ALTIN DEĞERİNDE ÖĞÜTLER
Erciyes Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Kulübü tarafından düzenlenen Doktorluktan Rektörlüğe' adlı etkinliğe konuk olan Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. H. Fahrettin Keleştemur, son derece samimi bir atmosferde gerçekleştirilen söyleşide üniversiteli genç yüreklere hayatından anektotlarla bezediği altın değerinde öğütlerde bulundu
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleşen Doktorluktan Rektörlüğe' başlıklı etkinliğine konuk olan Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. H. Fahrettin Keleştemur, üniversiteli genç yüreklere hayatından kesitler anlatarak, öğütler verdi.
Prof. Dr. Keleştemur, 1970-80'li yıllarda üniversiteyi tercih ederken elimizde hiçbir bilgi olmadığını ve binaların şekline bakarak üniversite tercihinde bulunduklarına dikkat çekerek, Hangi üniversiteyi tercih yapayım diye Ankara'ya gittim. Bir tarafta Ankara Üniversitesi diğer tarafta ise Hacettepe Üniversitesi vardı. Hangisini tercih edeceğimizi bilmiyoruz. İlk Hacettepe'ye gittik. O zaman yeni kurulmuştu. Binaları çok güzel ben dedim buraya gideceğim. Bir arkadaşım ise diğer üniversitenin binasına bakarak bende buraya gideceğim' dedi. Yani elimizde üniversitelerle ilgili hiçbir bilgi yok. Tıp Fakültesine gideceksiniz, hangi üniversitenin tıp fakültesini tercih edeceksiniz bilmiyorsunuz ve binaların şekline bakarak okul tercihinde bulunuyorsunuz ifadelerini kullandı.
Pr.Dr. Keleştemur sözlerinin devamında İngiltere'deki bilim adamlarının içinde bulunduğu akademik ortama da vurgu yaparak İngiltere'deki akademisyenler, günlük hayatlarında politik, sosyal ve kültürel olaylardan asla bahsetmezler. Kimse kimsenin özelini bilmez. Falanca kişi bu bölümü kazanmış kimin umunda. Bazen espri yaparlardı. Onun dışında bu tur konular konuşulmazdı. Bu onların dedikodu yapmadıkları iftira etmedikleri yalan söylemedikleri anlamına gelmiyor ama bunu içki içtikleri yerde yaparlardı. Günlük hayatlarında asla politik, sosyal ve kültürel olaylardan bahsetmezler. Bu nedenle önemlidir. Bunlar bizim medeniyetimizin kültürümüzün temelinde olan şeylerdi. Bizim kaybettiğimiz bir takım değerlerdir. Dedikodu, iftira etme, gıybet yapmak, yalan söylemek, vakti boşa geçirmek anlamına geldiği gibi bir suru sosyal problemlere de yol açar. İngiliz akademik hayatında da başka akademik hayatında da bunlara dikkat ederler. Eğer siz birini şikayet ediyorsanız, birinin aleyhinde konuşuyorsanız bu kötü bir puandır. Aslında bunlara sahip olduğumuz ama kaybettiğimiz değerlerdir. Bu konuda genç arkadaşlarımın özellikle dikkatini çekerim. Entelektüel insanlar fikirleri tartışırlar konuşurlar onun bir altı olan insanlar, olaylardan bahsederler ama en düşük insanlar ise dedikodu yaparlar. Özellikle akademik hayatında olan insanların işte hep fikirleri tartışan düşünen insanlar olmaları önemlidir değerlendirmesinde bulundu