Kılıçdaroğlu’nun `Milletin anasını belleyenlerin adayı` ifadesi için suç duyurusunda bulunan destek Grubu adına konuşan Avukat Yüzgeç “‘Milletin anasını belleyen’ tabiri kesinlikle kabul edilemez. Bu nedenle hakaret hakkında yüce Türk yargısını göreve davet ediyoruz” ifadesini kullandı..
Cumhurbaşkanlığı Destek Grubu adına Kayseri Adliyesi önünde açıklamada bulunan Av. Seyit Halil Yüzgeç, "10 Ağustos’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülkemiz, bölgemiz ve dünya açısından çok önemli sonuçları olacak bir seçimdir. Söz konusu seçimlerde tansiyonun yükselmesinin doğal olduğunu düşünüyoruz. Ancak söz konusu seçim gerginliğinin, hakaret boyutuna vardırılması, hele de bir adaya destek veren herkese dil uzatılması kabul edilemez. Kendisine sayın demenin çok anlamlı olduğunu düşünmediğimiz Kemal Kılıçdaroğlu, Sayın Başbakanımız için ‘Milletin anasını belleyenlerin adayı’ tanımlamasında bulunmuştur. Söz konusu dil ve üslup kendi tabanına, ‘tıpış tıpış oy vermeye gideceksiniz’ diyen ve bu söyleme tepki göstermeyip, belirlenen ısmarlama adaya oy vermeye giden bir taban için normal kabul edilebilirse de, milletin, ümmetin ve tüm insanlığın umudu bir taban ve bu tabanın lideri, milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan için kabul edilemez" değerlendirmesinde bulundu…
Avukat Seyit Halil Yüzgeç açıklamalarının devamında şunları kaydetti: "Bugün bu söylemden kaçınmayan insanlar dün 1961’de, 1971’de, 1980’de ve 28 Şubat’ta demokrasiyi kesintiye uğratmaktan ve ülkeyi batağa sürüklemekten kaçınmamışlardır. Halkın değer verdiklerini darağacına göndermeyi, zehirlemeyi ve evinde hapsederek siyasi idama mahkum etmeyi kendilerine misyon bilen bu yapı, sokak eylemleri yoluyla milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmeyi kafalarına koymuşlar bunun için de ağacı, çevreyi dahi kullanmakta çekinmemişlerdir. Başbakan’ın, yakınlarının ve hatta ailesinin her türlü değerlerine pervasızca el ve dil uzatmayı kendilerine görev edinen bu yapının halkın değerlerine de dil uzatması kaçınılmazdır. 17-25 Aralık 2013 tarihinde bürokratik oligarşi eliyle hukuk ve emniyetteki bir kısım yapılanma vasıta kılınarak yapmaya çalıştıkları bürokratik darbe de ortadan kaldırılmış, ellerinde kalan son kale durumundaki Cumhurbaşkanlığı makamına, halkın isteğiyle seçilen Abdullah Gül’den sonra bu kez halkın kendi eliyle seçeceği bir ismin seçilecek olmasını hazmedememektedirler. 2013 yılında Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu’nun, Aydın Doğan’ın adayı olduğu Kurtlar İmparatorluğu isimli kitapta yazılmıştır. Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu, 4 kişinin 40 dakikalık kararıyla aday olarak belirlenmiştir. 40 yıllık siyasi mücadeleden gelerek ‘muhtar bile olamaz’ denilirken bugün Cumhurbaşkanlığı kapısını sonuna kadar aralayan Başbakan ve arkasında duasıyla, eliyle, diliyle ve tüm değerleriyle bulunan Türk halkının, ümmetin ve tüm insanlığın umutlarını ve duruşunu anlamasını beklemiyoruz. Zaten camileri ahır yapan, Kur’an’ı okumayı yasaklayan ve Allahu Ekber nidalarını ‘Tanrı Uludur’a çeviren zihniyetten başka bir beklentimiz de yoktu. Artık halk eliyle yok olacaklarını ve tasfiye edileceklerini anlayan bu isimler halkın onur ve şerefine dil uzatmaya başlamışlardır. Halkın iradesine olan saygısızlıklarını ve hakaretlerini seçkinci bir anlayışla yıllarca ‘bidon kafalı’, ‘göbeğini kaşıyan insanlar’, ‘koyun millet’ gibi ifadelerle defalarca göstermişlerdir. Biz bu zihniyet için ‘analar ağlatan siyasi zihniyet’ denilebilir. Çünkü onlar başörtülü kardeşlerimizin annelerini üniversite kapılarında, başörtülü şehit analarını orduevi kapılarında, imam hatipli öğrencilerin ailelerini üniversite tercihlerinde mağdur edip ağlatmışlardır. Mağdur edip ağlattıkları annelerin bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında dualarıyla ağlamasını hazmedememektedirler. ‘Milletin anasını belleyen’ tabiri kesinlikle kabul edilemez. Bu nedenle hakaret hakkında yüce Türk yargısını göreve davet ediyoruz."