HAFTANIN RÖPORTAJI
ŞAHİN : ? TÜKETİCİ GÜCÜNÜN FARKINDA DEĞİL !?
Sevgili Okurlarım ?Hafta´nın Röportajı´nda ilimizin renkli simalarını sizlerle buluşturup, kafanızdaki soru işaretlerini kaldırma anlamında gayret göstermeye devam ediyoruz? Bu hafta da yine ilginizi çekip keyifle okuyacağınız bir ismi sayfamıza konuk ettik. Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin ? Sn. Şahin ilimizde ve ülkemizde yaşanan tüketici sorunları, tüketici kavramı ve bilinçli tüketici olmanın yolları konulu son derece güncel ve toplumun genelini çok yakından ilgilendiren konuları hakkında sıcak ve samimi bir sohbet gerçekleştirdik?.
C. ÜSTEN: Tüketici Hakları kavramı ile Türkiye geç tanışmış, ülke olarak, Tükatici Haklarının neresindeyiz?
HAKEM HEYETİNDEKİ MEMURLAR İŞ YOĞUNLUĞU İSTEMİYOR?.
M. ŞAHİN: Araya 1923´ü koymazsak, bizdeki tüketici hakları çok eski. Ta Selçuklu´dan başlayarak ciddi anlamda düzenlemeler geçirmiş. Osmanlı´da mesela bizzat yönetmelikle, bununla ilgilenecek birimler dahi belirlenmiş. Yani tüketicinin haklarıyla ilgili, tüketicinin kandırılmasına dönük faaliyetlerin engellenmesiyle ilgili bir birim oluşturulmuş. Ama yakın tarihe gelirsek, bizde 1985´ten sonra başlıyor. 90´larda kanun çıkıyor. Fakat bir çok konuda, sadece bu hususta değil geç kaldık. Ama bazı hususlarda Avrupa´dan da iyiyiz. Mesela bu hakem heyetleri. Çalışma şekli ile bir çok ülkede yok. Fakat Türkiye´de bazı sıkıntılar ile karşılaşacağımız biliniyordu ve ayyuka çıktı. Tüketici Hakları Hakem Heyetleri, Kaymakamlığın bünyesinde çalışan devlet memurlarıdır. Devlet Memurları, bu göreve gelirken, vatanına, milletine ve devletine hizmet etmek inancıyla gelirler ama geldikten sonra iş yoğunluğunun fazla olmamasını isterler. Yani oturalım, ara sıra bilgisayarla oynayalım, kağıt gelirse imzalayalım, ayın 15´inde maaşımızı alalım, tamam. Bu mantık yerleşti. Şimdi kaymaklıktaki arkadaşlar, gelen bu tüketici sorunlarını bir angarya görmeye başladılar; ?bizim işimiz değil bu, bu Mahmut Şahin varya çıktı konuşuyor, tüketicileri gönderiyor buraya, bizim böyle bir işimiz yokken, onun yüzünden biz iş sahibi olduk.? Diye düşünüyorlar. Bakın biz büroşür bastırıp, kapı kapı esnafları gezdik. Onlara dedik ki; siz bir bardak satıyor olabilirsiniz. Ama sadece bir konuda satıcısınız. Geri kalan her konuda siz de bir tüketicisiniz. Eğer siz bu haklara sahip çıkar, saygılı olursanız, müşteri memnuniyeti artar ve daha çok müşteri kazanırsınız. Bakın Ceyhun Bey, diyelim müşteri 10 liraya bir kart aldı ve daha sonra bu kartta bir sorun çıktı. 6 ay sonra hakem heyetine gitti diyelim. Hakem heyetinde de 6 ay sürüyor o karar. 