öğretmen herşeyi ayağına götürmeniz gerekiyor. Ama onlar şehire geldiğinde, onları burada istihdam ettiğinizde, hem de onlardan vergi dönüşümünü de sağlayıp daha ucuza hizmet sunmuş oluyorsunuz. Bunu gelişmiş ülkeler böyle yapmış heralde biz de böyle yapacağız. Gidişatta bu yönde. Kocaeli´nde köylere gittim orada da köyler boşalmış. Yani artık 150 hanenin olduğu yerde çocuğunuzu tutmanız çok zor. Bütün imkanlar ayağına da gelse köyde yaşamak istemiyor. Çünkü televizyonun başında oturduğunda dünyanın öbür ucunu görüyor. Cafelerde oturdan gençleri görüyor. Siz gençleri oraya bağlayamazsınız. Tabi artık ulaşım sorunu da kalmadı ben seçim çalışmaları kapsamında gittiğimiz köylerde çok da güzel gelişmelere rastladım. Yollar güzel, hiçbir sıkıntı yok. Bu dönemde arabası, evi olmayan kalmadı, köydeki vatandaşın da altında arabası var. İhtiyacı olduğunda şehire geliyor. Bu anlamda göçün önünü kesmek mümkün değil ama köylerde topraklar boş, işlenmiyor, arazi boş. Orası bir hazine, orasının işlenmesi ve sahip çıkılması lazım. Tabiki Türkiye´de bazı bölgelerde toplulaştırmka girdi ama o bölgelere toplulaştırma girmedi. Toplularştırma girdikren sonra bu tip yerlerde biliyorsunuz Tarım Bakanlığı´nın bazı projeleri var; tarımda dünya standartlarını yakalamak konusunda, o projelerin uygulanabildiği olacak. Yani Türkiye o noktalara doğru gelmeye başladı. Partimizin toplulaştırma konusudna da bir beyanatı var. Hızla Türkiye genelinde tapuların toplulaştırılması ve tarımda verimliliğin artırılması konusunda çalışmalar var. Tarım Bakanlığı´nın projeleri var. Ama bunlar birden olmuyor yavaş yavaş. Ben inanıyorum 5-10 yıl sonra köylerin çehresi de değişecek. Ama yinede gençleri köyde tutamayacaksınız, şehirde yaşamak isteyecekler. Daha büyük şirketler o arsaları değerlendirecek. Tarımda da dünya ile bu şekilde yarışacağız.