AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, özel bir ziyaret için geldiği Kayseri’de, Kay Grup bünyesinde yayın yapan Kay-Tv ve Kayseri Haber Gazetesi’nin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Metiner, Kobani bahane edilerek yapılan şiddet olaylarını kınadı. Yaşanan olayları” Kobani bahaneli gezi kalkışması” olarak yorumlayan Metiner, “Gezinin sadece coğrafyası ve mekanı değişti” değerlendirmesinde bulunarak “ Yaşanan olaylar Hükümetimize karşı yöneltilmiş alçakça ve namertçe bir operasyondur” diye konuştu.
PKK’nın taşeron bir örgüt olduğunu belirten Mehmet Metiner”Demirtaş biz yakın yıkın çağrısı yapmadık diyorlar.O halde kim yakıp yıkıyor.Protavatörler diyorlar. Onlar provakatörü içlerinde arasınlar” dedi…AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, Kobene’de HDP sözcülerinin iddia edildiği gibi sivil halka yönelik bir katliamın yaşanmadığını belirterek “Orada IŞİD teröristi ise PKK teröristi savaşıyor.Halka yapılan bir katliam yok. Esad binlerce Arap’ı, Türkmen’i,hatta Kürt’ü katlederken bunların hiç sesi çıktı mı?.. Bunların derdi Kürtün hakkını hukukunu savunmak değil, AK Parti Hükümetini, Türkiye’yi başarısız kılmaktır” şeklinde konuştu…
Metiner sözlerini şöyle sürdürdü:
“Provakötörleri içlerinde arasınlar, uzaydan gelenler mi yakıp yıktılar ? Uzaydan gelenler mi polisimize askerimize kurşun sıktılar ? Selahattin Demirtaş’ın konuşmaya hiç mi hiç hakkı yok. Kitleleri sokağa davet etmenin sonuçlarıdır bunlar. HDP suçludur. ‘’ biz yakıp yıkın demedik ‘’ .Birde öyle deseydiniz bari, maşallah. ‘’ çok şanlı bir direniş.’’ Neyin direnişi bu yahu? Ne zamandan beri Türkiye’nin polisine askerine kurşun sıkmak, esnafın kepengini indirmek . Ne zamandan beri Faşizmin ve vandalizmin adı direniş oldu ? Biz Ak Parti hükümeti olarak her türlü barışçıl eylemleri sonuna kadar selamlarız. Bu bizim sağladığımız özgürlük ortamında zaten gerçekleşebiliyor. Eski Türkiye’de kimse sokağa çıkma cesareti elde edemezdi, polis gördüğünde kaçacak delik arardı. Şimdi emniyet müdürlerimiz halka iç içe, Valilerimiz, Kaymakamlarımız , Milletvekillerimiz. Biz devletin bütün kapılarını ardına kadar açtık. Bir özgürlük iklimi yarattık . Bunu suistimal etmenin bir manası yok. Bir kez daha altını çizerek hatırlatıyorum, barışçıl eylemlerim tümünü selamlıyoruz. Ama Vandalizm’le buluşan şiddetle buluşan her türlü eylem bundan sonra çok şiddetli bir biçimde karşılığını görecektir.”
Mehmet Metiner,Çözüm sürecinin 76 milyonun kahır ekseriyeti tarafından onay gördüğünü hatırlatarak “Biz istiyoruz ki Kürt Mehmet de,Türk Mehmet de ölmesin. HDP ’nin,PKK’nın yaptığına bakın. Bunlar mı Kürt’ten yana, Yoksa yıllardır Kürt adını telaffuz dahi edemeyen milyonlara bu noktada bir çok hakkını veren bu iktidar mı?” sorusunu sordu .Metiner sözlerini şöyle sürdürdü.:
“Bu Kobane, bahaneli bir gezi kalkışmasıdır . Gezinin sadece coğrafyası ve mekanı değişti. Bu hükümetimize karşı yöneltilmiş alçakça , namertçe bir operasyondur. Kobane ile ne alakamız var bizim ? Üstelik Kobane’de bir katliam yok ki ? Bakınız, kitleleri o kadar yanlış yönlendiriyorlar . Demirtaş bugün açıklıyor; Sanki Kobane’de Sivil Kürt halkı katliama uğruyormuş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Kobane’de Terörist IŞİD militanlarıyla , Terörist PKK militanları savaşıyorlar. IŞİD sadece Araplardan oluşan bir örgüt değil. PKK’nın derdi Kobane’de değil . Kobane, Kürt orjinli IŞİD İslamcı bir örgütün elinde olmuş olsaydı , PKK asla sokağa dökülmezdi. PKK Kobane’yi değil, kendi iktidar alanını savunmak için bu kadar tutuşuyor. Kobane veya Rojava dediğimiz bölge , IŞİD benzeri, Hizbullah benzeri gene Kürt orjinli başka bir partinin elinde olmuş olsaydı, PKK asla sesini çıkarmazdı. Kimse PKK’yı yalnızca bir Kürt hareketi , Kürt hakları üzerine mücadele eden bir hareket olarak görmesin. PKK Allah’tan belasını istiyor. Çok öfkeliyim; kusuruma bakmayın. Cicili bicili kelimeler kullanmasını bilirim, siyaset bilimini , sosyolojiyi; ama öfkemiz o kadar çok