Psikiyatri Uzmanı Dr. Kara “Kötü karne sinyal olabilir”
Sömestr tatilinde karne alan öğrencilerin kötü notlarının aslında velilerine bir sinyal olabileceğini belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Tuğba Kara, velilerin çocuklarına öfkelendiklerinde çözüm yollarının da kapatıldığını kaydetti.
Kötü notların aslında çocukların bir şeyleri öğrenemediğinin sinyalcisi olabileceğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Tuğba Kara “Öncelikle zorlu bir eğitim ve sınav dönemini atlatan çocukları ve onların her daim yanlarında olan anne ve babalarını tebrik ediyorum. Bugün çocuklar karnelerini aldılar ve tabi anne ve babaların onlardan bir beklentileri var. Beklentileri karşılanan anne babalar mutlu oluyorlar ancak karnelerinde kırık notu olan çocukların anne veya babalarının göstermiş oldukları tepki genelde öfke, kızgınlık, bağırma veya tamamen araya mesafe koyup küsme olabiliyor. Elbette ki biz çocuklarımız başarılı olsun istiyoruz, ayaklarının üzerinde dursunlar istiyoruz. Bunun için de birçok kez onlara hem maddi hem de manevi şekilde destekliyoruz. Bunun da ebeveynler üzerinde oluşturmuş olduğu bir beklenti oluyor. Bu beklenti karşılanmadığı takdirde ebeveynler çaresizlik, hayal kırıklığı, üzüntü gibi olumsuz duygular yaşıyorlar. Ancak biz bunu çocuklarımıza genelde öfke olarak gösteriyoruz. Onların karnelerinden dolayı özellikle kırık notları varsa öfkeleniyoruz, bağırıyoruz, bazen eleştiriyoruz. Şöyle bir yanılsamamız oluyor bence, onları eleştirdiğimiz, bağırdığımız zaman bir anlamda kendi içlerine dönüp “Ben ne yaptım, nerede hata yaptım?” demelerini bekliyoruz. Genelde bu böyle olmuyor. Biz onlara öfkelendiğimiz, bağırdığımız zaman aslında çözüm yollarını kapatmış oluyoruz. Aslında karne, tırnak içinde söylüyorum kötü bir karne aslında bizim için bir sinyal görevi görüyor. Çocuğun aslında bir şeyleri öğrenemediğini gösteriyor. Neden öğrenemediği konusunda bir araştırma yapmak yerine onlara bağırdığımızda, araya mesafe koyduğumuzda bu çözüm yollarını bulmayı ve kötü karnenin nedenini bulmayı bir anlamda geri plana atmış oluyoruz” dedi. Tuğba Kara, çocuklarda bilinmeyen sorunlar olabileceğini ve bunların bulunması gerektiğini belirterek, “Aslında sadece çocuğun çalışmaması değil, belki bilmediğimiz bir organik bozukluğu var öğrenme güçlüğü dediğimiz tanısı konmamış belki dikkat eksikliği var. Belki akran zorbalığına uğruyordur bunları bilmiyoruz. Şu anda toplumda çocuklar arasında yaygın görülmeye başlandı. Belki çocuk depresyonda. Çünkü depresif belirtilerle ergenlik belirtileri sık sık birbirine karışıyor ve ders performansını düşürüyor. Biz çocuğumuza öfkelendiğimizde, bağırdığımızda aslında bütün bu nedenleri görmezden gelmiş oluyoruz. Kötü karnesinden dolayı çocuğa ceza verdiğimizde eğer onun dikkat eksikliği ya da öğrenme güçlüğü varsa çocuk zaten yapamıyor ve daha da geri plana kendisini itmiş oluyor. Daha da derslerinde başarısız oluyor. Hem ebeveynleriyle ilişkisi de bozulmuş oluyor. Bazen gelen ebeveynler çocukların hiç umursamadığını söylüyor. Ben çocukları görüşmeye aldığımda şunu görüyorum, hakikaten umursuyorlar. Onlar da üzülüyorlar, suçluluk yaşıyorlar, pişmanlık yaşıyorlar ama bunu göstermiyorlar. Ben de ebeveynlere şunu öneriyorum, bir maraton düşünün iki çocuk bu maratonda koşmaya başladı ve birinin ayağı kırık, diğeri tamamen sağlıklı. İkisi de çok çaba sarf ediyorlar ve ikisi de maratonu bitiriyorlar ama tabi ki birinci olan çocuk tamamen sağlam olan sorunu olmayan ve koşabilen çocuk oluyor. Hangisini takdir edeceklerini soruyorum ve ikisini de takdir edeceklerini söylüyorlar. Hakikaten bunu görebilmek, çocuğun neden kötü bir karneyle geldiğini ve bunun nedenini tespit edebilmek, o kırık ayak hayatında neye denk geliyor bunları tespit edebilirsek, o konuda çocuklarımıza yardım edebiliriz diye düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Özellikle çalışan ailelerin tatilde çocuklarıyla özel zaman geçirmeleri gerektiğinin de altını çizen Kara, sözlerine şöyle noktaladı “İlk karnesi ile gelen çocuklarda sık sık sorulan soru “Hocam ödül verelim mi?” oluyor. Belki bu sömestr tatilinde onların ödülü aileleriyle keyifli vakit geçirmek olabilir. Yoğun bir ders döneminden çıktılar, onlara tekrar eksiklerini tamamlamaları ve derslerine çalışmaları gibi yoğun bir program oluşturmak yerine, sorumluluğu onlara bırakarak, “Sen eksiklerini biliyorsun, tamamlamak istediğin noktaya kadar gel. Kalan zamanını da verimli değerlendir” diyebiliriz. Tabi ki bilgisayarla oynayacaklar, bunun yanında arkadaş ilişkileriyle sosyal aktiviteler yapmalarını önemli ve değerli buluyorum. Çünkü ders vakitlerinde buna çok vakit bulamıyorlar. Aileleriyle, özellikle anne babalar çalışan ailelerde özellikle anne babaların çocuklarıyla özel ve keyifli vakit geçirmelerini önemsiyorum.”