ERKEKLERE BAĞLI İNFERTİLİTE TEDAVİ EDİLİYOR
Gelişen teknolojik ve medikal yöntemler sayesinde erkek infertilitesinin tedavisinde önemli yol alındığını anlatan Acıbadem Kayseri Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, “Erkek infertilitesinin nedenine bağlı olarak düzenlenen ilaç tedavileri, sperm yapısını ve hareketini güçlendiren yiyeceklere ağırlık verilen sağlıklı beslenme düzeni ve gerektiğinde vitamin takviyeleri ile birçok erkek baba olma hayaline kavuşabiliyor” dedi.
Türkiye’de 2 milyon çift, bebek sahibi olma hayalini gerçekleştiremiyor. Söz konusu engel, infertilite yani kısırlık olunca da akla ilk kadınlar geliyor. Oysa korunmaksızın bir yıl süreyle düzenli cinsel ilişki yaşanmasına karşın bebek sahibi olunamayan durumların yüzde 50’si erkek üreme sistemini ilgilendiren sorunlardan kaynaklanıyor. Gelişen teknolojik ve medikal yöntemler sayesinde erkek infertilitesinin tedavisinde önemli yol alındığını anlatan Acıbadem Kayseri Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, “Erkek infertilitesinin nedenine bağlı olarak düzenlenen ilaç tedavileri, sperm yapısını ve hareketini güçlendiren yiyeceklere ağırlık verilen sağlıklı beslenme düzeni ve gerektiğinde vitamin takviyeleri ile birçok erkek baba olma hayaline kavuşabiliyor” ifadelerini kullandı.
Genel olarak infertilite tedavisinde ilaç kullanımının sadece kadınlar için uygun olduğu düşünülüyor. Ancak erkek infertilitesinde tedavi etmek için hormon tedavisinden sperm morfolojisini (fiziksel yapı) ve motilitesini (hareketliliği) iyileştiren erkek doğurganlık enjeksiyonlarına kadar değişen çeşitli ilaçların kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, “Bu ilaçların olumsuz yan etkilerinden kurtulmak için kullanımı sırasında doktorun önerilerine tam olarak uyulmalıdır” diye uyarıyor.
İLAÇLAR HORMONLARI HAREKETE GEÇİRİYOR
Bazen sperm üretiminde gerekli olan hormonların düzeyindeki eksiklik nedeniyle sperm üretiminde sorun yaşanabiliyor. Bu eksik hormonların yerine konması ile sperm üretiminin sağlanabildiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, şöyle devam ediyor:
“Yumurtlamayı teşvik etmek için kadınlara ağızda içilecek ilaçlar, sperm sayısını artırmak için bazı erkeklere de verilebilir. Örneğin, klomifen sitrat molekülü kadınlık hormonu olarak östrojeni engelliyor, doğal testosteron seviyesini artırıyor. Erkekler bu molekülü ilaç olarak ağızdan aldıklarında, hipofiz bezi daha fazla luteinize edici hormon (LH-testosteron salgılanmasını uyaran hormon) ve folikül stimülasyon hormonu (FSH- tek bir yumurta hücresini sarmalayan ve besleyip koruyan yapı olan folikülün büyümesini sağlayan hormon) üretmesi için tetiklenir. Bu iki hormonun daha yüksek seviyesi sperm sayısını, morfolojisini ve hareketliliğini iyileştirebilir.”
TEDAVİ YANITI 1 YILI BULABİLİR
Anastrazol, östrojene duyarlı (östrojen tarafından uyarılan) meme kanserli kadınlar ve erkekler için geliştirilen bir ilacın etken maddesi. Fazla testosteronun vücut dokuları içinde estradiole (yumurtalıklardan salgılanan bir östrojen hormonu) dönüşmesini de engelliyor. Anastrazolun erkeklerde estradiol seviyesinin olması gerekenden daha yüksek ve testosteron düzeyinin de düşük olduğu durumlarda kullanıldığını belirten Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, “Bu ilk hormon dengesizliğini düzelttikten sonra anastrazol, sperm morfolojisi ve motilitesi dahil olmak üzere sperm üretimini iyileştirebilir. İlaç tedavilerinde istenilen yanıtın, 9-12 aylık bir dönemi kapsayan uzun süreli tedavi sonucunda alınabileceği unutulmamalı. Sperm kalitesini artırmaya çeşitli ilaçla tedavi yaklaşımları vardır. Bunun için bir üroloji uzmanından sorunun tespitine ve tedavisine yönelik destek alınması gerekir” diyor.
