HAFTANIN RÖPORTAJI
ANNE ? BABALAR ÇOCUKLARINIZA ?AŞKIM, BEBEĞİM´ DEMEYİN!
Bu Hafta röportaj bölümümüzde PSİKOLOG DERYA OĞUZ SARIALP İLE çocuk ile ebeveynlerin ilişkilerini konuştuk. Milenyum çağında çocukların psikolojisi, yapılan yanlışları ve yapılması gerekenleri konuştuk. Psikolog Sarıalp ayrıca, okulda çocuğun yaşadığı başarısızlık ve dikkat eksikliği konularında ailenin yapması gerekenleri de gazetemize açıkladı. Son zamanlarda anne ve babanın evlatlarına, aşkım, bitanem ve bebeğim gibi sıfatlar kurması, çocuklarda rol karmaşasına sebep olduğunu aktaran Sarıalp, bu davranışın yanlış olduğunu ve yapılmaması gerektiğini söyledi. İşte Derya Oğuz Sarıalp ile röportajımın ayrıntıları.
E. KİPMAN: Hocam merhaba, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Derya Oğuz Sarıalp Kimdir?
D. O. SARIALP: Derya Oğuz Sarıalp, küçükken Kayseri´de olacağını hiç hayal etmezdi. Kayseriliyim ben ama İstanbul´da yaşamaktı benim hedefim, küçükken de aileme hep söylerdim, artık ne olur taşınalım buradan gidelim diye. İstanbul´da teyzemler var, yaz tatillerini İstanbul´da geçirdiğimiz için Kayseri hep dar gelirdi. O yüzden buralarda olacağım benim de aklıma gelmezdi. Daha sonrasında öğrencilik hayatı eğitimler, seminerler, kongreler derken buralara gelmiş bulunmaktayım. İstanbul´da okudum ben, lisan aile danışmanlığı eğitimini Marmara Üniversitesi´nden aldım, yine mümkün olduğunca oradayım, her cumartesi gidiyorum. Seminerler oluyor bazen, bazen de gezmek için eşimle gidiyorum.
E. KİPMAN: Derya Hocayı seviyor musunuz?
Kendimde sevmediğim yönüm, işimi bitirmeden eve gidemiyorum.
D. O. SARIALP: Seviyorum ama bazen sevmiyorum. Sevmediğim yönü şu; bazen ofiste durmaktan eve gidemiyorum. İşime aşığım, işimi çok seviyorum ben ama işimi bitirmeden eve gidemiyorum. Ofisten çıkıp eve gitmem 21.00´ı buluyor. Eşim bu durumdan şikâyetçi değil, çünkü o da burada yanımda oluyor. Genel de yemekleri de burada yiyoruz. Eşim Fanatik Galatasaraylı, maçlara gidiyor. İkimiz de aynı takımlıyız ama ben çok fanatik değilim.
E. KİPMAN: Derya Hanım, dikkat eksikliği diye bir kavram artık hayatımızda iyiden iyiye yer buldu. İnsanlar dikkatlerini bir yere toplayamamaktan şikâyetçi. Dikkat eksikliği temelde nelere dayanıyor?
Basit soruya, karmaşık cevap vermek dikkat eksikliğini gösteriyor
D. O. SARIALP: Genetik bir takım faktörler olabilir. Eğer, çocuklukta fark edilirse, IQ düzeyine bakılabilir. Çünkü bazen parlak zekâlı çocuklarda dikkat eksikliğinin çok fazla olduğunu görüyoruz. Çünkü birçok uyaranı aynı anda algılıyor. Mesela insanlar buraya geldiği zaman, parlak zekalı çocukla görüştüğüm zaman aileye şunu soruyorum; ?gözlerinizi kapatın, bu odada neler var, neler yok, bana sayın´ anne ? baba bana şunu söylüyor; ?koltuklar vardı, masa vardı, sehpa vardı, şekerler vardı´ maksimum bunu söylüyorlar ama çocuklara sorduğumda masadan hiç bahsetmiyor, ?masanın üzerinde yeşil bir kalem vardı, kalem senin eline daha yakın duruyordu ve iki kağıt vardı, iki kağıttın birisi A4 kağıdı idi, biri kareli, biri çizgiliydi´ bunu söylüyorlar. O çocuklar birçok uyaranı algılıyor ve temeldeki sorduğum basit soruya cevabı bu şekilde karmaşık oluyor. Bu da dikkat eksikliği olarak değerlendiriliyor. Çünkü burada demiyor ki ?burada koltuklar vardı, masa vardı´ bunu kesinlikle söylemiyor, bu yüzden ders başarısı da düşük oluyor. Aslında ondan beklenen daha doğrudan bir cevap ama detaylara takılıyor.
E. KİPMAN: Peki siz bu tip dikkat eksikliği olan çocukları nasıl tedavi ediyorsunuz?
D. O. SARIALP: Bu gibi durumlarda nörofeedback uyguluyoruz. Nörofeedback Türkiye´nin birçok şehrinde uygulanıyor artık ve dünyada birçok ülkede uygulanabilen bir yöntem. Nörofeedback´ta beyin dalgaları ile çalışıyoruz. Beyinde bulunan 5 tür dalga ve bu dalgaların analiziyle başarıya ulaşılır. Biz otmar dediğimiz bir metotla nörofeedback çalışıyoruz. 3 tane boncuk şeklinde elektrotla gelen kişinin saçlı derisi üzerine takılır ve karşısına bir görsel açılır, kişi burada dikkatini verdiği zaman ekranı daha büyük izler, dikkatini vermediği zaman beyin dalgalarından aldığı için ekran küçülür. Elinde tuttuğu ayıcığın içerisinde titreşim cihazı, feedback, yani geri bildirim olarak ayıcık titrer. Örneğin dikkatini verdiği zaman ekran büyür ve ayıcık titrer. Bunun herhangi bir yan etkisi yok, yani dışarıdan bir etki yok çünkü. Aynı zamanda dikkat eksikliği giderilirken istenilen gölgeye elektrot takıldığı zaman hiperaktivitesi düşecek ve kaygısı azalacaktır.
