Hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri olan, ve millet olarak hasretine dayanamadığımız televizyon her geçen gün biraz daha hayatımızı ele geçirirken uzmanlar günlük 3-4 saatten fazla televizyon izlenmemesi gerektiğini belirterek sık sık vatandaşları uyarıyorlar?
21. yüzyılın vazgeçilmez teknolojik buluşlarından olan televizyon, evde bulunduğumuz müddetçe neredeyse günümüzün çoğunu elimizde kumanda nöbette geçirtirken hayatımızın olmazsa olmazlarının ilk sırasına yerleşmiş durumda.
Emek- su kadar elzem hale gelen televizyonun girmediği hane neredeyse yok. Neşeli aile sohbetlerinin, şen şakrak komşu oturmalarının, kitapların dünyasına yapılan doyumsuz yolculukları sona erdiren bu sihirli kutu bizleri esir almaya sürdürürken uzmanlar her geçen gün biraz daha büyüyen tehlikeye dikkat çekip; günlük 3-4 saatten fazla televizyon izlenmemesi gerektiğini vurgulayarak ?Televizyon izlemek artık bağımlılık oluşturuyor. Eskiden tek televizyon vardı şimdi her odada bir televizyon bulunmakta ve herkes kendi istediği kanalı izlemekte buna özgürlük deniliyor.Aslında özgürlük sözünün arkasına saklanan bir bağımlılıktır? değerlendirmesinde bulunup sinsice hayatlarımızı ele geçiren tehlikeye karşı tedbirli olunması konusunda uyarıyorlar?
Özellikle şiddet şiddet içerikli, cindel mesajların yoğun kullanıldığı, toplumun değer yargıları ve inançları ile ter düşen yayınların toplumsal yaşamı dinamitleme tehlikesi bulunduğunu dikkat çekerek özelilikle çocukların ekran başında uzun saatler geçirmesinin gelecek adına tehlikeli olduğunu belirtiyorlar?
Öte yandan televizyonun bir iletişim ve bilgilendirme aracı olduğunun da bilinmesinde yarar olduğunu dile getiren uzmanlar birden fazla kişi ile aynı anda iletişim kurulabilen etkili bir teknik olan televizyon yayıncılığının daha çok eğitim ve öğrenme maksatlı kullanılmasının ülkelerin ve insanların kişisel gelişimine hatırı sayılır derecede katkı vereceğinin altını çizip;yayın içeriğinin daha çok eğitici,öğretici, toplumun bilgi sahibi olmasını sağlayacak şekilde şekillendirilmesi tavsiyesinde bulunmayı da ihmal etmiyorlar?