ki , Ne istiyorsunuz ? Ne istiyorsun kardeşim ? Ne ? Kürt kimliğinin inkar edildiği bir Türkiye’den ,Kürt kimliğini kabul eden bir Türkiye’ye geldik. Türkçenin dışında bütün dillerin kendisini eğitim öğretimde özgürce ifade edebildiği yeni bir Türkiye’ye doğru geldik. Türkiye’nin bir Kürt sorunu yok artık. Türkiye’nin bir PKK sorunu var. Çözüm sürecini niye başlattık ? Dağda silahlı unsurlar var, bu ülkenin evlatları bir şekilde dağa çıkmışlar , silahlarını bırakıp gelirlerse onları yeniden topluma kazandıralım, anaların göz yaşı dinsin, Kürt Mehmet’in de Türk Mehmet’in de kanı dökülmesin diye. Ama PKK bunu suistimal etti . Çözüm sürecini bir asayişsizlik sürecine dönüştürmek istedi . ‘’Ben ne istersem onu yaparım, yoksa çözüm sürecini bozarım’’ diyor. Çözüm süreci PKK’nın tehditlerinin gölgesinde yürümez. Bozacaklarsa bozsunlar , akıllarını başlarına devşirsinler . Biz çözüm sürecini pkk için başlatmış değiliz, bu ülkenin dağlarından silahını bırakıp gelmek isteyen herkese bugünde kapımız açık, yarında açık olacaktır. Türkiye’de demokratik siyasetin kapısı ardına kadar açıktır. Siz Diyarbakır’da böyle bir Televizyonda PKK-HDP eleştirisi yapamazsınız. Ama, onlar bu ülkenin parlementosunda Sayın Öcalan diye başlayan , PKK’yı,’ Kürt özgürlük hareketi’ diye tanımlayan ve devlete zehir zemberek suçlamalarda bulunan bir dil üzerinden siyaset yürütebiliyorlar. Altlarında kırmızı plakalı araçlar var. Seçilmiş Belediye Başkanları var. Demokrasiyi Devletten talep ediyorsanız, siz en az Devlet kadar demokrat olmak zorundasınız. PKK,HDP asla eleştiri konusu yaptıkları Türkiye Cumhuriyetimiz kadar demokrat değildir, özgürlükçü değildir. Kendinden başka Kürt bile olsa , kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan faşist Vandal bir örgütle karşı karşıyayız. Bunu kimse PKK eşittir Kürt denklemi üzerinden analiz yapmasınlar. Her Kürdü PKK’ lı gibi görmesinler. PKK’dan en fazla mağdur olanlar Kürtlerdir, Türkler değil.”
PKK ve devlet içinde kümelenmiş olan ‘paralel yapı’nın Türkiye’nin ve AK Parti iktidarının başarısızlığı için el ele çalıştığını iddia eden Metiner şöyle konuştu:
“Bugün PKK tıpkı paralel yapı gibi, Türkiye, AK Parti düşmanlarıyla kol kola girmiş durumda. Gezi de de aynı şeyi yaptılar. Gezi’yi kızıştıran da o dönemde İstanbul ve genel olarak Türkiye’de emniyetin KOM dairelerinin başında olan paralel yapı mensuplarıdır.
Fethullah Gülen kim? Pensilvanya daki şeyh değil mi?.. Yüreği yetiyorsa, İsrail için beddua etsin, yüreği yetiyorsa Amerikan politikalarını eleştirsin, yüreği yetiyorsa Mısırdaki Sisi darbesine karşı çıksın. Niye Sisi darbesi olduğunda Pensilvanya da ki Şeyh bir tek kelime etmedi?. Niye Sisi’nin faşist askerleri o diktatör rejimin askerleri sabah namazından sonra kardeşlerimizi katlederken Pensilvanya’daki zat beddua etmedi. Niye, İsrail hunharca Gazzeli çocukları katlettiğinde beddua etmedi de, her seferinde Tayyip Erdoğan’a beddua etme ihtiyacı hissediyor? Pensilvanya’nın ipinin kimin elin de olduğunu biliyoruz. Ortada ne cemaat var nede hizmet hareketi. Var evet hizmet hareketi var, ama birilerine bir yerlere hizmet eden bir hareket var.”
HSYK seçimlerine yönelik değerlendirmelerde bulunan Metiner “Biz yargının gerçekten tarafsız ve bağımsız olmasını istiyoruz. Maalesef yüksek yargı ve yerel adliyelerden birçok insan devletin yaptığı operasyonları adeta inkitaya uğratmak için kararlar veriyor.Anayasa Mahkemesine bakın.Bu kimin mahkemesi.Milli iradeyi yok sayan kararlar veriyor. TİB’le ilgili iptal ettikleri karar tam bir facia. Haşim Kılıç bir siyasetçi gibi hükümetimizin aleyhine açıklamalar yapıyor. Bu hangi demokratik ülkede mümkün. Yüksek yargı hiçbir sorumluluğu olmadan faaliyet gösteriyor. Siyasetçi hesap veriyor. Ama kimse bunlara hesep soramıyor.Hesap vermiyorlar.Zira onlarca yıldır bunlar kendisini devletin tek sahibi sanıyorlar. Paralel yapı yüksek yargı tamamen kuşatmış durumda. Haşim Kılıç’ı da adeta esir aldılar.Bunu nasıl yaptıklarını bilen biliyor” şeklinde konuştu…