E. KİPMAN: Ebeveynlerin bu tip çocuklara nasıl yaklaşması lazım?
Çocuk tırnak yiyorsa anne ? babanın ilgisini çekmeye çalışıyordur
D. O. SARIALP: Bize bu durumlara hep son anlarda başvururlar ve hep şunu söylüyorlar ?evde tamamen bir kavga, bu çocuk başarısız, bu çocuğun zekâsında mı bir farklılık var, bazen şiddet uygulamalar´ bize bu boyutlarda geliyorlar. Bu yapılan bir yanlış açıkçası, çünkü çocuk neden başarısız, bunun altında yatan nedenler neler? Bunlara bakmak lazım, dikkat eksikliği mi var? Kardeş kıskançlığı mı var? Başka bir neden mi var? Ya da tırnak yiyen bir çocuk, onun da dersleri başarısız babadan şiddet görüyor, bu çocuk neden tırnak yiyor? Çocuk anne-babanın ilgisini çekmek için yer. Mutlaka bir uzman tarafından detaylı bir şekilde analiz edilmesi gerekiyor.
E. KİPMAN: Ders başarısızlığı dediniz ya, bunu biraz daha açarsak, çocuklar birçok sebepten dolayı derslerin başarısız oluyor ama anne-baba bunu nasıl görmeli, yani çocuk başarısız değil ama çalışmıyor, bunu nasıl fark edecek ve ne yapmalı? İlla psikologa mı gelmeli?
D. O. SARIALP: Hayır şöyle bir durum var, mesela soruları okumadan cevaplayan çocuklar var ya da dersin başına oturmuyor. Bana gelen şikâyetler genelde bu yönde. Sanki başka bir yerdeymiş gibi ya da çok basit işlem hataları yapıyor, eşyalarını ortada unutuyor, başladığı işi tamamlayamıyor gibi. Birçoğu bu şekilde olan sıkıntılar var. Genelde bizim sınav mantığında şu vardır; ?aşağıdakilerden hangisi doğru değildir´ çocuk bunu ?doğrudur´ olarak okuyor. Bunların analiz edilip, ondan sonraki süreçte destek almakta fayda var.
E. KİPMAN: Derya Hanım son zamanlarda sıkça haberlerde duymaya başladık, çocuk istismarları. Birçok sivil toplum örgütleri buna dikkat çekmeye çalışıyor. Cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, aileler çocuklarını yetiştirirken nelere dikkat etmeli? Eğer çocuklar cinsel istismara maruz kalıyorsa ebeveynler buna nasıl dikkat etmeli, çocukların bu duruma maruz kalmamaları için nasıl yetiştirmeli?
Anne ? baba birbirine aşkım diyebilir ama burada herkes rolünü iyi bilmeli
D. O. SARIALP: Bu konu hepimizin içinde bir yara, artık ben bu tür haberleri okumaktan bir kadın olarak yıldım. Ailelerin yapması gereken şey başta şu, çocuk yetiştirirken mümkün olduğunca baskıdan uzak durmaları gerekiyor, çünkü çocuk ilgiyi başkasından görmemesi gerekiyor. Ailenin çocuklarına dokunması, sevdiğini hissettirmesi gerekiyor. Bazen bir bakış, mesela politikacı gülüşü vardır, elini kaldırır ve gülümser aslında gözleri gülmez. Gülerken, karşımızdakine bakarken, o çocuğumuza bakarken onu sevdiğimizi hissettirmemiz gerekiyor, göz kontağı kurmamız lazım kesinlikle. Onunla samimi bir dille konuşmak, bazen arkadaşça ama samimi dilden konuşmakta kastettiğimiz şu değil, çocuğu ile konuşurken ?gel aşkım, gel bebeğim buraya´ bu değil. Yani küçük yaşta ki çocuğa bu tür kelimeler söylemek çok yanlış. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor aslında. Buna ne gibi yanlış var, çocuk rolleri ilk ailesinden öğrenir, anne ? baba birbirine aşkım diyebilir ama burada herkes rolünü iyi bilmeli ki çocuk da bunu kavrayabilmeli. Rol karmaşası yaşanıyor çünkü.
E. KİPMAN: Nöroterapi nedir? Bireyde neleri tedavi eder?
D. O. SARIALP: Nöroterapi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, okul başarısızlığı ve öğrenme güçlü gibi konularda bize büyük fayda sağlıyor. Burada kullanılan otmar metodu 3 ayrı geri bildirim veriyor çocuğa, 40 seans uygulanıyor terapi. Haftada 3 kez, birer gün ara ile gelmeleri gerekiyor ve 30 dakika şeklinde yani haftalık 90 dakika bu tedaviyi alması gerekiyor. %99 başarı oranı elde ediyoruz. Tedavi için sadece çocuklar değil, yetişkinler için de çok güzel sonuçlar elde ediliyor. Bu bağlamda, bize gelen bankacılar, avukatlar, hekimler bizden nöroterapi desteği alıyorlar, güzel sonuçlar elde ediyoruz.