Esme Demirtaş, hem doğayla baş başa yaşam sürüyor hem de kitap okuma alışkanlığını sürdürüyor
Kayseri'nin Bünyan ilçesinde yaşayan 55 yaşındaki ilkokul mezunu çoban Esme Demirtaş, "tek dostu" olarak nitelendirdiği kitapları koyunlarını otlatırken de elinden düşürmüyor.
Çocukluğunda köy ve ev işlerinde annesine yardım etmesi gerektiği için ilkokuldan sonra eğitimine devam edemeyen Demirtaş, buna rağmen öğretmeni sayesinde edindiği kitap okuma alışkanlığını aradan yıllar geçse de terk etmedi.
Doğup büyüdüğü ilçesinde evlenen, hem tarımla hem de hayvancılıkla uğraşan Demirtaş, çevresindekilerin kitap okumasına tepkiyle yaklaşmasına rağmen bu sevdasından vazgeçmiyor.
Kelimelerin peşinde hayallerini arayan ve koyunlarının peşindeyken dahi kitap okuyan Demirtaş, sabahın ilk ışıklarıyla çıktığı yolda da evinde de kitaplarını elinden düşürmüyor.
Hikayesini AA muhabirine anlatan Demirtaş, Türkmen bir ailenin kızı olarak dünyaya geldiğini, çocukluğundan beri ailesinin de mesleği olan hayvancılıkla uğraştığını, zorlu bir yaşamı olsa da yaptığı işi sevdiğini söyledi.
Demirtaş, babasının Karayolları Bölge Müdürlüğünde şoförlük yaptığını ve Kayseri'de bir ev alıp üç abisi ile şehre yerleştiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Babam erkek kardeşlerimin hepsini okuttu. Ben de diğer kardeşlerimle birlikte köydeki koyunları güttük. Abim bana her zaman şehirden kitap gönderirdi. Bir gün Almanya'ya giden Türklerin yaşadığı sıkıntıları anlatan 'Dik Bayır' isimli bir kitap gönderdi. O kitabı hiç unutmam mesela. Bende ayrı bir iz bırakmıştır. Babamın dini kitapları vardı, onları da okudum. Abimin gönderdiği kitapları annemden gizli okurdum. Sürekli 'halı, kilim dokunacak, yün yapılacak' derdi annem. Annem kitap okuduğumda sürekli 'katip mi olacaksın' diyerek kafama vururdu. Babamın diğer kardeşlerimi alıp gitmesi içimdeki en büyük yaraydı. Biz babamın mirasına sürekli servet kazandıracak, malına mal katacak, çobanlık yapacak biriydik."
Kitap okuma sevdasında öğretmeni Esma Tekirdağ'ın da etkisi olduğunu aktaran Demirtaş, öğretmeninin okumakla hayatta daha bilgili ve güzel yaşanacağını öğrettiğini ifade etti.
Babasının okumak için kendisini de şehre götürmesini beklediğini ancak bu beklentisi boşa çıktığı için ağabeyinin kitaplarıyla avunduğunu dile getiren Demirtaş, şimdiye kadar yüzlerce kitap okuduğunu kaydetti.
"Dağlarda koyunlarla konuşacağıma kitaplarla konuştum"
Demirtaş, hayatın içinden, insana mesaj veren kitapları okuduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Kitap okuduğumda 'avukat mı olacaksın?' diyorlardı. Kitap okumak insana bilgi katıyor. Şimdi avukat olamadım ama avukat annesi oldum. Bir çocuğum avukat, şu anda askerde. Kışlı yazlı dağlarda ömrüm geçti. Eskiden arabamız da yoktu, sabah ezanı ile kalkar karşı dağlara kadar gider koyunları yayardım akşama kadar. O dağlarda kitaplardan başka dostum olmadı. Çevrem beni yadırgadı. Ne desteklediler ne de yaptığım işi tasvip ettiler. Okumanın iyi bir şey olduğunu bile anlamadılar. İnsanların kendisine ait bir görüşü yok. Kitap okumayan bir insanın da kendisine ait bir beyni yoktur. Bir başkasının aklıyla gezer. Oysa okudukça insan aydınlanır ve kendisine bir şeyler katar. Ben o dağlarda koyunlarla konuşacağıma kitaplarla konuştum. Koyunlar beni çözemedi, beni anlamadı ama kitap beni anladı. Sanki içine girdim, derin yaşadım, o dünyaya girdim çıktım."
"Eğitim koldur, uzanır her şeyi tutar"
Kitap sever çoban Esme Demirtaş, en çok Sabahattin Ali, Ahmet Arif, Dostoyevski, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ömer Seyfettin, Orhan Veli ve Yaşar Kemal gibi yazarların kitaplarının yanında "Nutuk" ve Kur'an-ı Kerim'i defalarca okuduğunu aktardı.
Okuduğu kitapların hepsinin kendisini etkilediğini vurgulayan Demirtaş, "Kitabın içerisine gir, sanki oranın baş rolü sensin. O yazar seni anlatıyor. Her kitapta insanı anlatan bir yer var. Yalnız yaşamanın bir çaresi var, o da kitaplar. Yoksa ben o dağlarda kafayı yerdim. Gençlere tavsiyem, hayata bağlanmaları için eğitim almaları. Eğitimsiz insan kolu olmayan biri gibidir. Eğitim koldur, uzanır her şeyi tutar. Eğitim ekmek, su ve hava gibi şart." ifadelerini kullandı.
Demirtaş, okuduğu kitapların kendisine yaşama hevesi verdiğini, acı hikayelerin yer aldığı kitapları okuduğunda ise üzüldüğünü sözlerine ekledi.