TÜRKAV KAYSERİ ŞUBE BAŞKANI YAŞAR AKAR İLE

HAFTANIN RÖPORTAJI

Güncel 4.03.2016 23:45:36 0
TÜRKAV KAYSERİ ŞUBE BAŞKANI YAŞAR AKAR İLE
Haberi Sesli Oku

TÜRKAV KAYSERİ ŞUBE BAŞKANI YAŞAR AKAR;

?REKTÖRLÜK SEÇİMLERİ ÜNİVERSİTE´YE ZARAR VERİYOR?

00- Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Kayseri Şube Başkanı Prof. Dr. Yaşar Akar, Haftalık Röportaj Bölümünde, Üniversitelerin kendi içlerinde sandıkla yapılan Rektörlük Seçimlerinin Üniversiteleri yıprattığını söyledi. Akar ayrıca, ?Bu Suça Ortak Olmayacağız? başlıklı bin 128 akademisyenin yayınladığı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin Kürt Halkını sözde katlettiği iftirası için de ?bazıları bilerek, bazıları da bilmeyerek ihanet ediyor? diye konuştu.

Değerli okuyucular, bu hafta ki röportaj bölümümüzde Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Kayseri Şube Başkanı Prof. Dr. Yaşar Akar´ı konuk ettik. Aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi´nde öğretim üyesi görevini yürütüyor. Hem vakıf hem de üniversite üzerinden gerçekleştirdiğimiz sohbette Akar, değişecek olan YÖK Mevzuatı ve geçtiğimiz günlerde bin 128 akademisyenin ortak imza ile yayınlanan ?Bu Suça Ortak Olmayacağız? isimli bildiriler hakkında görüşlerini belirtti. Sohbetimizin ayrıntılarını sizlere aktarıyorum.

E. KİPMAN: Yaşar Bey, öncelikle merhaba. Efendim sizi tanımayan okuyucularımız için öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz?

Y. AKAR:  Merhaba Emre Bey,Ben Prof. Dr. Yaşar Akar. Erciyes Üniversitesi öğretim üyesiyim. Aynı zamanda Veterinerlik Fakültesinde Dekan Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Yaklaşık 4 aydır TÜRKAV´IN Kayseri Şubesi´nin yöneticiliğini yapıyorum.

E. KİPMAN: Yönetim Kurulu üyelerinizin tamamı neredeyse akademisyenlerden oluşuyor. Özel bir sebebi var mı?

Y. AKAR: Özel bir nedeni yok. Yönetim olarak bir yola çıkıyoruz, bu yüzden bildiğimiz insanlarla, daha rahat çalışabileceğimiz insanlarla yönetim kurulunu oluşturalım istedik. 140 civarında üyemiz var, bu 140 üyenin büyük çoğunluğu akademisyenlerden oluşuyor. Tanıdıklarımın büyük çoğunluğu akademisyen olduğu için, akademisyenlerden yönetim kurulunu oluşturduk. Bunun özel bir sebebi yok ama biz şunu da düşünüyoruz, her akademisyenlerimizin farklı alanlar ki tecrübelerinden faydalanıp, bir entelektüel yönetim oluşturmak istedik.

E. KİPMAN: 4 ay önce göreve başladınız. 4 ay herhangi bir şey yapabilmek için erken ama bu süre zarfında gerçekleştirebildiğiniz hedefler var mı? Bir sonraki Olağan Genel Kurula kadar hedefleriniz nelerdir?

Üye sayımızı iki katına çıkardık.

