"O PİLOTUN GÖZLERİNİN İÇİNE BAKMAK İSTİYORUM"
15 Temmuz´daki darbe girişiminde, FETÖ´cü hain pilot tarafından Özel Harekat Daire Başkanlığı´na atılan bomba sonrasında şehit olan Komiser Yardımcısı Cennet Yiğit´i şehit eden misket bombasının parçası ve özel eşyaları ailesi tarafından hazırlanan vitrinde sergileniyor. Kızını şehit eden misket bombasını göstererek ağlayan baba Yahya Kemal Yiğit, "O bombayı atan pilotun gözlerinin içine bakmak istiyorum" dedi.
15 Temmuz darbe girişiminde sırasında FETÖ´cü hain pilotun Ankara Gölbaşı´nda bulunan Özel Harekat Daire Başkanlığı´na attığı bomba sonrasında 42 Özel Harekatçı şehit olmuştu. Şehit olanlardan Komiser Yardımcısı Cennet Yiğit´in Kayseri´nin Bünyan ilçesinde oturan ailesi, şehit Cennet Yiğit´in Diyarbakır´ın Sur ilçesindeki operasyonda giydiği botlar, Özel Harekat üniforması, nişanlandığında kesilen kurdele, tuvalleri boyamakta kullandığı fırçalar, kendisini şehit eden misket bombasının parçası ve patlamada kullanılamaz hale gelen telefonunun da bulunduğu bir vitrin yaptırdı.
Şehit Cennet Yiğit´i ve 15 Temmuz´daki hain darbe girişimini unutturmayacaklarını söyleyen baba Yahya Kemal Yiğit, "Cennet daha 7.-8. sınıfa giderken polis olmaya karar vermişti. Ama Allah ona üniversitede kısmet etti. Yani polis olmayı çok seviyordu" diyerek nasıl polis olduğunu anlattı.
Cennet Yiğit vedalaşır gibi fotoğraf çektirdi
Cennet´in en son Ramazan Bayramı´nda Kayseri´ye geldiğini ve tüm akrabalarıyla buluştuğunu anlatan baba Yahya Kemal Yiğit, "Şehit olmadan bir hafta önceydi. Bizi bayram ziyaretine gelmişti ve gitmeden bir gün önce, Cuma günüydü. Akşam üzeri kamuflajlarını da giymişti. Bahçeye çıktı ve ´Haydi, hep birlikte aile fotoğrafı çekinelim.´ dedi. Aile fotoğrafı çekindikten sonra herkesle ayrı ayrı fotoğraf çekindi. Sanki vedalaşır gibi. En son anneannesini çağırdı ve ´Gel benim pamuk anneannem, seninle de fotoğraf çekinelim.´ dedi ve sarılarak ´ben şehit olacağım ve önce seni yanıma alacağım, daha sonra da yedi sülaleni kurtaracağım.´ dedi. Bu şehit olmadan tam bir hafta önceydi. Cumartesi günü yolcu ettik ve Pazartesi günü mesaiye başladı. Cuma günü de bu olay oldu" diye konuştu.
15 Temmuz gecesinde hiç bir şeyden haberinin olmadığını söyleyen Yahya Kemal Yiğit, "Alanya´dan bir arkadaşım aradı beni. ´Askeri darbe oluyormuş´ dedi. Ben de ne darbesi diyerek şaşırdım ve televizyonu açtım. O zaman haberimiz oldu. Cumhurbaşkanımızın televizyondan halka seslenişini izledim. Eşimle helalleştim. Komşumu aradım ve ben çarşıya gidiyorum dedim. Bu hainler bu darbeyi gerçekleştirirlerse bize yaşama hakkı tanımazlar. Hiç olmazsa gidelim sokakta şerefimizle ölelim. Sabah 5´e kadar biz de sokaktaydık. Daha sonra eve geldim. Tabi Cennet´ten haber alamıyorduk. Daha sonra da Ankara´ya gittik. Tabi o zaman öğrendik çocuğumuzun şehit olduğunu. Allah o günleri bu millete bir daha yaşatmasın. Bizim çocuğumuz şehit oldu. Adı Cennet´ti, Allah´ın cennetinde şu anda ama o darbe girişimde bulunan namussuzlar şu anda inan ki keşke biz de o sokaklarda sürünsek diyorlar ve yalvaracaklar. Allah onlara o acıyı yaşatacak. Bizlere bu acıyı yaşattılar ama benim çocuğum şerefiyle, haysiyetiyle şehit oldu. Onlarda ebediyen Allah´ın cehenneminde azap görecekler. Biz buna inanıyoruz çünkü Allah´ın Kur´an-ı Kerim´inde sözü var. Biz Allah´a iman etmiş insanlarız. Onun için de Allah onları kahretsin diyorum başka da bir şey demiyorum" ifadesinde bulundu.