1 yıl sonra hakem heyeti dedi ki; tüketici haklı, 10 lirayı satıcısı ödeyecek dedi. Şimdi 1 sene sonra aldığı rakamı tüketiciye geri veriyordu. Biz ısrarla Bakanlığa ve Müsteşarlığa dedik ki; bu caydırıcı değil. Bunu geliştirelim. Peki ne önerirsiniz dediler. Dedik ki; Devlet bu işlemi yaparken, bunu bilir kişiye yönlendiriyor, ona para ödüyor devlet, sonra savunma istenmesi için bir tebligat yapılıyor, posta masrafı oluyor bunu da devlet ödüyor. Şimdi devlet durup dururken para ödüyor, devlet neden ödesin dedik. Eğer tüketici haklıysa bunu satıcı ödesin, karşı taraf ödesin. Ne oldu bu sefer, tüketici haklı çıktı ya sadece 10 lira değil, minimum 100 lira ödüyor. Bu sefer satıcı kendisine çeki düzen veriyor, ?10 liralık mal sattım, 100 lira ödedim, ne anladım ki? diyor. O zaman ne olacak, şu hale gelecek; hiç sorun yaşanmayan bir hale gelecek. Yani satıcı ben tüketicinin 10 lirasını vereyim, hiç uğraşmayayım, müşteri memnuniyetini sağlayım. Bazen duyarız, ?bir ürün aldım sorun yaşadım, götürdüm hemen değiştirdiler.? Gözlerinin içi gülüyor. O müşteri bir daha oraya gitti zaman pazarlık dahi yapmaz, bir şey alacağı zaman o ürünle alakalı hemen o firmaya gider. Neden? Çünkü insan gibi karşılandı, değer verildi kendisine ve sorunu çözüldü. Biz tüketicilere şu bilinci aşılamaya çalışıyoruz; bakın biz durduğumuz yerde kimse bize hakkımızı vermez.
C. ÜSTEN: Tüketicimiz yeterince bilinçli mi?
TÜKETİCİ GÜCÜNÜN FARKINDA DEĞİL !
M. ŞAHİN: Bakın 14 sene öncesiyle kıyasladığımızda muazzam bir gelişme var. Ha 5 sene sonrası için çok gerideyiz. Tüketiciler kendi güçlerinin farkına varamıyorlar aslında. Bugün ülkemizdeki tüketicilerin dize getiremeyeceği, yarın batıramayacağı hiçbir firma ve kuruluş yok. İstisnasız diyorum bakın. Aklınıza hangi kurum gelirse gelsin bak. Tüketici gelsin yarın akşama o kuruluş biter, batar. Bu gücün organize olmasını sağlamaya çalışıyoruz aslında. Benim yapmış olduğum televizyon programına, başka illerden, hatta yurt dışından arayan insanlar aslında kendiliğinden oluşan bir organizasyon bu. Dinliyor programı, oradaki sorunu dinliyor. Biz çözümü anlattığımızda, bu sefer diğer insanlar diyor ki; ?a bak aslında bunun şöyle bir çözümü varmış.? Şimdi insan bir sıkıntı yaşıyor ama onun bir sıkıntı olduğunu bilmiyor. Dolandırılıyor, dolandırıldığını bilmiyor. Türkiye´de, haklarını helal etsinler bunu çok sık söylüyorum, bizim savcılarımız, dolandırıcılardan daha zeki olmadıkça, Türkiye´de dolandırıcılık bitmez. Şimdi dolandırıyor adam, savcılar takipsizlik kararı veriyor. ?burada zorlama yok, sen kendin parayı vermişsin diyor? diyorum ki; artık savcılara dolandırıcıların tarifini mi yapacağım. Hukuk fakültesine tekrar mı göndereceğiz bunları. Gasp ayrıdır, zorla almak gasptır zaten dolandırıcılık değil ki. Öyle kurumlar var ki bir logo koymuş. Logoya