SAĞLIKLI BESLENMEYLE VİTAMİN VE MİNERAL DESTEĞİ
Kısırlık, spermde yapısal bozuklukların yanı sıra toksik (mikroorganizmaların salgıladığı zehirli maddeler) etkilerden de kaynaklanabiliyor. Aldığımız besinler vücuda giren oksijenden az ise vücuttaki oksijen eşleşecek besin bulamayınca RNA, DNA, protein ya da yağ ile eşleşiyor ve bu sürece oksidasyon deniyor. Oksidasyon ile birlikte toksik maddeler hücrelerde hasar oluşturuyor. Pek çok bitki ve sebzede bu oksidasyon etkisini ortadan kaldıran antioksidan maddeler ve sperm üretimine katkı sağlayan mineral ve vitaminler bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, bu besinler hakkında şu bilgileri veriyor:
“Keçiboynuzu, sperm üretimine ve kalitesine katkı sağlayan enzimlerin aktivitesini artırmaya yardımcı olan vitaminler ve antioksidan özelliğe sahip çinko içerir. Avokado, kuşkonmaz, balık, yulaf, yer fıstığı, badem, soya fasulyesi, ceviz, süt ürünleri ve kırmızı et, antioksidan etkili l'karnitin (yağ yakmayı kolaylaştıran, sperm üretimini artıran amino asit) açısından son derece zengindir. Kabak ve ay çekirdeği, deniz ürünleri, süt, badem ve cevizde çinko ve selenyum gibi eser elementler de antioksidan etkilerinin yanı sıra yüksek L’arginin (arjinin, hormon salgılanmasında görevli bir aminoasit) içeriği nedeniyle önemlidir. Zencefil, karnabahar ve ıspanak tüketimini çinko içeriği nedeniyle özellikle tavsiye ediyoruz. B6 vitamininden zengin karnabahar tüketimi de önemli. Bu vitamin ayrıca ıspanak, su teresi, muz, bamya, soğan, brokoli, kabak, karalahana, bezelye ve turpta da bulunuyor. Turunçgillerde yaygın olarak bulunan C vitamini, oksidatif stresi (oksidasyon sürecinde ortaya çıkan etki) azaltmanın yanı sıra spermin genetik materyalinin gelişimine katkı sağlıyor. Mercimek, badem, fındık, fıstık ve baklagillerde yaygın olarak bulunan folik asit de bu gelişime destek oluyor. E vitamini spermleri oksidatif stresten koruyarak hızını artırmanın yanında yumurta içerisine girme oranını yükselten bir etki gösteriyor. Domates, fındık, patates ve balık yağından E vitamini alabilirsiniz.
DOKTORA SORMADAN VİTAMİN TAKVİYESİ ALMAYIN
Vücudumuzun ihtiyacı olan tüm vitamin ve mineralleri doğal ürünlerden karşılamak her zaman mümkün olmayabiliyor. Bu durumda takviye edici ilaçlar kullanılabileceğine işaret eden Prof. Dr. Mustafa Sofikerim, sözlerini “Vitamin ve bitkisel takviyeler sperm kalitesini artırmak, spermleri maruz kaldıkları toksik etkilerden arındırmak için tedavi amacıyla yaygın olarak kullanılır. Ancak bu destekleyici tedavinin mutlaka alanında uzman bir doktor tarafından düzenlenmesi, ihtiyaç doğrultusunda doğru bir şekilde uygulanması gerektiği unutulmamalıdır” diye tamamlıyor.