RTÜK BAŞKANI PROF. DR. YERLİKAYA,

Kayseri Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü ve Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi´nce ortaklaşa tertiplenen  ´İstismar ve Şiddetin Önlenmesinde İletişim ve Toplum´ başlıklı sempozyum gerçekleştirildi. Sempozyuma onur konuğu olarak iştirak eden Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, 533 Sayılı Torba Yasa kapsamında çıkarılan RTÜK´ün internet yayınlarını da denetlemesi düzenlemesi kapsamında, normal televizyon yayınlarında küfürlü ve müstehcen sahnelere uygulanan yasakların aynısının, internet yayınlarında da uygulanacağını duyurdu.

Kayseri Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü ve Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi´nce ortaklaşa tertiplenen  ´İstismar ve Şiddetin Önlenmesinde İletişim ve Toplum´ başlıklı sempozyum İletişim Fakültesi Süleyman Çetinsaya Konferans Salonu´nda gerçekleştirildi. Sempozyuma Vali Vekili Mehmet Emin Avcı, Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, ERÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammet Güven, Emniyet Müdür Yardımcısı Sefa Sarıkaya ve protokol mensupları, öğretim görevlileri, İletişim Fakültesi öğrencileri katıldı.                

Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammet Güven´in ardından kürsüye gelen etkinliğin onur konuğu Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, 21 Mart´ta çıkarılan 533 Sayılı Torba Yasa kapsamında, RTÜK´ün artık internetten yapılan yayınlara da denetim ve düzenleme getirebileceği bilgisini paylaştı.

Sözlerinin devamında  ?Bilgi Teknolojileri Kurumu´ ile ortaklaşa hazırladıkları yönetmeliğin 3 aya kadar tamamlanacağını hatırlatan Prof. Dr. Yerlikaya, denetimin asla bir sansür olmadığına ve sosyal medya içeriklerini kapsamadığının altını çizerek  "Asla Radyo Televizyon Üst Kurulu´nun bütün internete müdahale etmesi ya da sansürlemesi gibi bir durum söz konusu değil. Biz zaten yayın yapıldıktan sonra inceleme yaparız. Sadece internet ortamında radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayınlara yönelik bir inceleme olacak. Onun dışında sosyal medya ve benzeri hiç birisine müdahalemiz olmayacak. O, BTK´nın denetim ve düzenlemesinde. İnternetin tamamının düzenleme ve denetleme yetkisi sanki RTÜK´e verilmiş bazı algılar ve beyanlar var kamuoyunda, asla böyle değildir" diye konuştu.

Düzenlemeyle birlikte; özellikle isteğe bağlı internet yayıncılığı yaparken her türlü müstehcen ve küfürlü sahneyi alenen kullanan yayıncıların, normal televizyon yayınlarındaki kurallara uymak durumunda kalacaklarını vurgulayan Prof. Dr. Yerlikaya şunları kaydetti:  "Reyting kaygısı olan bazı yapımcılar normal televizyonlarda küfürlü sahneleri bipleyerek veriyor ve RTÜK yasasından kaçıyorlar ama internet ortamındaki televizyon yayınlarında, çocuklarımızın da izleyebileceği şekilde alenen yayınlıyorlar. Bu söylediğimiz küfür, müstehcen, erotik sahnelerin hepsi orada var. Çocuğumuz yan tarafa gidip cep telefonunda o küfürlü sahneleri rahatlıkla izleyebiliyordu. Bu yasada bunlar da düzenlenmiş olacak. İsteğe bağlı yayıncılık Avrupa´da da Radyo Televizyon Üst Kurullarının denetimindedir. Bizde de bu tür televizyonlar var ve buralarda maalesef 6112 sayılı yasaya göre işlemler yapılmıyordu ama şimdi daha yasa gündeme gelmeden buralardaki çok müstehcen sahneler, çocuk istismarıyla ilgili sahnelerin çıkarıldığını ve buzlandığını duyuyoruz. İnşallah toplum için daha hayırlı, toplum için faydalı yayınlar yapılacaktır."

Çocuk istismarıyla ilgili yayın yasağı kararının mahkemeler tarafından verildiğini ve RTÜK tarafından uygulandığını da hatırlatan Yerlikaya, medya kurumlarının yayın yasaklarına uyduklarını; ancak arzu edilenin medya kuruluşlarının yasağa mahal vermeden yayın yapmaları olduğunu söyledi. Yerlikaya, yayın yasakları istatistikleriyle ilgili şu bilgileri verdi:  "2017´de 46 adet yayın yasağı uygulandı; bunların 13´ünün çocuk istismarı 13´ünün boşanma ve aile içi şiddet, 9´unun ise yaralanma ve cinayet konulu haberleri için verildi. 2018´de ise 11´i çocuk istismarı, 23´ü aile içi şiddet ve 4´ü de cinayet ve yaralanma haberleri olmak üzere 35 adet yayın yasağı kararı alındı. Medya hizmet sağlayıcılarının ise yaptıkları yayınlarda, özellikle çocuk istismarı haberleriyle ilgili olarak alınan yayın yasaklarına hassasiyet gösterdikleri görülmekte. Yani medya mensupları yayın yasağı alındığında buna uyuyor. Bu, olumlu bir şey olmaklar beraber bizim talebimiz ve isteğimiz; yayın yasağı konulmadan önce de bunun yapılması. Mahkeme tarafından ille de yayın yasağı verilmesine gerek yok, yayın kuruluşunda gerekirse bir psikolog, bir sosyolog bulundur, yayınını ona göre şekillendir. Dolayısıyla da böyle bir yayın yasağına da gerek kalmasın."