bakıyorsunuz Milli Eğitim Bakanlığı yazıyor. Firma kim? Falanca bir firma. Dolandırmayı baştan tasarlamış adam, şirket kurmuş, buraya logoyu koymuş, şimdi tüketici logoyu gördüğünde güveniyor ve teslim oluyor. Karşıdaki zaten takım elbise, kravat , tayyor elbise ile geliyor, resmi bir hava veriyorlar. Şimdi bu dolandırıcılıklar o kadar zekice devam etmeye başladı ki, aklınıza gelmeyecek yöntemler geliştirmeye başladılar. Örneğin telefonla, geçen hafta iki tane çete çökertildi. 6 bin kişi dolandırmışlar. Paralar nereye gitti, uçtu gitti tabi. Tüketicilerin bizi sahiplenmesini istiyoruz. Biz Tüketiciler Birliği olarak, hiç kişiden ve kurumdan katkı almıyoruz. 1 kuruş katkı almıyoruz. Eğer vatandaş bize geldiğinde para ödeyeceğim endişesi taşıyorlarsa, buradan söylüyorum, biz kimseden para istemiyoruz, almadık, almayacağız da. Devletten de istemiyoruz, çünkü Devleti de eleştireceğiz, oradan para alırsak eleştiremiyoruz. Vatandaştan da istemiyoruz, yalnız vatandaştan şunu istyoruz; ?bizim sesimiz olun, daha kalabalık gözükelim, daha güçlü olalım.? Biz bu sıkıntıları yaşıyoruz ama çocuklarımız bu sıkıntıları yaşamasınlar ve desinler ki; ?bizim annemiz, babamız bizim için güzel bir ülke bırakmışlar.? Biz bunu büyüklerimize demiyoruz. Çünkü bize sıkıntılı bir ülke bırakmışlar. Bizler çocuklarımızın sorun yaşamayıp ta birşeyler ürettikleri ona fırsat buldukları bir dünya bırakmalıyız.
C. ÜSTEN: Dolandırıcıların hangi yöntemlerine kolay kanıyoruz?
EN BÜYÜK ZAAFIMIZ HEDİYE VE BEDAVA KONUSUNDA?
M. ŞAHİN: Şimdi bizim bazı hassas noktalarımız var. Hediye olayı gibi. Sana hediye alacağım dediğim anda, karşıdaki hemen gevşiyor. Ne kadarlık olacağı önemli değil, bir hediye sonuçta. Şimdi bu dolandırıcı alçakları, cep telefonlarına bir mesaj gönderiyorlar ve diyorlar ki; ?Adına gelen bir hediye paketi var, ama adres güncellemesi yapmadığınız için kargo teslim edilemiyor.? Hemen arıyor tüketici, çünkü hediye gelecek. Bana kimden, ne diye hediye gelecek diye sormuyor. Arıyor ve adresini veriyor. Para var mı? Diyor. Diyorlar var ve ya yok. Var derlerse 20 lira örneğin, kocaman bir paket geliyor diyor ki tüketici tamam buna 20 lira verilir. Ama içinden 50 kuruşluk oyuncak çıkıyor. 19.20 lira gitti veya parasız oluyor, diyorlar ki şurayı imzalar mısınız? Vatandaş ta aldığıma dair imza atacağım, ama sözleşmeye imza atıyor ve ne zaman öğreniyor biliyor musunuz? 3 ay sonra icra kağıdı geldiğinde. İtiraz edemiyor imza atmış. Bu imza benim değil derse, bir de inkar tazminatı ödeyecek.
C. ÜSTEN: Bir de postacı gönderi gelen şahsı adreste bulamayıp, muhtara bırakılıyor. Bu durumda tüketci suçlu duruma düşüyor mu?
İLAMSIZ İCRA TAKİPLERİ ÇOK CAN YAKIYOR, BİR AN EVVEL KALDIRLMASI LAZIM?