Y. AKAR: Bizim seçimlerimiz 3 yılda bir oluyor. Bu 3 yıl süresince, vakfımızın amaçları ve misyonları noktasında en güzel faaliyetleri yapmak istiyoruz. Her yaptığımız faaliyet sonrasında da kalitemizi yükseltmek istiyoruz. Tabi ki 4 aylık süre zarfın ilk yönetime geldiğinizde 2 stratejik hedef koyduk, 1´incisi ilk 2 ay boyunca vakfımızın üye sayısını biraz artıralım istedik. Bu hedefimize ulaştık, üye sayımızı iki katına çıkardık. Tabi bunu yeterli görmüyoruz, üye sayımızı artırmak için çalışmalarımıza Yönetim Kurulu olarak devam edeceğiz. Biz nitelikli büyüme istiyoruz. 2´ncisi vakıf dinamiğimizi güçlü tutmak adına ilk önce üyelerimize her ay Kayseri´nin ve Türkiye´nin önemli problemleri, önemli olan konuları akademisyenlerimize konferans vermek. İlkini gerçekleştirdik, üyemiz Eğitim Fakültesi´nden Prof. Dr. Remzi Kılıç hocamız ?Vatan Savunması ve Şahadet´ konulu bir konferans verdi. Bunu tabiî ki anlamlı buluyoruz. Bu konuyu seçerken de ilk faaliyetimiz şehitlerimizi anmak istedik. Çünkü bu vatan coğrafyası onların sayesinde elimizde ve onların sayesinden bu güzel vatanda yaşıyoruz. Ayrıca geçtiğimiz günlerde 3 siyasi partinin milletvekillerini davet ederek, kadına şiddet ve aile içi şiddet konulu bir panel düzenledik. Gittikçe bu gibi faaliyetlerimizi de artıracağız.

E. KİPMAN: Günümüzde farklı siyasi partilerin, bırakın milletvekillerini, üyelerini dahi bir araya getirmek zor iken, siz Kayseri milletvekillerini bir araya getirdiniz. Bu panelden sonuç olarak ne çıktı? Sonuçta 3 farklı siyasi partinin temsilcisi bir araya geldi, siz nasıl bir sonuç çıkarıyorsunuz?

Türkiye´nin ortak sorunlarında tüm siyasi akımların birlikte hareket etme mesajı verildi.

Y. AKAR: Birinci mesaj bence şu, Türkiye´nin ortak sorunları noktasında tüm siyasi akımların birlikte hareket etme, birlikte çözüm arama mesajı verildi. Ben bu mesajı, Kayseri kamuoyuna verdiğimizi düşünüyorum. Siyasi çatışmalarla, sorunlarımızı göz ardı ediyor ve ıskalıyoruz. Türkiye´nin önemli ve çok ciddi problemleri var. Bu problemlerin çözülmesi noktasında artık hep birlikte hareket etmek durumundayız. Bu hareketi gösteremezsek, Devletin ve Milletin bekasının tehlikede olduğunu düşünüyorum. Biz mesela toplumsal noktada bir konuyu ele aldık. Aile içinde şiddet, çocuklara şiddet, kadına şiddet, yaşlılara şiddet gibi konuları ele aldık. Bunların çözümü noktasında biz sivil toplum kuruluşları olarak, siyasi partiler olarak, sokaktaki vatandaş olarak hepimizin sorunlarımızı halının altına süpürmek değil, artık birlikte çözümler bulmak zorundayız. TÜRKAV, bunu başardı. Farklı Siyasi Partileri bir çatı altında topladı ve bu mesajı verdi. Tabi ki her konuşmacılarımızın farklı önerileri oldu.

E. KİPMAN: Başkanım, her ne kadar TÜRKAV Kayseri Şube Başkanı olmanızın yanı sıra, aynı zaman Veterinerlik Fakültesi´nde akademisyensiniz. Örneğin geçtiğimiz günlerde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ne Kürt Halkını sözde katlettiği iftirasını atan bin 128 akademisyenin imzası ile bir bildiri yayınlandı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? İmzalayan kişiler ?Vatan Haini´ midir?

Türk Milleti bir beka sorunu yaşıyor.

Y. AKAR: Türk Milletinin ve Devletinin bekasına yönelen, Devletimizi, Milletimizin nazarında ?Suç İşliyor´ konumuna getiren her türlü grubu biz kınıyor ve lanetliyoruz. Bunlardan bazıları belki bilerek ihanet içerisinde bazıları da gaflet içerisinde ihanet etmiş olabilirler. Biz bu milletin aydın kesimleri olarak, Türk Milleti bir beka sorunu yaşıyor, zor bir süreçten geçiyoruz. Bu zor süreçte aydınların çok daha duyarlı, çok daha sakin ve kapsayıcı değerlendirmeler yapması lazım. Devletin geçmişte bölgeye sunduğu bir sürü açılımlar oldu, bir sürü imkânlar verildi. Bu sürecin tam olarak iyi yönetilemediği de sonradan ortaya çıktı. İmkânların istismar edildiğini gördük, koyulan bombalar ile yığılan mühimmatlarla hazırlığın ortaya konduğunu gördük. Bu süreç sonunda Türkiye Devleti bir mücadele veriyor. O mücadelenin biz başarıya ulaşmasını ümit ediyoruz. Eli silah tutan insanların etkisiz kılınmasını ve Türk Milletinin birliğine, Türk Milletinin bekasına çevrilmiş tüm silahların yok edilmesini veya teslim alınmasını ve sağlam iradenin devam etmesini bekliyoruz. Devletin orada insanlara zulmettiği noktasındaki iddialarını da kesinlik kabul etmiyor ve reddediyoruz. Sizin söylediğiniz gibi bunu Türk Milletine ve Devletine bir saldırı olarak görüyor ve lanetliyoruz. Şunu da ifade etmek isterim; Türk Ocakları ve Niğde Üniversitesi´nden bu bildiriye karşı, ?karşı bildiriler´ yayınladılar ve bizde bu ?karşı bildirileri´ de TÜRKAV olarak destekledik. Bu noktada ki tüm olumlu değerlendirmelere de katkı sunduk.

