UZUNsüre
yüksek sesle müzik dinlemek
: Eyvah erenler !
Yoksa siz de mükemmeliyetçilik hastalığının pençesine mi düştünüz?
Durun canım hemen paniklemeyin yarenler
Bu işten kurtuluşunuza vesile olup, toparlanmanızı sağlayacağınızı umduğum bir kaç şey yazarak nacizhane derdinize dermen olmak arzusundayım dostlarım.
Mükemmeliyetçilik dostlarım şahsın kendisine "ulaşamayacağı kadar yüksek" standartlar koyarak, gündelik hayatını sürekli denetleme, aşırı planlar yapma, düzenleme, sıralama, revize etme yapamayacakları için erteleme gibi tutum ve davranışlarla çerçevelendirip sınırlandırmasıdır .
İşin özüne bakarsanız dostlarım; bu vehamet bana göre insanı öldürmeyip süründüren bir durumdur. Latife yapmıyorum, hakikaten öyle. Kontrol takıntısı öylesine artar ki, sadece kendisini kontrol etmekle kalmayıp çevresindeki herkesi denetlemeye, elinin altında tutmaya başlar. Kendisinin mükemmel bir adam olmaya çalışması yetmez, karısının mükemmel bir eş olması için çabalar durur. Bu çabaların çoğunda zorlama davranışları bulunur hiç kuşkususz. Ve çocukları üzerinde atmaca gibi dolanan bir babaya dönüşüverir farkında olmadan. Attıkları adımı, aldıkları nefesi bile kontrol eder. Her şey tam ve zamanında olmalıdır! Ha diyeceksiniz ki ne güzel! Ama kazın ayağı öyle değil yarenler. Çünkü bu "tam" ve "zamanında" denilen kavramlar kararı hep ona aittir.
Sizin doğrunuzun onun için bir ehemniyeti yoktur. Çünkü onun doğru tektir ve hep onun doğrusudur. Çevresindeki herkesin bildiği ve söylediği eksiktir, noksandır, yersiz ve anlamsızdır. Ulaşılması gereken yegâne gerçek kendisinin belirlediği hayat şeklidir. Ya onun dediği gibi yaşarsınız dostlarım, ya da onun dediği gibi yaşarsınız ikinci bir alternetif asla yoktur!
Kendi keyfinize, tercihlerinize, önceliklerinize göre yaşama şansınız yoktur.
Aslında siz yoksunuzdur onun için zaten, keyfiniz nasıl olabilir ki?
Mükemmeliyetçi kimseye göre asla hata yapılmamalıdır.
Öyle ki hayat -meli, -malı'ların üzerine kurulmuştur.
Günlük konuşma dili bile gayriihtiyari olarak bu formata bürünmüştür.
Hedeflediği bir duruma ulaşamamak onun en büyük kabusudur.
Onun için hiçbir şey "yeterince iyi" değildir.
Sürekli kendisini eleştirir.
Günün büyük çoğunu aptal gibi göründüğünü düşünerek geçirir.
Kimsenin yapamayacağı kadar başarılı işler yapsa bile, kendisine göre dünyanın en beceriksiz insanı yine kendisidir.
Üstelik titiz davrandığı, ince eleyip sık dokuduğu halde böyleyse, işlerin ucunu bıraksa kimbilir ne hale gelecektir!
Mükemmeliyetçi olduğunu fark edip kabullenmese bile kendisini değiştirmek için değil; eksik bıraktığı şeyler varsa daha iyi fark edip tamamlaması içindir.
En basit işi bile yaparken, çok mükemmel yapmak için gereğinden fazla detaycıdır.
İş bitmez, uzar durur.
Derken yeni bir işe kalkışmak ister.
Bir önceki uzun çaba aklına gelince vazgeçer.
Bir şey yapacaksa ya en iyisini yapmalı ya da hiç yapmamalı diye düşünür...
Ve buradan saysam uzaya yol olacak kadar bir sürü şey vardır dostlarım...
Okurken bile sıkıldınız, içiniz bunaldı değil mi dostlarım?
Peki bu durumdan kurtulmanın çaresi ne , nasıl derman olacaksız derdime diyorsanız şayet işte nacizhane tavsiyelr.
Öncelikle dostlarım kusursuz olmaya çabalamanın ne işinize yarayacağını düşünmeniz gerekir kanaatindeyim.
Kusursuz olmakla elinize ne geçecek?
Kime göre ne olacağız?
Kimden hangi konuda üstün olacağız?
Kazanımınız ne olacak?
Kişi, gerekli özeleştiriyi yaptığında mükemmel olmak için feda ettiklerinin, mükemmel olduğunda kazanacaklarından çok daha fazla olacağını idrak edebilir yarenler.
İnsanlar mükemmel olmak için öyle çok yanlarını kaybederler ki! İnsan ilişkileri bozulur.
Kaygı bozuklukları yaşar, sinirlilik, yetersizlik, inatçılık huyları kazanır.
Aslına bakarsanız mükemmel olacağım derken, tam tersi bir kişi olup çıkıverirler.
Fakat kendisini algılamasıyla, karşısındaki kişinin onu gördüğü kişilik arasında dağlar kadar fark olduğunu hissedemezler bile dostlarım.
Bu yüzden dostlarım bir an evvel kusursuz olma yırtınmalarımızdan vaz geçmekte yarar var.
İkinci olarak yarenler; "Ya hep - ya hiç" tarzı düşünmekten vazgeçmek gerekir.
Kendinizi sürekli olumsuz eleştirilerle boğmak, hayatı kendimize zindan etmek yerine, günlük pratiğinize ve kendi gerçeğimizle uyumlu eleştiriler yapıp sonuçta kendi gerçeğimize uygun sonuçlarla fayda sağlamaya çalışalım dostlarım.
Küçük bir hata yaptıK diye "Ben ne işe yararım ki zaten" demeyelim...
"Hay Allah.. bu işte biraz aksama oldu.
Daha dikkatli olursam sonuç daha olumlu olacak" demeye çalışalım.
Sözün özü yarenler "Yeterince iyi" kavramıyla barışmak gerekir
Ve dostlarım ne yapabileceğımız konusunda gerçekçi olmaya gayret edelim.
Son olarak dostlarım eleştirilere açık olalım.
Bütün bunların sonunda emin olun kazanan biz olacağız.
Unutmayalım ki kusursuzluk sadece Yaradana mahsusutur.
Ve kibir ve gurur şeytanın sıfatlarıdır.
Teknolojinin gelişmesiyle
birlikte mp3 çalar, cep telefonları ve walkmanlar ile uzun süre ve yüksek sesle
müzik dinlemek her yerde moda oldu. Gençlerin özellikle toplu taşıma
araçlarında müzik dinlemeleri gençlerin dünyadan haberdar olmamasına,nezaketten
uzaklaşmasına yol açıyor.Bu durum müzik dinleyenler açısından hoş olsada
vatandaş bu duruma tepkili.toplum tarafından hoş görülmeyen bu davranış bir çok
sağlık sorununuda beraberinde getiriyor.