"Teröristlere atılmayan bombayı bizim çocuklarımıza attılar"
Özel Harekat Daire Başkanlığı´na F-16´dan atılan misket bombasının bir parçasını gösteren baba Yahya Kemal Yiğit, "Çocuğumuz şehit olduğunda düzenlenen cenaze töreninde Özel Harekat Başkanlığında bunu buldum ve bunu sorduğumda, ´amca bu misket bombasının bir parçası´ dediler. ´Biz bunu yalvardık, insan haklarına aykırı diye teröristlere attırmadık. Fakat bu namussuzlar bize attılar´ dedi. İşte bu teröristlere atmadıkları bombayı bizim çocuklarımıza attılar. Bunlar bu kadar namert ve namussuz. Bunlara inanın değil insan, hayvan demek bile hayvanlara hakarettir. Bunlar hayvan bile değil, Allah´ın yer yüzünde en alçak varlık olarak nitelendirdiği münafıktır. Yani bunlara bir isim falan koyamıyorum. İşte bunu bizim çocuklarımıza kullandılar" dedi.
"O pilotun gözlerinin içine bakmak istiyorum"
"Bunu yapan insan olabilir mi? Bu nasıl bir canilik, bu nasıl bir insanlık? Kendi paralarımızla aldığımız silahları bize doğrulttular" diyen Yiğit, "Bunlar dünyanın en aşağılık insanlarıdır. Allah bunları bildiği gibi yapsın. Öbür tarafta zaten bunların hesabını verecekler ama bu roketi, bu füzeyi atan pilotun yüzüne bakmak istiyorum. İnşallah Allah bana fırsat verir ve sadece gözüne bakmak istiyorum. Başka hiçbir şey istemiyorum" şeklinde konuştu.
Anne Huriye Yiğit de 15 Temmuz gecesi Cennet Yiğit´in bir mesaj gönderdiğini, mesaj sonrasında kızını aradığını anlatarak, "Bana dediği tek şey, ´Anne özel harekatta biraz sorun var toplantıya giriyorum, 2 dakika sonra seni arayacağım.´ Ondan sonra bir daha haber alamadık. Arıyoruz ama telefonu meşguldü. Sabah olunca eşim emniyetten öğrenmeye gitti. ´Ankara´ya gidin´ dediler. Ankara´ya gittik. Orada hemen Özel Harekata ulaştık. Özel Harekattan bizi Adli Tıp´a yönlendirdiler. Orada 3 gün bekledik ve 3 gün sonra kızımızın şehit olduğunu öğrendik" diye konuştu.
Ablası Emine tarafından bir vitrin oluşturulduğunu söyleyen anne Huriye Yiğit, "Cennet´in kullandıkları var. Sur´da giydiği botları var, çamuruyla duruyor şu an. Öyle koyduk. Nişanlısının yaptırdığı Cennet isimleri var. Cumhurbaşkanımızın gönderdi bayrağımız var. Kur´an-ı Kerim´i sığdıramadığımız için koyamadık. Giydiği bordo bereli elbiseleri var. Mezuniyette giydiği elbisesi var. Resimleri, kullandığı fotoğraf makinesi, küçücük tokalarından tutun da elinin değdiği her şey var. Her şeyden birer parça koymaya çalıştık. Voleybol tişörtüne dahil bize hatırlatacak her şeyi koyduk" diyerek Cennet´i ve 15 Temmuz´u unutturmamaya çalıştıklarını söyledi.
Cennet´in anne ve babasından habersiz akademiye başvurduğunu kaydeden abla Emine Yiğit, "Cennet bana ilk telefon açtığında ´Abla sana çok güzel bir haberim var´ demişti. ´Annemlere söyleme daha belli değil. Ben akademiye başvurdum. Akademiden geldiler öylesine forum doldurduk´ dedi. Daha sonrasında bana telefon açtı ve ´kabul etmişler´ dedi. Ama sesindeki o heyecan hala kulaklarımda. ´Ama annemlere söyleme sürpriz olsun saklayalım biraz´ dedi. 1-1.5 ay kadar sakladık. Tatile gelmişti Alanya´ya bizim yanımıza. O zaman babamlarla paylaşmıştı bu haberi" diyerek kardeşi Cennet Yiğit´in nasıl polis olduğunu anlattı.
Cennet´in polislik mesleğini çok sevdiğini söyleyen Emine Yiğit, "Bayrak için, vatan için uğraştı. Onun içinde şehadete erdi zaten. Biz en son o gün gündüz konuşmuştuk. Yorgun görünüyorsun biraz dinlen dedim. ´Bugün biraz yoğun bir gün geçirdim´ abla dedi. Daha sonra akşam mesajlaştık. Darbe haberi bize ulaştığında sürekli mesaj attım kardeşime, sürekli aradım ama telefonu kapalıydı. Cevap alamadık. Daha sonrasında annem ve babam Ankara´ya gitti. Ben burada 3 gün bekledim. 3 gün sonrada kardeşimin şehit olduğu haberini aldım" diye konuştu.
Son resmini tamamlamak kısmet olmadı
Vitrinin bulunduğu odayı kardeşi Cennet´in fotoğrafları ve hatıralarıyla dolduran abla Emine Yiğit, "Cennet güzel sanatlardan resim öğretmeni mezunuydu. Çok severek yaptığı bir resmiydi bu. Fakat tamamlamak kısmet olmadı Cennet´e çünkü o ara akademi başlamıştı. Akademiye yoğunlaştığı için nasıl olsa bir ara tamamlarım dedi. Küçük küçük evde kendisi yapıyordu. Ama şehit olduğu için tamamlamak kısmet olmadı" şeklinde konuştu.