Kırgız kardeşlerimiz müthiş misafirperverler. Ülkenin genel ekonomik sıkıntısına rağmen kendilerine gelen bir konuğa evlerinde ne varsa ikram ediyorlar. Biraz sonra ayrıntılarına gireceğim yemek masasının üzerinde iğne atsanız yere düşmez.
Yeri gelmişken bir cümleyle ifade edeyim,yakın akRarabarın haricinde bir hemşehri veya uzaktan tanıdık birbaşka şehre gittiği zaman günlerce, hatta aylarca o evde misafir olarak kalabiliyormuş..Bizde bu kültür artık yok. En yakın akrabalarımızı dahi otellerde konuk ediyoruz.
KIMIZ VE AT SÜTÜ
Kırgız sofrasının en önemli içeceği şüphesizki kımız...Talas'a giderken bir Kırgız çadırında durduk ve bize bazlama ile ikram edilen kaymaktan tattık.Kımız da ikram edildi.Heyetimizdeki bir-iki arkadaşımız kımızı içti...Ben içmedim.Biraz sonra merada otlayan at sürülerinin yanına gittik. Bir Kırgız hanımın koyun gibi sağdığı atın sütünden yarım bardak kadar içtim.At sütü ile koyun yada büyükbaş hayvan sütü çok farklı. Yağsız bir süt. Normal süte oranla sanki daha yumşak. Ot kokusu var. Bir arkadaşımız navruz kokusu hissettim dedi...Belliki hangi otlardan yiyorsa hayvan onun kokusu süte siniyor... Doğrusu at sütü fena değil.Kımız içmedim. İçenlere sordum; tadı is çalmış ayrana, kefiure benziyor diyorlar.
Süt ve kımız aynı zamanda bazı hastalıklar için bir tedavi aracı gibi... Talas yolunda uğradığımız Kırgız çadırındaki yaşlı nine süt tedavisi gördüğünü söyledi.
Peki kımız nasıl hazırlanıyor?..Atın sütünü bildiğimiz yayıklara dolduruyorlarmış.Yayıkta sütü dövmeye başlamadan birgün önceki sütten yayık içine maya yapılıyormuş. Sonra bu süt 5-7 binkez yayıkta dövülüyormuş. İki saat bekletildikten sonra ise kımız halini alıyormuş.
Daha önce bir cümleyle bahsettim.At, Kırgızlar için önemli bir hayvan.Küçük ve büyükbaş hayvandan önemli...At, binek, etlik ve sütlük olmak üzere üçe ayrılmıyor. Çok ağır misafirlere at eti ikram ediliyor...
ÇAY SOFRANIN VAZGEÇİLMEZİ
Sofraya ilk oturduğumda kulpsuz fincanlar dikkatimi çekti.Çorba kasesinden küçük,bizim kahve fincanlarnından büyük..Ama fincanın kulpsuz ve biraz daha yarım olanı...Bunlar çay fincanlarıymış..
Birkere sofraya oturmadan önce mutlaka ıbrıkla elinizi yıkıyorsunuz. Siz lavaboya girip elinizi yıkamış olsanız dahi, iki görevliden biri leğen tutuyor, diğeri ıbrıkla elinize su döküyor.Havlu ikram ediyor.Bunun nedenini sorduğumuzda,öncelikle temizlik, elinizi yıkamış olsanız dahi size su ikramında bulunanlara teşekküre( rahmete) vesile oluyormuş..Kırgızlar teşekkür yerine rahmet diyorlar zaten...
Sofraya oturur oturmaz kulpsuz fincanın dolduruluyor ve yeşil çay ikram ediliyor.Tabiki su veya diğer içecek..Kımız ylada kolalı içecekler,meyva suyu vs... Çay, su veya diğer içeceklerden hangisi bardağınızda boşalırsa hemen dolduruluyor.Yeter demezseniz sofradan kalkıncaya kadar bardağınız asla boş kalmıyor.
Sütle uğraşmalarına rağmen peynir kültürü Kırgız'da pek gelişmemiş.Sabah kahvaltısı veya diğer yemeklerde masada tek bir boş yer kalmıyor. Masanın başına konukların en büyüğü (makam veya yaş olarak) oturuyor. Kırgızlar buna ak sakal diyorlar.Üç öğün yemekte de kuruyemiş (ağırlıklı ceviz, badem, fındık) var...Kağıtlı şeker,birkaç çeşit hamur kızartması ve tandırda pişirilmiş normal ekmekler yada simitten daha kalın bizdeki açma büyüklüğünde,ama sıralı büyüklükte ekmekler..Bunlar masanın adeta aksesuarı...Salata mutlaka var...Funçasa dedikleri makarnalı,sebzeli az et karıştırılmış, sosla lezzet yüklenmiş bir salata ilgimi çekiyor. Bizdeki yeşil salatada mevcut.
