Tarih: 31.05.2015 22:01

PROF. DR. NECDET ALTUNTOP:

Facebook Twitter Linked-in

Uzmanlara göre Tıpkı insanlar gibi eşyalar hatta binalar da nefes alır. Taş, toprak, ahşap gibi doğal malzemeler insanla birlikte yaşarlar ve yaşadığımız evin sağlıklı bir ev olmasına katkıda bulunurlar. İşte bu doğal sürecin enerji tasarrufu maksatlı olarak hayata geçirilen ve ülke genelinde hızla yayılan, ilimiz sakinlerinin de sıkça rağbet ettiği ‘Mantolama' çalışmaları ile sekteye uğradığı ve hava sirkülasyonun sağlanamadığı binalarda yaşayan insanların başta kanser olmak üzere türlü sağlık sorunları yaşadığına işaret eden uzmanlar bu konuda sektörün kendi çözümlerini üretecek tedbirler alması gerektiğini vurguluyorlar… Bizde konun ehemniyetine binayen bir uzmana Mantolama yapılan binalar gerçekten kanserojen madde ihtiva eder mi” diye sorduk….
Konuyla ilgili haber ekibimize değerlendirme bulunan Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necdet Altuntop, Konutlar başta olmak üzere binalar de enerji verimi sağlamak için yalıtım uygulamalarını ‘Enerji Verimliliği' kanunu gereği son yıllarda hızlı bir şekilde yapılmaya başlandığına dikkat çekerek, İnsanlarımız mantoluma diye adlandırılan yalıtım uygulamalarının enerji verimliliğine faydası olduğunu ve aile ekonomisine katkı sağladığını keşfedince ülkemizin her tarafında hızlı bir şekilde yapılmaya başlandı. Kayseri'mizde uygulanıyor. Fakat; genellikle bu uygulamalarda ‘Ucuz' maliyetli yalıtım malzemeleri daha çok tercih ediliyor. Dolayısı ile bu yalıtım malzemeleri ekonomik olmakla birlikte ucuz olmasından kaynaklı bir takım sorunlar ihtiva etmektedir” ifadesini kullandı… Mantolama furyasının beraberinde getirdiği sıkıntılara da vurgu yapan Pr.Dr. Altuntop, sözlerini şöyle sürdürdü… Genellikle insanın saate 20 metreküp civarında taze havaya ihtiyacı vardır. Hiç yalıtımı olmayan pencereleri PVC olmayan eski binalarımızda, binaların yapısı gereği genellikle içerideki hava aşağı-yukarı hava 1 saate yarısı kendiliğinden değişiyordu. Kapı ve pencerenin arasındaki boşluklardan ve duvarlar arasındaki boşluklardan içerideki hava değişiyordu. Dolayısıyla temiz hava ihtiyacı kendiliğinden gideriliyordu. Isı yalıtım uygulamasıyla birlikte petrol esaslı yalıtım malzemelerin kullanılmasıyla binaların duvarları ile tavanları nefes almaz hale geldi. Birde bunların üzerine çift camlı PVC olunca hava değişimi ortadan kalktı. Böyle olunca iç mekânlarımız enerji tasarrufu açısından iyi bir hale geldi. Diğer taraftan da iç kısımların havası yeterince değiştirilmediği için insanlarımız havası kirli mekanlarda yaşamak, barınmak ve uyumak zorunda kaldı. Genellikle insanlarımız bu tur yerlerde havası değişmeyen yerlerde uzun süre kaldıkları zaman ve uyuduklarında uyandıkları zaman baş ağrısı veya dinlememek olmak gibi durumlar ortaya çıkmaya başladı. Bunların en başında gelen nedenlerinden birisi havanın temiz olmamasıdır. Kirli havayı defalarca teneffüs etmektir” Altuntop, sözlerinin sonunda ‘Mantolama' çalışmaları hakkında tavsiyelerde bulunarak Mantolama çalışmalarının sorun olmaması için özellikle binalarda kullanılan yalıtım malzemelerin teneffüse izin veren türden olması lazım. Buna dikkat etmek gerekiyor. Petrol esaslı yalıtım malzemelerin yerine insanlarımız cam yünü, taş yünü gibi lifli hava sirkülasyonuna izin veren malzemeler kullanılması lazım. Sabah ve akşam saatlerinde mutlaka binalarımızın kapıları pencereleri açarak havalandırmamız lazım. Böylelikle hava sirkülâsyonunu sağlamış oluruz. Hava sirkülâsyonunu sağlamadığımız zaman özellikle bu kimyasal içeren yalıtım malzemelerinin veya PVC benzeri malzemelerinin kapalı mekanlar içerisinde kimyasal gazlara maruz kalırız. Daha sonra bu gazlar istenmeyen çeşitli hastalıklara nende olmaktadır”.



31 MAYIS 2015 HABER paylaşan: kaytv

Orjinal Habere Git
— HABER SONU —