M. ŞAHİN: bakın o konu benim çok yaralı olduğum bir konudur. Ben geçen sene ilamsız, icra takibi ile alakalı. Türkiye´de ciddi bir sorun bu. Ceyhun Bey, benim size hiç borcum yok aslında. Ben hiç tanışmıyorum bile. Fakar bir kağıt geliyor bana icradan, ilamsız icra diyor üzerinde 4´üncü icradan yazıyor. Resmi bir kağıt sonuçta, insanlar korkuyor o kağıdı görünce. Diyor falan kişi, ben tanımıyorum ve yırtıp atıyorum. Aslında yırttığım anda ödemek zorunda oluyorum. 7 gün içinde itiraz etsem sorun olmayacak. Ama yırtıp itiraz etmediğim için siz onu benden icra ile alıyorsunuz. İkincisi de muhtara bırakılıyor. Muhtara bırakıldığı anda 7 gün başlıyor. Şimdi muhtarlık eski muhtarlık mı? Yani herkesin tanıyan, ?Mehmet Bey, gel sana kağıt geldi? diyen muhtarlar mı var artık. Yerleşkeler çoğaldı,kimse kimseyi tanımıyor.? Şimdi tebligat kanuna aykırı, ama bazen de postacılar gerçekten evde bulamıyor, muhatara bırakıyor. Tabi bu arada günü geçtiği için sizin hiç haberiniz olmadan, dolandırıcı haklı oluyor ve icra ile alıyor. Birde sesli imza aldık diyenler oluyor. Birisi arayıp tüketiciye, ?sesli imza attınız? attınız diyor. Eğer tüketici böyle bir durumla karşılaşıyorsa, ?bir de size sesli dayak atayım? deyin, ağzınıza geleni sayın kapatın. Daha arayamazlar zaten. Eğer ?bakıyım, buluyum parayı, nasıl ederim? filan derseniz orada kaybeden siz oluyorsunuz. Sizin peşinizi bırakmıyorlar. Sizin korktuğunuzu ve tırstığınızı düşünüyorlar, daha fazla üstünüze gelip arıyorlar.
C. ÜSTEN: Tüketici Sorunları Hakem Heyeti diye bir birim var, çözüm mekanizması olarak işlevine devam ediyor. Nasıl başvuru yapabilir vatandaş? Her türlü tüketici sorununa bakıyor mu? Tüketici Hakem keyeti konusunda bilgi verebilir misiniz?
TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİ ÇOK ÇAĞDAŞ BİR HİZMET?.
M. ŞAHİN: Tüketicinin başvuracağı 3 merci var. Birincisi ilçe hakem heyeti, ikincisi il hakem heyeti, üçüncüsü ise tüketici mahkeme heyetidir. Bunlar parasal sınırlar ile ayrılmışlardır. Bu senenin sonuna kadar 31 Aralık´a kadar, 2199 TL´ye kadar olan ihtilaflarda, İlçe Hakem Heyetlerine yani Kaymakamlıklara başvururuz. 2200 ve 2.299 arasında İl Hakem Heyetine başvurulur ve 2299 üzerinde de Tüketici Mahkemelerine başvurulur. Buraya başvurmak için tüketici olmamız lazım. Tüketici ticari olmayan bir faaliyettir. Ben tüketmek için almışım, satmak için değil. Bundan para kazanmayacağım. O zaman tüketici oluyorsunuz. Bu rakamlar ile ilgili bir sıkıntı yaşamışsanız, hizmet olur veya mal olur, bir sıkıntı yaşanmışsa, belirtilen fiyat aralığındaki hakem heyetlerine başvurabilir ve başvurduğu dosyanın içeriğine, heyetin bakmaması gibi bir durum söz konusu olamaz. Eğer hakem heyetine gittiklerinde oradakiler, ?biz bunu almıyoruz, biz buna bakmıyoruz, buna siz çözüm bulun, bu hakem heyetlik bir çözümk değil? dediklerinde. Beni Mahmut Şahin gönderdi deyin diyorum. Ondan sonra yaptıkları hareket şu Ceyhun Bey, ?Ver! Ver? onlar bu hareketi yaptıkça ben gurur duyuyorum. Çünkü ben tüketicinin sorununu çözmeye çalışıyorum. Bakın örneğin, evinizdeki buzdolabının sorunu var. Nedir? Soğutmuyor. Siz servise şikayetinizi söylüyorsunuz ve servis fişine