AÜ Tıp Fakültesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Bilim Dalı tarafından iki yıl önce yapılan nakille sağlığına kavuşan ve şu an 4 yaşına giren minik hasta ve bağışçısı, 14 Ekim Pazartesi günü Atina'da düzenlenecek farkındalık etkinliğinde ilk kez buluşacak.
Nadir görülen kalıtsal bağışıklık sistemi rahatsızlığı kronik granülomatöz hastalıkla (KGH) dünyaya gelen ve hastalığının neden olduğu ciddi enfeksiyonlar nedeniyle 2 yaşına girmeden entübe edilen erkek bebek, o dönem uçak ambulansla Bursa'dan Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesine sevk edildi.
Hayatta kalabilmesi için hızla kök hücre nakli yapılması gereken bebek için seferber olan hekimler, uygun bir bağışçı arayışına girdi. Ancak ne bebeğin ailesinin çalışmalarıyla ne de Türkiye genelinde bebekle doku tipi uyan bir bağışçı bulunabildi.
Bunun üzerine devreye giren TRAN, dünya genelindeki gönüllü kök hücre bağışçılarını taradı ve Yunanistan'da bir gönüllünün nakil için uyumlu olduğunu saptadı. Bu sayede nakil süreci başlayan bebek, Yunanistan'daki gönüllünün bağışladığı kök hücrelerle sağlığına kavuştu.
AÜ Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Başkanı ve TRAN sorumlusu Prof. Dr. Selami Koçak Toprak, yaptığı açıklamada, Kovid-19 pandemisinin bütün ağırlığıyla devam ettiği bir süreçte hastaneye nakledilen bebeğin pediatri birimince izlendiğini anlattı.
Türkiye'den uygun kök hücre vericisi bulunamaması üzerine dünya genelindeki gönüllü bağışçıları araştırdıklarını anlatan Toprak, "TRAN, 2006'da tam da bu amaçla kuruldu. Hemen çocuğumuz için dünya genelini taradık ve bir gün içinde uygun kök hücre vericisini bulduk. Ardından iki ay gibi bir sürede çocuğumuza kök hücre nakli yapıldı. Şu anda gayet sağlıklı bir durumda, kendi merkezinde takip ediliyor." dedi.
Yunanistan'da yaşayan gönüllünün kök hücre bağışını kabul etmesinin çok kıymetli olduğunu vurgulayan Toprak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uluslararası kurallar gereği nakil gerçekleştikten ancak 1-2 yıl sonra vericiyle hastanın tanışmasına izin veriliyor, daha erken dönemde bu mümkün olmuyor. Burada da nakilden 2 yıl sonra, Yunanistan'daki gönüllü bağışçıdan böyle bir davet geldi, hastayla tanışmak isteğinde bulundu. Çocuğumuzun ailesi de bunu mutlulukla karşıladı. TRAN ekibimiz de bu buluşmaya davet edildi. 14 Ekim Pazartesi günü Yunanistan'da çocuğumuz, ailesi, bizler, gönüllü bağışçımız ve Yunanistan hükümetinden yetkililerin katılımıyla 'hasta-donör buluşması' yapılacak. Bizler de heyecanla, merakla bu buluşmayı bekliyoruz."
Prof. Dr. Toprak, dünyanın dört bir yanındaki gönüllü kök hücre bağışçılarının bilgilerinin doku bilgi bankalarında yer aldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bir hastamız için bağışçı aradığımızda tek bir tuşla dünyanın en uzak bölgelerindeki gönüllü vericilerin bilgilerine bile ulaşabiliyoruz. Şayet farklı bir ülkedeki bağışçının doku tipi buradaki bir hastayla uyuşuyorsa, verici bağışı kabul ediyorsa, sağlık durumu ve detaylı tıbbi tetkikleri de uyumluysa ilgili ülkedeki kök hücre nakil merkeziyle bağlantı kuruyoruz. Vericinin bu işlem için ülkesinden ayrılmasına gerek yok, kendi yaşadığı ülkede 3-4 gün gibi sürede kök hücreleri toplanıyor. Ardından kök hücreler, uçakla merkezimize gönderiliyor. Sonrasında da ilgili birim tarafından nakil gerçekleştiriliyor."
Prof. Dr. Toprak, 18-50 yaş arasındaki her sağlıklı bireyin TÜRKÖK üzerinden gönüllü kök hücre bağışçısı olabileceğini anımsatarak, şu çağrıda bulundu:
"Bizim kendi veri tabanımızda da yaklaşık 15 bin gönüllü var, bunu büyütmeye çabalıyoruz. Kök hücre vericisi olmak gerçekten çok kutsal bir görev. Belki hayat boyu size rastlamayacak ama belki de bir gün bir hasta için size ihtiyaç duyulacak. Kök hücre vererek bir hastanın hayatını kurtarabileceksiniz. Kök hücre vermenin kişiye hiçbir zararı yok."
AÜ Tıp Fakültesi Doku Tiplendirme Laboratuvarı ve Hematoloji Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Klara Dalva da gönüllü vericilerin öncelikle tek tüple kan örneğini aldıklarını ve doku tiplendirmesi üzerinde çalıştıklarını anlattı.
Bu işlemlerin tamamının kişilerin kimlikleri gizlenerek yapıldığını, her bağışçıya bir numara atandığını dile getiren Dalva, "Bağışçılar, bu numara ve doku tipleriyle veri bankasına kaydediliyor. Daha sonra hastalar için uygun verici olup olmadığına dair bu veri bankasında tarama yapıyoruz. Uygun verici çıkarsa kişi bir bağışçı adayı haline geliyor, bunu da mutlaka ek tetkiklerle doğrulamamız gerekiyor. Vericinin uyumlu olduğu kesin olarak onaylandığında nakil süreci de başlamış oluyor." bilgisini paylaştı.