Türkiye İstatistik Kurumu, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, 2010 verilerini açıkladı.TÜİK araştırmasına göre, nüfusun yüzde 16,9'u yoksulluk sınırının altında bulunurken, sürekli yoksulluk riski altında bulunanların oranı da yüzde 18 olarak gerçekleşti.
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlere göre oluşturulan yüzde 20’lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 46.4 iken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 5.8’de kaldı. Buna göre, son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20’lik gruba göre 8 kat daha fazla. Bu oran kentsel yerler için 7.3 iken kırsal yerler için 7.1 olduTürkiye’de hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 22 bin 63 TL oldu.Maaş-ücret gelirleri yüzde 43.7’lik oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip iken bunu yüzde 20.5 ile sosyal transferler ve yüzde 20.2 ile müteşebbis gelirleri izledi.
Sosyal transferlerin yüzde 91.1’ini emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturdu. Emekli ve dul-yetim aylıkları toplam gelir içinde yüzde 18.6’lık paya sahip iken, diğer sosyal transferlerin payı yüzde 1.8 oldu. Müteşebbis gelirlerinin ise yüzde 68.5’i tarım dışı sektörden oluştu.
Öte yandan Araştırmada, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirleri kullanılarak çeşitli göreli yoksulluk sınırları hesaplandı.Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan “sürekli yoksulluk” oranı, dört yıl boyunca hanenin üyesi olan fertlerden en az üç uygulamada yoksulluk riski altında olanlar olarak tanımlanıyor. Sürekli yoksulluğun hesaplanmasında eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 60’ı dikkate alınıyor.Buna göre, araştırmanın 2009 yılı dört yıllık panel sonuçlarından hesaplanan sürekli yoksulluk oranı yüzde 18 olarak tespit edildi.