Kayseri Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Adnan Evsen, “Bu kadar deprem tehdidi olan bir şehirde eğer deprem olursa veya hem Ecemiş fayının hem de Sarız fayının üreteceği 6-6,5 büyüklüğündeki bir deprem tahmin bile edilmeyecek seviyede ölümle
2012 yılında yayınlanan aktif diri faylar haritasına göre Kayseri dünden daha fazla bir deprem kenti oldu. Kayseri ve civarını etkileyecek olan Ecemiş fayı ve alt sekmenleri Kayseri'yi etkisi altına alan ikinci bir büyüklükte Sarız fayı ortaya çıktı. Sarız fayı da, Ecemiş fayı kadar 200 kilometre uzunluğa sahip yekpare olan bir faydır. Depreme gereğinden daha fazla önem vermesi konusunda bütün kamu kurum ve kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine ve genel idarecilere bu konuda görevler düşmektedir. Bu kadar deprem tehdidi olan bir şehirde eğer deprem olursa veya hem Ecemiş fayının hem de Sarız fayının üreteceği 6 - 6,5 büyüklüğündeki bir deprem ile Kayseri'de tahmin bile edilmeyecek seviyede ölümlere sebebiyet verebilir. Ecemiş fayı 6 ya da 6,5 büyüklüğünde bir deprem üretebilecek aktif bir faydır. Bu fayın aktif olması vesilesi de her an ve her bir sekmentin üzerinde deprem olabilmesi gerçeğini ortaya koymaktadır. Bu vesileyle 6 veya 6,5 büyüklüğünde bir depremin olması Kayseri'deki konut sektörünün özellikle 1992 yılından önce yapılmış olan konutlarda ciddi manada hasarlar meydan getirecektir ve bu hasarlar oluşurken de insanların ölümüne sebebiyet verecektir. Bir an evvel ülkenin ulusal deprem stratejisi eylem planına uygun olarak Kayseri kentinde de deprem senaryosu oluşturulmalı ve bu deprem senaryosu içerinde kime ne görev düşüyorsa bu görevler harfiyen yerine getirilmeli ve tatbikatlı bir şekilde uygulanması gerekmektedir” diye konuştu.
Kayseri’nin bir deprem senaryosunun olmasının altını çizen Evsen, “2012 yılını geride bıraktık. Kayseri kentinin deprem senaryosunu ortaya koyamazsak ki henüz bir çalışma yok bu manada o zaman bizim ulusal deprem stratejisi eylem planları tamamen boş, tamamen kitabi bilgiler ve taslak içerisinde kalmakta hiçbir surette uygulamaya geçirilmemekte ve insanları depremden sonra konutların altında can vermesine sebebiyet verecek şekliyle hem genel merkezi, genel idariler, merkezi hükümet hem de yerel hükümetler bu manadan sorumlu olacaktır. Bir an evvel ulusal eylem planı çerçevesinde, ulusal eylemin öngördüğü deprem senaryoları bir an önce ortaya konulmalı, toplumun bütün katmanlarında kimlere ne görevler düşüyorsa bu görevler tevdi edilmelidir. Tevdi edilen görevlerle birlikte herkes kendi sorumluluğunu bilmesi gerekmektedir ve bunun tatbikata dönüştürülmesi gerekmektedir. Bunlar olmazsa 1999 yılında Marmara da, Düzce'de olduğu gibi, yine 2011 yılında Van'da olduğu gibi binlerce ana ‘ah vah’ edecek, binlerce insan ölecek, maddi hasarlar ve kayıplar zaten işin başka bir tarafı. Birçok insanımızda nerde bu devlet diye bağırmaya, sızlamaya başlayacaktır. Halbuki bu bizim eylem planlarını, stratejileri, deprem senaryolarını hayata geçirmemiz gerekmekte toplumun bütün katmanlarını üniversiteler, gerek merkezi gerekse yerel hükümet, toplumun bütün kesimleri, sivil toplum örgütleri herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.