bunu yazmasını sağlıyorsunuz. Sonra yapıyorlar, yaptıktan sonra size fiş vermek zorundalar. Bazen vermiyorlar. Diyorum ki tüketiciye ?kapıyı kitleyin elinize de bir sopa alın, kardeşim benim fişimi verin? deyin ve vermeden göndermeyin. Tabi sadece fiş almak ta yeterli değil. O fişin üzerinde sorunun çözüldüğünü gösteren yazının da yazılması lazım. Ama şununla bile karşılaşıyoruz. Adam arızıyı gidermiş ama şunu yazıyor altına; ?Rutin kontroller yapıldı.? Arızayı yazsa belki ürünün değiştirilmesi ve iade edilmesi söz konusu olacak. Kraldan çok krralcılık yapıyor. Siz bu hakkı omuzunuzda öbür tarafa nasıl götüreceksiniz yahu. Kanun bu hakkı vermiş sanane. Ama o kağıdı alsa tüketici ürününü değiştirecek. Ama servis ile çözemiyorsak işimizi bilir kişi devreye giriyor. O nasıl olacak tüketici hakemleri devreye girdiğinde, üründe sorun var mı? Yok mu? Bu bilir kişi marifeti ile tespit edilince yeni ürünün iadesi ve değişimi söz konusu olacak. Tüketici o fişleri atıyor. O ürünün 2 yıl garantisi var neden atıyorsun o fişleri. Bir ürün aldık diyeli 6 ay içerisinde bir problem çıktı. Geldi servis yaptı ve o kağıda ? evet sorun giderildi? siz o kağıt ile o ürünü değiştire bilirsiniz. Ya da 6 aydan sonraki 1 yıl içerisinde ikinci kez aynı arızayı verirse, ürünü değiştirebilir veya iade edebilirsiniz. Kanunda her şey nettir.
C.ÜSTEN: Sayın Şahin son olarak şunu sormak istiyorum, yanlış hatırlamıyorsam son zamanlarda ?Tüketici Kredileri Sözleşmeleri Yönetmeliği´ konusunda endişeleriniz olduğunu beyan ediyordunuz? Nedir bu konudaki endişeleriniz ve neden endişelisiniz?
DENETİM MEKANİZMASININ OLMASI CANIMIZI SIKIYOR?
M.ŞAHİN : 6502 sayılı kanun yürürlüğünden itibaren 6 ay içerisinde yönetmeliklerin çıkarılacağını hükme bağlamış. Fakat üzülerek belirtiyorum ki kanun yürürlüğe girdikten 1 buçuk sene sonra yönetmelik ancak yayınlandı. Tüketicilerin aradan geçen 1 buçuk senede oluşan ve oluşacak mağduriyetleri düşünülmedi. Yeni yönetmelikte bankalara ´Bilgilendirme´ sorumluluğu yüklenmiştir. Tüketiciyi bilgilendirme hususu banka tarafından ispatlanmak zorundadır. Uygulamada bir şey değişecek mi? Bankalar yine tüketiciye evrakın üstünü göstermeden imzalatacak ve yönetmelik kuralları uygulamış sayılacak. Bu durumu denetleyecek bir mekanizmanın olamadığını canımız sıkılarak görüyoruz. İmzalatılan belgeleri tüketicinin ne okuması nede anlaması mümkündür. Senelerdir cari olan kanun maddesinde ise ´anlaşılabilir bir dille yazılması´ şartı süs bitkisi gibi durmaktadır. Yönetmelikte sözleşme örneklerinin ilk 1 sene içerisinde ücretsiz alınabileceği düzenlenmiştir. Neden tüketici ilk 1 seneden sonra hakkını aramasın diye mi? Yeni yönetmelikte bileşik faizin uygulanmayacağı vurgusu yapılmış. Yeni bir hakmış gibi sunulan bu komediye de bazı tüketici dernekleri sevindirik olmuşlar. İnsanın ´Uyanın da balığa gidelim´ diyesi geliyor. Bileşik faiz cumhuriyetten beri ülkemizde zaten uygulanmıyor.
C.USTEN: Sayın Şahin Çok teşekkür ederiz . Gerçekten son derece faydalı bilgiler paylaştınız bizlerle? Eksik olmayın ? Tüketicinin haklarının sonuna kadar gözetildiği bir dünyada yaşamak temennisi ile sevgili okurlarımıza da veda ediyoruz?.