AGD KAYSERİ ŞUBE BAŞKANI COŞKUN: “MÜSLÜMANLAR ÖZGÜR OLUNCAYA KADAR MAZLUMLARIN SESİ OLACAĞIZ”
Anadolu Gençlik Derneği Kayseri Şubesince tertiplenen ’İnsan Hakları İhlalleri ve Doğu Türkistan’ basın açıklamasında konuşan Dernek Şube Başkanı Av. Baki Coşkun; "Mısır, Suriye, Doğu Türkistan ve Filistin zindanlarındaki kardeşlerimiz özgür oluncaya, dökülen kanlar duruncaya kadar mazlumların sesi ve çığlığı olacağız" ifadesini kullandı.
Anadolu Gençlik Derneği Kayseri Şubesince tertiplenen ’İnsan Hakları İhlalleri ve Doğu Türkistan’ konulu basın açıklaması Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirildi.
İlimizde yaşayan Doğu Türkistan kökenli vatandaşların yoğun destek verdiği etkinlikte konuşan Anadolu Gençlik Derneği Kayseri Şube Başkanı Av. Baki Coşkun İkinci Dünya Savaşının ardından geçen 74 yıla rağmen yeryüzünde barış ve adaletin tesis edilemediğine tanıklık ettiklerini belirterek "Dünyanın birçok yerinde insan hakları ihlallerinin yaşandığını, temel hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığını görüyoruz. Dünya siyasetine hak ve adalet değil, güç ve çıkar yön vermektedir. Başta ABD olmak üzere teknolojik bakımdan güçlü olan ülkeler, çıkarlarını her türlü kutsalın üzerinde tutarak zayıf bırakılmış ülkeleri ve halkları ezmeye devam etmektedir. İnsan hakları, özgürlük ve demokrasi kavramlarını tüm dünyaya servis eden merkezler, kendi çıkarları söz konusu olduğunda rahatlıkla her türlü hukuksuzluğu, baskı, şiddet ve işkenceyi bir sirayet etme biçimi olarak görebilmektedirler. Başta ABD olmak üzere, emperyalist ülkeler, işgallerle, iç savaşlarla, şiddet ve korkuyla, zayıf bırakılmış ülkeler ve halklar üzerindeki baskı ve tahakkümlerini sürdürmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Sözlerinin devamında Çin kontrolü altında bulunan Doğu Türkistan'da Müslümanların durumunun içler acısı olduğuna dikkat çeken Coşkun "Günümüzde baskı ve şiddet politikalarının baş mimarlarından biri de maalesef Çin’dir. Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkeleriyle, Afrika Kıtasıyla yaptığı ticarete rağmen, Çin’in Doğu Türkistanlılara yönelik tavrı kabul edilebilir değildir. Çin, 1949 yılından bu yana kontrolü altında bulundurduğu Doğu Türkistan’da Müslümanlara her türlü baskıyı uygulamaktadır. 70 yıldır Çin kontrolü altında bulunan ve yüz ölçümü Türkiye’nin iki buçuk katı büyüklükte olan Doğu Türkistan’da da Müslümanların durumu içler acısıdır. Çin yönetimin küresel ekonomik gücü ve boşluk bırakmayan bir diplomasi yürütmesi Doğu Türkistan’la ilgili sağlıklı bilgi almak ve oradaki Müslümanlarla iletişim kurmanın önüne geçmektedir. Dünyanın hiçbir yerinde insanların temel haklarından mahrum bırakılarak sistematik bir şekilde asimile edilmeye çalışılması kabul edilebilir değildir. Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin birçok temel haktan mahrum bırakıldığına, katliam, zulüm, işkence ve baskılarla inanç ve düşünce özgürlüklerinin kısıtlandığına, toplama kamplarında tecrit edilmiş bir yaşama zorlandığına, psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kaldıklarına dair haberler canımızı yakmaktadır. Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerinin Müslüman Doğu Türkistan haklı talepleri doğrultusunda Çin’e karşı birlikte hareket etmeleri ve her platformda bu konuyu dile getirmeleri Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin seslerine ses katacaktır. Türkiye, Doğu Türkistan meselesinde daha net bir tutum sergilemelidir. Türkiye’nin Çin ile ticareti Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin temel hak ve özgürlüklerinden daha değerli değildir. Yetkililerimiz, bunu Çin yönetimine en açık şekilde hissettirmelidirler. Diğer taraftan biz tüm dünyada savaştan ve çatışmadan değil, barıştan ve diyalogdan yanayız. İstediğimiz hakkın ve adaletin hâkim olduğu bir dünyadır. Dünyanın herhangi bir yerinde bir insanımızın haksızlığa uğramasını istemiyorsak bunun yolu tüm yeryüzünde adil bir düzenin kurulması için gayret etmekten geçer. Allah, hak ve adaletin tesisi için atılan adımları boşa çıkarmayacaktır. Biz Milli Görüşçüler olarak zulüm nerede, kime yapılırsa yapılsın her zaman zalime karşı dik duracağımızı ve daima mazlumun yanında olacağımızı tekrar deklare ediyoruz. Mısır, Suriye, Doğu Türkistan ve Filistin zindanlarındaki kardeşlerimiz özgür oluncaya, dökülen kanlar duruncaya kadar mazlumların sesi ve çığlığı olacağız." İfadesini kullandı.