İDRİS YAVUZ


BAŞARININ SIRRI SABIRDIR

İDRİS YAVUZ


Sabır, zorluklar karşısında iradesini kullanıp nefsine hâkim olmaktır. 

Sabır, tökezlemeyen bir binektir ve insanı süratle ve güvenle hedefine ulaştırır. 

Sabır, mutlu olmanın anahtarıdır.

İlimde, sanatta, ticarette, yönetimde başarılı olmanın sırrı sabra bağlıdır.

Bir insana her hangi bir bela isabet etse ve buna da sabretse, bela biter, huzur gelir.

Bunun için atalarımız; “Sabır acı ise de meyvesi tatlıdır. Sabır insanı huzura eriştirir. Sabırla koruk helva olur. Sabreden derviş muradına ermiş” sözleri toplumda huzur, birlik, beraberlik, kardeşlik duygularını ön plana çıkar.

Sosyal yaşantımızda sabrın ne kadar önemli olduğunu zaman zaman gerçek hayatın içinde yaşayarak görmekteyiz. 

Sabır güç bir işe katlanma, ağır bir yüke tahammül etme, üzücü bir olay karşısında ümitle sonucu beklemektir.

İnsan ani ve şok olaylar karşısında sabretmesini bilmelidir. Aslında sabır haksızlık karşısında susmak ve ona boyun eğmek demek değildir. Tam tersine bu konuda kişi hakkını sonuna kadar savunmalıdır. Yoksa körü körüne aşağılanmaya razı olmak yanlıştır. 

Gerçek sabır bütün olumsuzluklara karşı direnebilmektir. Sabırsız insan her zaman zarar görür, korkak olur. Kendi sonunu kendisi hazırlar.

Sabırlı kimse, olaylar ne denli büyük olursa olsun asla dengesini bozmaz. Hal böyle olunca sabırla birçok zorluklar kolayca aşılabilir. 

Sabırda güçlü bir irade, azim ve gayret vardır. Elbette ki tabii afetler denilince sel, deprem, heyelan vb. olaylarda ölenler, yaralanıp sakat kalanlar, evlerini, iş yerlerini kaybedenler, acı içerisinde kafasını taştan taşa vuranlar kendilerine dünyayı zindan ederler, fakat inancı ve iradesi güçlü olanlar bunların dışındadır. 

Hz. Ömer “Eğer sabredersen Hakk’ın dahi kader hükmü gelir geçer ve sen sevap kazanırsın. Sabretmezsen yine Hakk’ın tecellisi yerini bulur ve sen azap çekmekle kalırsın” demiştir. 

Kur’an’da “Behemehâl size biraz korku, biraz açlık, biraz mal, can ve mahsul eksikliğiyle sınarız. Sabredenleri müjdele her kim ki sabreder suç bağışlarsa bu istenilen en iyi davranış tarzıdır” buyurur.

Birbiriyle didişen, boğuşan, geçimsiz olan insanlar, huzursuz, mutsuz olurlar.

Eğer kişi öfkesini yenebiliyorsa, bağışlayıp kötülüğe iyilik yapabiliyorsa bu ne güzel bir huydur.

Dikkat edin vücutta başın önemi ve değeri neyse sabrın da sosyal yaşamda değeri odur. 

Her alanda sakin kalabilmeyi başarmak neredeyse imkânsızdır. Ancak bazı kişiler siyaseten ya da iş hayatında sakin kalmayı başardığı için tüm sorunlarını büyük bir ustalıkla çözebiliyor. 

Bazen çok küçük şeylerin bile insanları delirttiği zamanlar vardır. Ne olursa olsun sakin kalabilmek ve anlayışlı davranmak en iyi yöntemdir. 

Ama en mantıklı insanların bile sınırsız sabrı yoktur. Bazen çok küçük şeylerin bile insanları delirttiği zamanlar vardır.

Elbette ki her sabrında bir sınırı vardır. Yoksulluk, haksızlık, adaletsizce yapılan uygulamalar, insanlar arasında yapılan ayrımcılık gibi sabır taşını çatlatacak şeyler vatandaşın kaderi olmamalıdır. 

İşte bu durumda sabır önemlidir ama ”Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” sözünü de bir kenara atamayız.