İki çorba dikkatimi çekti. Özellikle kese adı verilen et suyla çorbada yağlı et, büyükçe patatesli havuç ve bizdeki maydanoza benzer otlar var. Lezzetli birşey...Manpar isimli bir başka çorba daha var. Sebze, küçük küçük et, hatta küçük hamur birkaç çeşit ot, domates karışık...Çorba içindeki etler yağlı olduğu için sanki çorbalar tamamen et suyu ili pişiriliyormuş gibi..Bizim haşlamada olduğu gibi tamamen et suyuda Beşparmak adlı yemekte çorba gibi ikram ediliyor.
KIRGIZ PİLAVI VE BEŞPARMAK
Kırgız Pilavının ayrı bir yeri var mutfak kültüründe, Bu yiyeceğe aş pilavı da diyorlar..Bu aşın adını Hoş(oş) şehrinden aldığı söyleniyor.Hatta Kırgızlar arasında Oş'ta pilav yememişsen gerisi boş türünden deyimler var..Bu pilavın tamamen kuyruk yağı ile pişirildiği ve çok yağlı olduğu söylleniyor.Biz Issık Gölünde pilavdan yedik.Ama o kadar yağlı değildi.Okul müdürü Çok yağlı pilavı konuklarımız diyemez diyerek yağı az koyduk dedi...Pilav, kırmızı pirinç, yağlı et ve havuçtan yapılıyor.
Geleneksel yemeklerden biri de Beşparmak adı üzerine beş parmakla yeniyor.İnce ince,yani yufka gibi incelikle ama 3 cm kadar genişlikte kesilmiş hamurlar belliki sıcak suyun içerisine daldırılıp çıkartılıyor. İkram ederken de birbirine yapışmıyor.Bazan üzerine kazartılmış soğanda konuluyor.Beşpermakla genellikle kuzu ile birlikte ikram ediliyor.
AKSAKALA SUNULAN KUZU BAŞI
Kırgızların aksakal dediği makam veya yaşca en büyük kişi sofranın başına oturuyor.O yemeğe başlamadan kimse yemeğe başlamıyor...
Misafirlere genellikle kuzu ikram ediliylor.Kuzu büyüklüğüne ve misafir sayısına göre 12 ayrı parçaya ayrımlıyor ve tamamen kendi yağı ve suyu ile kazan tencere arası tavalarda pişiriliyor. Üzerine sadece sarımsak atılıyor.Ateşte pişmiş kuzu misafirlere büyük tabaklar halinde ikram ediliyor..Şunu hemen söyleyeyim Kırgızlat eti çok yağlı yiyor.Kuyruk yağı yemeklerdre en çok kullanılan yağ...
Kuzunun ayrıca pişirilen başı aksakala getiriliyor.Aksakal kuzunun başına sofrada bulunanlara ikram ediyor.Bir kişiye gözünü veriyor al gözüm ol diyor.Bir başka isme beynini veriyor al beynim ol diyor. Bu seromoni kuzunun yüzü, kulağı ve organlarına yönelik bir bir uygulanıyor.Aksakalın ikramlarını yememek ayıp sayılıyor.
Yemek normal bir süreçte enaz 2 saat sürüyor.Kırgızlar biz Türklerin aksine yemek konusunda Batılılara daha yakın bir zaman dilimini kullanıyorlar.
DUADAN ÖNCE SOFRADAN KALKILMAZ
Yemek bittikten sonra hem ev sahibi,hemde misafirler dua ediyor.Önce ev sahibinin yaptığı kısa şükür ve sağlık duasına hep birlikte amin deniliyor. Sonra bizim heyetten bir kişi dua ediyor yine amin deniliyor. Sofradan kalkınca yine ıbrık,leğen ve havlu ile ellerimizi yıkıyoruz.
Kırgızlar ekmeğe nan diyorlar.Ekmek Bişkek'de halka açık fırınlarda üretiliyor.Ama taşrada daha çok hemen her evda tandır var. Un ve buğday ise daha çok Kazakistan'dan geliyor.Bu cihetle Talas Belediyesi'nin kardeş Talas'da açtığı 30 bin ekmek kapisiteli fırın kerdişlerimizin büyük ilgisini görüyor.
Bildiğimiz manada tatlı kültürleri pek yok..Kayısı reçeli ve bazı özel tatlılar var.Bunlarda çok şekerli değil.
Biraz tuzlu olan kurutulmuş yoğurt dikkatimizi çekiyor.Yaylalarda eti de tuzlayarak tel örgülü dolapların içinde kurutuyorlar...Tıpkı bizim çemensiz pastırma gibi...
Bölgede fasülye olmasına rağmen , maalesef yemeği çok yaygın değil.Patates bazı yemeklerde var. Ama doğrusu bununda yaygın olduğu söylenemez.
Özetle Kırgızların misafirlerine ikramlarına hayran kaldım. Çok saygılılar ve ellerinde ne varsa ikram etme çabası içindeler. Et Kırgız sofrasının vazgeçilmezi olmasına rağmen insanların kilolu olmamasına doğrusu şaşırdım.
YARIN:UZUN BİR YOLCULUKTAN
SONRA TALAS'A ULAŞIYORUZ.
....