Özellikle klimalrın yol açtığı ve su buharcıklarının havadan solunum yoluyla akciğerlere girmesi sonucu oluşan lejyoner hastalığı 10 gün içinde ölüme sebep olabiliyor. Halk arasında `Klima Hastalığı` olarak da bilinen ‘Lejyoner hastalığı’nın iyi temizlenmemiş klimalardan kaynaklandığını ve herkesi tehdit ettiğini vurgulayan uzmanlar, yaz aylarının en tehlikeli döneminde olduğumuza dikkat çektip uyardılar…. Bizde bu bilgi ışığında Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Hayati Demiraslan`nın kapısını çalıp söz konusu hastalık hakkında detaylı bilgi aldık....
Sıcak havalarda oda ısısını düşürerek serin ve konforlu bir ortam oluşturmk için kullanılan klimalar aynı zamanda hava yolu ile bulaşan mikroorganizmaların da kaynağı olabilmekte ve sağlığımız açısından ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Peki nedir Lejyon hastalığı ? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir ? beraberimizde götürdüğümüz tüm bu soruları Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Hayati Demiraslan’a yönelltik. Yrd. Doç.Dr. Demiraslan hastalığın tarihçesini anlatarak söze başladı ve bakın neler anlattı... ’ Legionelle pneumophilia’ adlı bir mikronizmanın neden olduğu ‘klima hastalığı” olarak da adlandırılan zature hastalığı diye tanımlayarak, “lejyoner hastalığı, hem toplumda hem de hastane kaynaklı enfeksiyonlara neden olabilir. İlk kez 1976 yılında Amerika da bir lejyon toplantısında, oteldeki salgından dolayı salgından 182 kişi enfekte ve 29 kişi öluyor. Buna ıthafen edilen ‘lejyoner’hastalığı olarak isimlendiriliyor”
Yr.Doç.Dr. Demiraslan, lejyoner hastalığının en önemli yaşam alanı ‘su’ olduğuna dikkat çekerek, “Suyun içerisindeki mikronizmaların içerisinde yaşıyor. Klora dirençli olduğundan su sistemlerimizde bulunabiliyor. 50 derece altındaki ortamlarda uygun ortam olduğundan buralarda yaşıyor” ifadesini kullanıp lejyoner hastalığının bulaşma yollarını şu şekilde sıraladı: “Su, soğutma sistemler, duşlar, fıskıyerler, nemlendiriciler, kaplıcalar, buz makinalari ve su birikilen yerlerdir. Eğer seyahat gibi bir durum varsa hastalık seyahatten sonra ortaya çıkmışsa en önemli risk faktörü uçaklardaki ve kalınan otellerdeki havalandırma sistemleri yani ‘klimalar’dır. Şuanda ülkemizde büyük alışveriş merkezleri, hastaneler, toplu yaşam yerlerde merkezi havalandırma sistemleri bulunuyor. Bunların mutlaka bakımlarının yapılması gerekiyor. Eğer bakım yapılmasa salgınlar görülebilir."