E. KİPMAN: Başkanım, son bir sorum daha var. Biraz önce de ifade ettim Akademisyen bir kimliğiniz de var. YÖK Kanunları hakkında neler düşüyorsunuz? Bilindiği üzere değişeceğine dair bir takım söylentiler var. Siz bu konuda şahsi olarak akademisyen kimliğinizle neler söylemek istersiniz?

Rektörlük seçimleri, Üniversitelere zarar veriyor.

Y. AKAR: YÖK mevzuatı tabiî ki vakfımızın büyük çoğunluğunun akademisyen olmasından dolayı bu soruyu sordunuz. YÖK mevzuatını biz akademisyenler olarak yıllardır konuşuyor ve tartışıyoruz. Faklı hükümetler zamanında bir takım çalışmalar yapıldı ama bir neticeye ulaşılamadı. Bizim de aldığımız bazı duyumlar var, YÖK Mevzuatı´nın hazırlatıldığı noktasında. İçeriği hakkında vakıf değiliz, tamamını bilmiyoruz. Ama şu noktada bir duyumumuz oldu; bizim YÖK Mevzuatı içerisinde önemli konulardan bir tanesi üniversitelerdeki rektörlük seçimleridir. Bu süreçlerde farklı adaylar çıkar ve seçim sürecine bir kampanya ile katılırlar. Kendilerine oy verilmesi noktasında projelerini sunar ve çalışma yürütürler. En çok oy alan ilk 6 kişi YÖK´E bildirilir ve YÖK içinden 3 ismi Cumhurbaşkanı´na gönderir. Cumhurbaşkanı da 3 isimden birini Rektör olarak atar. Bu benim kişisel görüşüm, mahallede bile bir oy fazla alan muhtar adayı muhtar olarak atanır. Ama toplumun en önemli olan bu insanların seçim sonuçları kabul etmiyorsunuz ve iki aşamalı bir süreçten sonra atama oluyor. Ben çok sayıda seçim ortamı yaşadım üniversitelerde. Burada benim kişisel kanaatim, seçim süreçleri bu atama şekli ile üniversitelere zarar veriyor. Üniversite içerisinde kamplaşmalara, kırgınlıklara ve bölünmelere sebebiyet veriyor. Daha sonra da biz değerli akademisyenlerin sözlerine riayet edilmiyor. Birinci olan aday, bazen görüyoruz, atanmıyor. Bu da yönetime geldiği zaman kırgınlıklar oluşturuyor. Yönetme noktasında rektörü zor durumda bırakıyor, çoğunluğun iradesi üniversite yönetimine yansımıyor. Kampanya sürecinde hocalar arasında kırgınlıklar yaşanıyor. Üniversite´deki genel huzuru olumsuz etkiliyor. Bu durumun hazırlana yeni YÖK Mevzuatı´nda değişeceğini duyduk. Cumhurbaşkanlığı bir takım kriterler koyacağı ve bu kriterleri sağlayan, özgüveni olan üniversiteye katkı sunacağını düşünen insanlar, buraya başvuracak ve Cumhurbaşkanı, bir takım değerlendirmelerden sonra, atayacağı şeklinde bir değişiklik olacağını duyduk. Bunun faydalı olacağını düşünüyorum. Tabi bazı seçeneklerin olduğunu da duyduk ancak bu seçeneğin makul ve mantıklı olacağını düşünüyorum.