Tarih: 08.04.2015 22:12

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI DR.KAYA

Facebook Twitter Linked-in

Değişen yaşam koşulları ve alışkanlıklar çiftlerin çocuk sahibi olma yaşını da değiştirdi. Günümüzde anne olma yaşı, sürekli yükselmekte. Bu durumun en önemli  nedeni olarak da  uzmanlar  toplumsal yaşamda  kadının yeri ve   statüsündeki değişiklik ile sosyo – ekonomik durumunda ki değişiklik olarak gösteriyorlar… Peki sağlıklı nesiller için ideal anne olma yaşı nedir? Herkesin merak ettiği bu soruyu  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Hakan Kaya'ya yönelttik ve bakın nasıl cevap aldık…

Gelişen ve değişen toplumsal yaşamla birlikte artık iyi eğitim alıp  çalışma hayatında önemli  konumlarda görev alan  şehirli kadınlar evlilik ve iş hayatını birlikte götürmeye çalışırken bu tempoda çocuk sahibi olmayı  ertelemek istiyor.

ABD'de 2000 yılında yapılan bilimsel araştırmaya göre, bir sene içinde doğum yapan 550 bin kadın ilk çocuğunu 35 yaşında dünyaya getirmiş olarak ortaya çıkıyor. Türkiye'de ise ortalama anne olma yaşı 30'un altında. Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2006 verilerine göre ise 25-29 yaşında evlenen hanımların yüzde 7,7 oranında arttığı görülüyor. Bu bilgi 30 yaşından sonra çocuk sahibi olanların giderek arttığının da bir ispatı niteliğinde. Peki, kadının hayatındaki en önemli dönüm noktası olan anneliğin en ideal yaşı nedir?

İleri yaşta hamileliğin artıları ve eksileri nelerdir? Gibi soruları Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Hakan Kaya'nın kapsını çalıp  bütün bu soruları kendisine yöneltip detaylı bilgi aldık...

Doğum Uzmanı Opr. Dr. Kaya haber ekibimize yaptığı değerlendirmede günümüzde kadınların  çok daha  ileri yaşlarda evliliği ve çocuk sahibi olmayı tercih ettiklerini vurgulayarak şunları kaydetti Toplumumuzun kültürel ve dinamik yapısına baktığımız zaman uygulamanın aksine yanlış içerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Batı toplumuna baktığımız zaman batı medeniyeti çerçevesinde az çocuklu ileri yaşta hatta çocuksuz aileler söz konusudur. Bugün Avrupa toplumunu incelediğimiz zaman özellikle genç nüfusun çok ciddi bir şekilde azaldığını, yaşlı nüfusunun arttığını  ve iş gücüne sahip eleman ihtiyacına da ciddi eksiklerin olduğunu görüyoruz. Bizde de kadınlarımız batı medeniyetini örnek alarak ‘taklitçi' mantıkla yola çıkmaktadır. Toplumumuzda gençlerimizin özellikle okuma ve iş gücüne sahip olabilmek adına anneliği evliliği ertelediği ve batıyı taklit ederek ileri yaşta evliliği daha çok tercih edildiğini görmekteyiz. Bu da kadının doğasına yaratılışına aykırı bir durumdur”           

Kadının yaklaşık 18 yaşına girdiğinde gençlikten çıktığına dikkat çeken Kaya, sağlıklı nesillerin yetişmesi için erken yaşta evlenilmesi gerektiğine  vurgu yaparak, Yaratılış itibariyle 18 yaşlarında ve erken doğumlarda hem bebek hem de anne açısından daha sağlıklı ve iyi nesillerin yetişmesini sağlıklı hamilelerin sürdürülmesi söz konusudur. O yüzden bizim Batının aldatmacasından biraz daha uzak olarak toplumumuzun dinamiklerini iyi incelediğimizde az çocuk sahibi olmanın ülkenin faydasına olmadığını iyi analiz etmemiz lazım. Daha çok planlı doğru düzgün yaşamlar ortaya koyarak özellikle kızlarımızın okumasına engel olmadan hayatlarını sürdürürken evliliklerde yapabileceklerini mesleki kariyer peşinde koşarken sosyal yaşamdan da kopmadan bu dinamikler içerisinde hem çalışarak hem de aynı zamanda anneliği sürdürerek, genç yaşta sağlıklı nesiller elde edilebilmesi mümkündür. Çünkü; ileri yaşlarda özellikle 35 yaş üstü anneliklerde hem kısırlık oranında ciddi artışlar söz konusudur. Doğacak çocuklarında genetik olarak sağlıksız olabilme ihtimali artmaktadır. Onun için 35 yaş üstündeki riskli gebelikler yerine daha erken yaşlarda hem zeki hem de sağlıklı çocukların meydana geldiği görünmektedir. Annelik ertelenecek bir durum değildir. İş kaygısıyla doğurganlığı ötelemek tamamen yanlıştır. Bizim inanç sistemimiz de de riski veren Allah'tır. Sadece rızık peşinde koşarken  çocuğun geleceğini temin etmek ve onu garantiye almak bizim ukdemiz de değildir. Bu İlahi Takdir'in ukdesinde kudretinde  olan bir şeydir. Onun için bu kaygılardan uzaklaşarak kendi dinamiklerimize toplum yapımıza dönmemiz gerekiyor” değerlendirmesinde  bulundu..                    




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —