İNTERNET BAĞIMLILIĞI`NDA SON NOKTA

; İnternet özelliklede sosyal medya hayatımızın her bölümünde kendini hissettirmeye başlamış durumda. Haftalar öncesinde paylaşılan gönderiler dahi üzerine yapılan yorumlar ve beğeniler dolayısıyla tekrar tekrar gözden geçirilmekte. Peki “Sosyal me

Yaşam 30.06.2014 19:51:20 0

Editör

admin

İNTERNET BAĞIMLILIĞI`NDA  SON NOKTA
Haberi Sesli Oku

İnternet tüm hayatımızı kuşatmış durumda. Faturalarımızı internetten ödüyoruz. Alışverişimizi internetten yapıyoruz. Akşam yemeğimizi internetten sipariş ediyoruz. Bir ofis  çalışanı sek  her türlü işimizi   internet  üzerinden  hallediyoruz. Kısacası internet artık yalnızca internet değil, elimiz kolumuz olmuş durumda.

Öte yandan internet  teknolojisi ile birlikte hayatımıza giren Twitter’ı, facebook gibi kavramlarla tanışma  ve  kullanma yaşı neredeyse ana kucağına indi. Sosyal paylaşım sitelerini kullanmayanlara “Aaaa senin facebook’u, twitter’ın yok mu ?  Neden kullanmıyorsun ?” soruları yöneltilip  a sosyal yaftası yapıştıtılarak nerdeyse  vatan haini  ilan ediliyor. Sözün kısası  ayrılmaz parçamız oldu sanal dünya.

Bizde hayatımızın baş köşesinde kendisine yer edinen  bu olgunun  hayatımıza olan olumsuz etkilerini  gün yüzüne çıkarmak maksadı ile  Uzman Psikolog Davut Şenyürek’in görüşlerine başvurduk.

Açıklamalarına internet ve sosyal medya bağımlılığının nedenleriyle başlayan Şenyürek  özellikle   şahısların  gündelik yaşamındaki her şeyi internette paylaşma isteğinin nedenleri bkonusunda    şunları kaydetti..  ” Bunun birkaç nedeni var. Bunlardan bir tanesi beğenilme iç güdüsü. İnsanoğlu çevresi tarafından beğenilmeyi istiyor. Bu beğeniyi de sosyal medyada çok daha rahat kazanabileceğini umduğu için sosyal medyada kendi özelini paylaşma ihtiyacı hissediyor.  Zaten bunun için de sosyal paylaşım sitelerinde “like” etmek diye bir tabir var,  beğen butonu. Bir diğer neden ise kişisel imaj kazanımı. Sosyal medyada kişisel imajımızı olduğundan da farklı gösterebiliyoruz.  Gerçek kimliğimizin dışında da bir kimlik gösterebiliyoruz. Aynı zamanda da orada kazandığımız imajın bize çok farklı yerlerde katkısı olacağını düşündüğümüz için de sosyal medyada özel bilgilerimizi paylaşıyoruz.  Bir diğeri de sosyal kamu; sosyal hayatta “sanal olmayan sosyal hayatta” bazı noktalarda kabul görmemiz çoğu zaman mümkün olmuyor. Ama sosyal medyada farklı bir kişilik ve profille kendimizi sunduğumuzda sosyal kabulun daha fazla olduğunu görebiliyoruz. Örneğin; kişi, kendisiyle ilgili bir videoyu paylaştığında yüzlerce kişi onu beğenebiliyor. Ama gerçek hayatta böyle bir davranışı yaptığınızda herkes gelip sizi takdir etmeyebilir. Kişisel imaj kazanımı, beğenilme iç güdüsü ve sosyal kabul bu durumun temel nedenleridir. “

 

İnternet bağımlılığı noktasında  7’den 70’e bağımlı hale gelindiği  ve  günü blgşsayar başında tamamlayan insanların vehameti  konusuyla ilgili görüşlerini de dile getiren  Şenyürek;”Peki neden gerçek hayatta paylaşmadığımız,bazen dile getiremediğimiz şeyleri sosyal medyada paylaşıyoruz ?  Çünkü sosyal medyada kontrol yok, eleştiri yok, yargılamak yok, beğen butonu var ama beğenme butonu yok. En fazla eleştirilebiliyoruz ki paylaştığınız bir gönderi altındaki yorumları silmek sizin elinizde, böyle bir hakkınız var. Ahlaki kurallar yok. Çünkü sosyal medyada her tülü görüşün, siyasi grubun, ideolojin , hatta sapkınlıkların bile grupları var. Bu durum sosyal medyada anormal karşılanmadığı için, istenilen yerde “aidiyet” durumu oluşabiliyor. “ değerlendirmesinde bulundu...                            

Konuşmasının sonunda sosyal medyada paylaşımın dezavantajları ve neden olduğu sıkıntıları dile getiren uzman psikolog DAVUT  Şenyürek;” Temeldeki problem kişilik bölünmesi. Çünkü iki farklı karakteri aynı anda idare etmeye çalışıyoruz. Bir diğer sorun kaygı bozukluğudur. Sosyal medyada paylaştığımız şeylerin bize ileride nasıl şekilde döneceğini bilmediğimiz için kaygı ve endişe taşıyabiliriz bu da bizde kaygı bozukluğu durumu yaratabilir. Bir diğer sorun depresyondur. Paylaşım sitelerine baktığınız zaman, kişilerin yaptığı tüm etkinlikleri paylaştıklarını görürsünüz.  Eğer siz o imkanlara ve etkinliklere sahip değilseniz bu durum kendinizi kötü hissetmenize neden olur. Ve sizi depresyona sokabilir. “ ifadelerini kullandı.