Vali Vekili Mehmet Avcı´nın Yerlikaya´ya plaket takdiminin ardından sempozyum sunumların gerçekleştirilmesi ile devam etti?

İki oturum halinde düzenlenen sempozyumda; ´İstismar ve Şiddet Olaylarının Haberleştirilmesinde Etik Sorunlar´, ´Çocuk İstismarı, Tanı, Tedavi ve Yaklaşımlar´ konuları büyüteç altına alınırken Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Kay-Grup Genel  Yayın  Yönetmeni  Veli Altınkaya da  yaşanan her türlü olumsuzlukta  ?Medya´nın günah  keçisi ilan edilmesinin  doğru bir yaklaşım olmadığını vurgulayıp ?Elbette bir günah varsa medya mensupları olarak biz günahımıza sahip çıkarız. Ancak herkes üzerine düşen sorumluluğu almalı ? dedi ve ekledi: ?Burada bir günah keçisi ilan edilecekse medyayı en başa koydular. Şimdi elbette bir günah varsa biz payımızı alırız. Gazeteci dediğimiz kişi uzaydan gelmedi. Rahmetli bir büyüğümüz  ?Benim memurum işini bilir.´ Demişti.  Bizim dinimizin peygamberi ne buyuruyor, ölçü ve tartıda hile yapan bizden değildir, diyor. Şimdi bizim esnafımız bizim tüccarımız bizim iş adamımız ölçü ve tartıda ne kadar hile yapıyorsa,  bizim akademisyenimiz ne kadar yanlış yapıyorsa, hepimiz o sıralardan geçtik bizim üniversite lise öğrencimiz ne kadar kopya çekiyor ise gazeteci de bu toplumun içinden çıkıyor. Gazetecilerde o kadar arıza olur, onun oranı ne ise bir aşağı bir yukarı aynıdır.  Gazeteci de sonuçta o kadar günahkardır ama top yekün günahın tamamını getirip de gazeteciye ihale etmenin o manada bir haksızlık olduğunu ifade etmek isterim. Bugün Türkiye´de tirajı  en yüksek gazete Posta Gazetesi  ve bu gazete  Haydar Dümen´in yazdığı gazete.  Bunu vicdanımızda sormamız lazım. Bakın yayın politikasını sevmem Cumhuriyet Gazetesi bugün tirajı  en düşük gazetedir. Şimdi bu toplum gazeteci -sunucu kılıklı sanatçı veya mankenlerin sunduğu televizyon ekranındaki savcılık, polislik, gazetecilik, hakimlik, bütün görevi üstlenmiş o malum programları izleyenler bizim annemiz babamız değil mi?  Yani bu toplum bunu yapıyor. Daha vahim bir şey söyleyeyim genç kardeşlerimiz bilmez bu ülkede gazetede trajının en yüksek olduğu yıl 1982 yanılmıyorsam. Bülent Ersoy hanımefendi cinsiyet değiştirmiş. İngiltere ?de ameliyat olmuş onun uzvunun bir kavanoza konarak basıldığı Günaydın Gazetesi 1 milyon 300 bin civarı tiraj yakalamıştı. Daha onu yakalayan bir tiraj olmadı. Elbette gazeteci sorumlu. Kamu görevi yapıyor. Niye kamu görevi yapıyor? Gazeteci hakkı söylemesi gerektiği için devletin menfaatlerini, bulunduğu coğrafyanın hak ve hukukunu gözetmesi için gazeteci kamu görevi yapıyor. Reyting endişesi var ama buna itibar eden, buna cevaz veren yine bağışlayın hoş görün benim 81 milyon değerli vatandaşım? Benim sosyal medya hesabım yok. Kabul edersiniz etmezsiniz sorumsuz medya diyorum  sonuçta gazete bir şey yazıyor;  gel bakıyım diyor başsavcı hesap ver arkadaş diyor . Televizyon´da radyo´da bir şey söylüyorsunuz RTÜK yakanıza yapışıyor.  Ama sosyal medya dediğimiz ortamda dedikodu eder gibi aklına ne gelirse yazıyor. Kimse de ona uzun boylu bir şey yapamıyor.?